Türk Ceza KanunuTCK 43. Madde: Zincirleme Suç

13 Eylül 2025

TCK 43. Madde: Zincirleme suç

 (1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/6 md.) Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.

(2) Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.

(3) Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz.

Giriş

Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 43. maddesi, zincirleme suç kavramını düzenlemektedir. 5237 sayılı TCK, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu madde, aynı suç işleme kararı kapsamında farklı zamanlarda aynı kişiye veya birden fazla kişiye karşı aynı suçun tekrarlanması hâlinde uygulanacak cezai sonuçları ortaya koyar. Zincirleme suç, ceza hukukunda hem failin kusurluluğunun hem de mağdurun korunmasının dengelendiği bir düzenlemedir.

Maddenin önemi, özellikle tek tek işlenen suçların bağımsız olarak cezalandırılması yerine, failin suç işleme kararıyla bağlantılı olarak işlenen fiillerin tek suç kabul edilmesi ve buna bağlı bir artırım yapılmasıdır. Böylece, failin işlediği fiiller topluca değerlendirilmekte, adalet ve ölçülülük ilkeleri gözetilmektedir.

Bu makalede öncelikle madde metninin sistematik analizi yapılacak, ardından zincirleme suçun hukuki niteliği, unsurları, özellikleri, tarafların hak ve yükümlülükleri, sona erme ve istisna hâlleri, Yargıtay uygulaması ve genel değerlendirmeler ele alınacaktır.

TCK 43/1 – Zincirleme Suçun Temel Düzenlemesi

TCK m. 43/1 hükmü şu şekildedir:

Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/6 md.) Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.

Açıklama

Bu fıkra, zincirleme suçun en temel görünümünü ortaya koyar. Fail, tek bir suç işleme kararı doğrultusunda aynı mağdura karşı aynı suç tipini farklı zamanlarda işlerse, tek suçtan sorumlu tutulur. Ancak, cezası artırımlı olarak belirlenir.

Buradaki amaç, failin işlediği suçların topluca değerlendirilmesi ve adalet ile ölçülülük ilkesine uygun bir ceza tayini yapılmasıdır. Eğer her bir fiil ayrı suç kabul edilseydi, failin cezası orantısız şekilde artacak, bu da cezalandırmada adalet ilkesini zedeleyecekti.

Unsurlar

  1. Suç İşleme Kararı: Failin tek bir irade altında hareket etmesi gerekir. Yani önceden alınmış bir kararın icrası kapsamında suçlar işlenmelidir.
  2. Değişik Zamanlarda İşlenme: Fiiller aynı anda değil, farklı zamanlarda gerçekleştirilmelidir.
  3. Aynı Suç Tipi: İşlenen fiillerin aynı suç tipini oluşturması gerekir. Temel şekil ile nitelikli haller de aynı suç kapsamında değerlendirilir.
  4. Mağdur: Aynı mağdura karşı işlenmiş olmalıdır. Ancak mağduru belli olmayan suçlarda (örneğin genel güvenliğe karşı suçlar), bu şart aranmaz.

Özellikler

  • Fail tek suçtan sorumlu tutulur ancak ceza dörtte bir ile dörtte üç arasında artırılır.
  • Nitelikli haller (örneğin hırsızlığın nitelikli şekli) aynı suç kapsamında değerlendirilir.
  • Mağduru belli olmayan suçlarda zincirleme suç hükümleri uygulanır. Örneğin, kamu güvenliğini tehlikeye sokan eylemler buna örnektir.

Uygulamada Önemi

TCK m. 43/1, özellikle hırsızlık, dolandırıcılık, hakaret, tehdit, resmi belgede sahtecilik gibi suçlarda sıkça gündeme gelir. Mahkemeler, fiillerin tek bir suç işleme kararına dayanıp dayanmadığını titizlikle inceler.

Burada savunma ve iddia sırasında zincirleme suç hükümlerini ileri sürmesi, cezanın miktarını doğrudan etkileyebilir. Çünkü zincirleme suç hükümleri uygulanmadığında sanık lehine önemli bir indirim imkânı ortadan kalkabilir.

TCK 43/2 – Birden Fazla Kişiye Karşı Tek Fiille Aynı Suçun İşlenmesi

Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.

Açıklama

Bu fıkrada, zincirleme suçun “aynı fiille birden fazla mağdura yönelme” hali düzenlenmiştir. Fail, tek bir hareketle birden fazla kişiyi hedef alıyorsa, bu durumda da TCK m. 43/1’deki hükümler uygulanır.

Burada önemli olan nokta, failin tek fiille birden fazla kişiye zarar vermesi veya aynı suçu yöneltmesidir. Örneğin:

  • Failin attığı tek kurşunla üç kişiyi yaralaması (ancak kasten yaralama suçunda zincirleme suç hükümleri uygulanmadığından bu özel durumda istisna söz konusu olur),
  • Bir hakaret cümlesinin birden fazla kişiye yöneltilmesi,
  • Bir dolandırıcılık eylemi ile aynı anda birden fazla kişinin aldatılması.

