Türk Borçlar KanunuTürk Borçlar Kanunu m. 620: Adi Ortaklık Sözleşmesi Nedir

12 Eylül 2025

Türk Borçlar Kanunu (“TBK”), 6108 sayılı Kanun ile 2012 yılında yürürlüğe girmiş ve adi ortaklık sözleşmesini 620. maddesinde tanımlamıştır. Adi ortaklık, Türk hukukunda en basit ortaklık türü olup, kanunla düzenlenmiş diğer ortaklık tiplerinden (örneğin ticaret şirketleri) farklıdır. Uygulamada sıkça karşılaşılan bu sözleşme türü, özellikle işbirliği ilişkilerinin hukuki çerçevesinin çizilmesi bakımından önemlidir.

Bu makalede, TBK m. 620 hükmü ışığında adi ortaklık sözleşmesi, unsurları, özellikleri, tarafların borçları ve Yargıtay uygulamaları ele alınacaktır.

TBK m. 620’nin Lafzı

“Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.”

Bu tanım, adi ortaklığı “kanunda düzenlenen özel ortaklık türlerinden farklı olan, en basit ortaklık modeli” olarak ortaya koymaktadır.

Tarihsel Gelişim ve Karşılaştırmalı Hukuk

818 Sayılı Borçlar Kanunu’ndaki Düzenleme

Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda adi ortaklık, 520. maddede düzenlenmişti. Hüküm, iki veya daha fazla kişinin emek ve mallarını müşterek bir gayeye erişmek için birleştirmelerini öngörüyordu.

6098 Sayılı TBK ile Gelen Yenilik

2012’de yürürlüğe giren TBK, 620. maddede aynı tanımı korumuş; ancak devamında ortaklık hükümlerini daha ayrıntılı biçimde ele almıştır.

İsviçre Hukuku ile Paralellik

Türk Borçlar Kanunu’nun kaynağı olan İsviçre Borçlar Kanunu’nda da adi ortaklık benzer şekilde “kanunda düzenlenmiş şirket türlerinin özelliklerini taşımayan basit ortaklık” olarak tanımlanmıştır. Bu benzerlik, Türk hukukundaki uygulamanın evrensel temellerini göstermektedir.


Adi Ortaklığın Hukuki Niteliği

Adi ortaklık, esasen bir sözleşmedir. TBK m. 620 açıkça “adi ortaklık sözleşmesi” ifadesini kullanır. Ancak bu sözleşmenin doğurduğu sonuç, ortakların elbirliğiyle yürüttükleri bir işbirliği ilişkisidir.

  • Tüzel kişilik yoktur: Adi ortaklık, ticaret şirketlerinden farklı olarak tüzel kişilik kazanmaz. Bu nedenle üçüncü kişilere karşı doğrudan ortaklar sorumludur.

  • Elbirliği mülkiyeti: Ortaklığa özgülenen mallar, ortakların elbirliği mülkiyetinde bulunur. Hiçbir ortak, diğerinin izni olmadan bu mallar üzerinde tek başına tasarruf edemez.

  • Sözleşme-sermaye ilişkisi: Ortaklık, tarafların katılım paylarını (sermaye, emek, bilgi vb.) birleştirmeleriyle işlev kazanır.

Doktrinde tartışmalı bir nokta, adi ortaklığın “özel hukuk kişiliği” olarak kabul edilip edilemeyeceğidir. Yargıtay ve hâkim görüş, adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığı yönündedir.


TBK m. 620 ve Adi Ortaklığın Unsurları

Adi ortaklık sözleşmesinin varlığından söz edebilmek için şu unsurlar bulunmalıdır:

1. Ortak Amaç

Ortakların aynı hedefe yönelmiş irade beyanı bulunmalıdır. Amaç ekonomik olmak zorunda değildir; bilimsel, sosyal veya kültürel olabilir. Ancak hukuka ve ahlaka aykırı olmamalıdır.

2. Katılım Payı (Sermaye Taahhüdü)

Ortaklar, para, mal, emek, bilgi veya hak gibi değerleri ortaklığa katılmayı üstlenirler. Katılım payı olmadan ortaklık kurulamaz.

3. Kâr ve Zararın Paylaşılması

TBK m. 622 gereği, ortaklar kâr ve zarara katılırlar. Sadece kâr paylaşımı öngören, zararı tamamen bir ortağa yükleyen sözleşmeler geçersizdir.

4. Ortaklık İradesi

Tarafların ortaklık bilincine sahip olmaları gerekir. Basit işbirliği veya hizmet ilişkisi, bu irade yoksa adi ortaklık doğurmaz.


Adi Ortaklığın Özellikleri

  • Şekil şartı yoktur: Adi ortaklık, kural olarak yazılı veya sözlü yapılabilir.

  • Tescil gerekmez: Ticaret siciline kayıt zorunluluğu yoktur.