Bu tür durumlarda, fiil tek olduğu için fail birden fazla suçtan değil, zincirleme suç hükümlerine göre tek suçtan sorumlu tutulur; fakat cezası artırılır.

Unsurlar

  1. Tek Fiil: Failin gerçekleştirdiği hareket bir defadır.
  2. Birden Fazla Mağdur: Bu tek hareket birden fazla kişiye yönelmiştir.
  3. Aynı Suç Tipi: Her bir mağdura karşı işlenen suç aynı türdendir.
  4. Artırım: TCK m. 43/1’de öngörülen ceza artırımı burada da uygulanır.

Özellikler

  • Fiil Birliği: Burada failin eylemi bölünmez niteliktedir. Yani tek bir hareket söz konusudur.
  • Mağdur Çoğulluğu: Farklı mağdurlar söz konusu olsa da, eylem tek olduğu için zincirleme suç kuralları işletilir.
  • Ceza Artırımı: Cezada dörtte birden dörtte üçe kadar artırım yapılır.
  • Uygulama Alanı: Hakaret, dolandırıcılık, tehdit gibi suçlarda çok sık görülür.

Uygulamada Önemi

TCK m. 43/2, özellikle toplu hakaret davalarında, aynı anda birden çok kişiyi hedef alan tehdit fiillerinde ve dolandırıcılık suçlarında uygulama bulmaktadır.

Avukatların savunmada bu hükme dikkat çekmesi, müvekkil lehine tek suçtan ceza verilmesini sağlar. Aksi takdirde, her mağdur için ayrı ayrı suç isnadı gündeme gelebilir ki bu durum sanık aleyhine daha ağır sonuçlar doğurur.

TCK 43/3 – Zincirleme Suçun Uygulanamayacağı İstisna Suçlar

TCK m. 43/3 hükmü şöyledir:

Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz.

Açıklama

Bu fıkra, zincirleme suç kurumunun uygulanamayacağı suç tiplerini göstermektedir. Kanun koyucu, toplumsal tehlikesi ve mağdura verdiği ağır zarar nedeniyle bazı suçları zincirleme suç kapsamı dışında bırakmıştır.

Buna göre, failin aynı karar altında farklı zamanlarda veya tek fiille birden fazla kişiye yönelttiği kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında zincirleme suç hükümleri uygulanmaz. Bu suçların her biri ayrı suç olarak değerlendirilir ve fail her birinden bağımsız şekilde cezalandırılır.

Unsurlar

  1. Kasten Öldürme: Birden fazla kişiyi aynı anda veya farklı zamanlarda öldürme durumunda zincirleme suç hükümleri değil, her bir öldürme eylemi için ayrı suç söz konusu olur.
  2. Kasten Yaralama: Failin farklı zamanlarda aynı kişiyi yaralaması veya aynı fiille birden fazla kişiyi yaralaması hâlinde zincirleme suç uygulanmaz.
  3. İşkence: İnsan onuruna aykırı, sistematik ve süreklilik arz eden işkence fiilleri zincirleme suç kapsamında değil, her bir eylem bağımsız suç sayılır.
  4. Yağma (Gasp): Malvarlığına yönelik bu ağır saldırıda zincirleme suç hükümleri uygulanmaz; her yağma eylemi ayrı suç olarak değerlendirilir.

Özellikler

  • Ağırlık ve Tehlike: Bu suçların zincirleme suç kapsamı dışında bırakılmasının temel nedeni, mağdurun temel haklarına ağır ve doğrudan zarar verilmesidir.
  • Her Fiil Ayrı Suç: Failin eylemleri tek tek bağımsız suç teşkil eder.
  • Cezalandırma Politikası: Bu istisna, ceza hukukunun mağduru koruma işlevini güçlendirir. Failin işlediği her ağır fiil için ayrı ceza verilmesiyle caydırıcılık sağlanır.

Uygulamada Önemi

Yargıtay kararlarında sıkça vurgulandığı üzere, kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında zincirleme suç hükümleri ileri sürülemez. Avukatların savunmalarında bu hususa dikkat etmesi gerekir; aksi halde yanlış değerlendirmeler davanın seyrini olumsuz etkileyebilir.

Bu hüküm, özellikle birden fazla mağduru olan kasten yaralama ve yağma davalarında kritik önem taşır. Mahkeme, zincirleme suç indirimi yapamaz; her fiil bağımsız suç olarak cezalandırılır.

Hukuki Nitelik

Zincirleme suç, ceza hukukunda karma bir kurum olarak değerlendirilir. Hem suçların içtimaı hem de cezada artırım kurallarını bünyesinde barındırır. Kanun koyucu, failin suç işleme iradesinin sürekliliğini dikkate alarak birden fazla fiili tek suç kabul eder. Bunun karşılığında cezada artırım öngörülmüştür.

Hukuki nitelik açısından zincirleme suç, ne tamamen müstakil bir suçtur ne de sadece ceza artırımıdır; kendine özgü bir içtima türü olarak kabul edilir. Özellikle uygulamada, avukatların ceza tayininde bu ayrımı doğru yapması büyük önem taşır.