  • Müteselsil sorumluluk: Ortaklar üçüncü kişilere karşı borçlardan müteselsilen sorumludur.

  • Malvarlığı bağımsız değildir: Adi ortaklığın kendine ait malvarlığı yoktur, ortaklara ait değerler elbirliği mülkiyeti altındadır.


Ortakların Hak ve Borçları

1. Katılım Payını Getirme Borcu (TBK m. 621)

Ortak, sözleşmede üstlendiği katılım payını getirmekle yükümlüdür.

2. Yönetim ve Temsil (TBK m. 624 vd.)

Ortaklık işleri, aksi kararlaştırılmadıkça bütün ortaklar tarafından yürütülür. Yönetim yetkisi bir veya birkaç ortağa bırakılabilir.

3. Sadakat ve Özen Borcu (TBK m. 626)

Ortaklar ortaklığın menfaatini gözetmek, rekabet etmemek, ortaklığa zarar vermemek zorundadır.

4. Bilgilendirme ve Hesap Verme Borcu

Ortaklar, diğer ortakları ortaklık işlerinden haberdar etmekle yükümlüdür.


Adi Ortaklığın Sona Ermesi ve Tasfiye

Adi ortaklık çeşitli sebeplerle sona erebilir:

  • Sözleşmede öngörülen sürenin dolması,

  • Ortakların anlaşması,

  • Haklı sebepler (örneğin güvenin zedelenmesi),

  • Ortaklardan birinin ölümü veya iflası.

Tasfiye Süreci (TBK m. 642 vd.):

  1. Ortaklığın malvarlığı belirlenir.

  2. Borçlar ödenir.

  3. Ortakların katılım payları iade edilir.

  4. Kalan değer varsa kâr/zarar ortaklar arasında paylaşılır.

Tasfiye, mahkeme değil; ortaklar ya da mahkemece atanacak tasfiye memuru tarafından yapılır.


Yargıtay Uygulaması

Yargıtay, adi ortaklıkla ilgili birçok içtihat geliştirmiştir:

  • Sadakat ve güven ilişkisi: Ortaklığın temeli güvendir. Güvenin zedelenmesi haklı fesih sebebidir.

  • Fiili iş yapılmaması: Ortaklık sözleşmesi yapılmış ancak fiilen faaliyete geçilmemişse, tasfiye buna göre yapılır.

  • Maden işletmeleri ve inşaat işleri: Yargıtay özellikle maden ruhsatı, inşaat projeleri gibi alanlarda yapılan işbirliği protokollerini sık sık adi ortaklık hükümlerine tabi tutmaktadır.

📌 Örnek Karar: Yargıtay 3. HD, 22.01.2025 tarih, 2023/4227 E., 2025/431 K. sayılı kararında; tarafların imzaladığı ortaklık sözleşmesi kapsamında fiilen faaliyet yürütülmediğini, sermaye katkılarının yerine getirilmediğini belirterek, tasfiye sürecinde izlenecek usulü ortaya koymuştur.


Doktrindeki Eleştiriler

  • Tüzel kişilik eksikliği: Adi ortaklıkların en büyük zafiyeti tüzel kişiliklerinin bulunmamasıdır.

  • Vergisel sorunlar: Vergi mükellefiyetinin ortaklar üzerinden yürütülmesi pratikte sorunlar yaratmaktadır.

  • İş dünyasında belirsizlik: İş ortaklığı protokolleri ile adi ortaklık arasındaki ayrım uygulamada çoğu kez net değildir.


Sonuç ve Değerlendirme

TBK m. 620, Türk hukukunda adi ortaklığın tanımını yapmakta ve çerçevesini çizmektedir. Adi ortaklık, basit yapısı ve şekil şartına tabi olmaması nedeniyle uygulamada çokça tercih edilmektedir. Ancak tüzel kişiliğin olmaması, vergi yükümlülüklerinin ortaklara birebir yansıması ve müteselsil sorumluluk, bu modelin ciddi risklerini ortaya koymaktadır.

Bir sözleşmenin adi ortaklık olarak kabul edilmesi için; ortak amaç, katılım payı, kâr-zarar paylaşımı ve ortaklık iradesi unsurlarının bulunması zorunludur. Bu unsurlar yoksa, sözleşme yalnızca işbirliği ilişkisi doğurur.

Yargıtay içtihatları da göstermektedir ki, adi ortaklık ilişkileri güven temeline dayanır; bu güvenin zedelenmesi halinde ortaklığın haklı sebeple feshi mümkündür.

Sonuç olarak, TBK m. 620 kapsamında adi ortaklık sözleşmeleri, hem özel hukuk hem de ticaret hayatı bakımından önemli bir hukuki kurum olmaya devam etmektedir.

author avatar
Kübra YILDIZ ÇOLAK