Unsurlar

Suç İşleme Kararı

Zincirleme suçun temel unsuru, failin önceden alınmış bir suç işleme kararına dayanarak hareket etmesidir. Failin tek bir irade altında hareket ettiği, birbirinden bağımsız suç kastlarının bulunmadığı ispat edilmelidir.

Aynı Suçun İşlenmesi

İşlenen suçların aynı suç tipinde olması gerekir. Bir suçun basit ve nitelikli halleri aynı suç kapsamında değerlendirilir.

Değişik Zamanlarda İşlenme

Fiillerin aynı anda değil, farklı zamanlarda işlenmesi gerekir. Aynı anda işlenen fiillerde zincirleme suç hükümleri değil, TCK m. 43/2 veya fikri içtima hükümleri uygulanır.

Mağdurun Durumu

Birden fazla suçun aynı mağdura karşı işlenmesi esastır. Ancak mağduru belli olmayan suçlarda (örneğin, kamu güvenliğine karşı suçlar) zincirleme suç hükümleri yine uygulanır. Ayrıca, tek bir fiille birden fazla kişiye karşı aynı suçun işlenmesi hâlinde de zincirleme suç hükümleri devreye girer.

Özellikler

  • Ceza Artırımı: Tek suç kabul edilmesine rağmen ceza dörtte birden dörtte üçe kadar artırılır.
  • İçtima Türü: Zincirleme suç, kanunda açıkça düzenlenen bir içtima türüdür.
  • İrade Birliği: Failin aynı karar doğrultusunda hareket etmesi aranır.
  • İstisna Suçlar: Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında zincirleme suç hükümleri uygulanmaz.
  • Mağduru Belirsiz Suçlar: Kamuya karşı işlenen suçlarda (örneğin, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması) zincirleme suç hükümleri geçerlidir.

Tarafların Hak ve Borçları

  • Failin Durumu: Fail, tek tek cezalandırılmaktan korunur; ancak artırımlı ceza ile karşılaşır. Bu, hukuki güvenlik ve ölçülülük ilkesine uygundur.
  • Mağdurun Durumu: Mağdurun korunması, suçun niteliğine göre daha etkin hale gelir. Aynı mağdura karşı tekrar eden fiillerde, mağdurun zararlarının bir bütün olarak değerlendirileceği kabul edilir.
  • Yargı Organlarının Görevi: Mahkemeler, zincirleme suçun şartlarının oluşup oluşmadığını resen değerlendirmekle yükümlüdür. Avukatların savunma sırasında zincirleme suç hükümlerine atıf yapması, sanık lehine önemli sonuçlar doğurabilir.

Sona Erme / İstisnalar

  • İstisna Suçlar: TCK m. 43/3’te belirtildiği üzere kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında zincirleme suç hükümleri uygulanmaz. Bu suçlar, ağır nitelikleri gereği ayrı ayrı cezalandırılır.
  • Tek Suç İşleme Kararı Yoksa: Failin her bir fiili bağımsız bir iradeyle işlenmişse zincirleme suç hükümleri uygulanmaz.
  • Fiillerin Aynı Zamanda İşlenmesi: Aynı anda gerçekleşen çoklu fiillerde zincirleme suç yerine fikri içtima gündeme gelir.

Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2019/1756 E., 2019/31720 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

TCK‘nun 43. maddesi zincirleme suçu, “Bir suçu işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak, bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır” şeklinde kabul etmiştir.
Aynı maddenin 3. fıkrası, “Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz” hükmü ile zincirleme suç uygulama alanını daraltmıştır.
Zincirleme suçun hukuki niteliğine baktığımızda, her biri bağımsız nitelikte olan birden çok suç mevcut olup, sırf pratik gereklerle, yani cezaların toplanmasının şiddetini azaltmak için bu müessese düzenlenmiştir. Burada aynı suç birden fazla işlenmekte ve dolayısıyla birden fazla suç bulunmakta, fakat faile bu suçların hepsinden değil, sadece bir tanesinden ceza verilmektedir.
Zincirleme suçtan bahsedebilmek için, birden çok fiilin bulunması, fiillerin her birinin aynı suç oluşturması, aynı suçun birden çok defa aynı kişiye karşı işlenmesi, birden çok suçun bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirilmesi gerekir.
Öncelikle TCK‘nun 43. maddesinde tanımlanan “Zincirleme suçun” getirilme amacı yani sanıklar lehine mi yoksa aleyhine mi düzenleme getirdiği sorununun incelenmesi gerekir.
Yukarıda da belirtildiği üzere zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı hallerde, aslında işlenmiş birden çok suç olmasına karşı fail bu suçların her birinden ayrı ayrı cezalandırılmamakta, buna karşın bir suçtan verilen ceza belirli bir oranda artırılmaktadır. Suç sayısında bir sınır bulunmamakta, iki suç olabildiği gibi onlarca sayıda da olabilmektedir. (Dairemizce bir dosyada kaçak sigara satmaktan dolayı bir sanık hakkında 20’den fazla suç nedeniyle, zincirleme suç hükümleri uygulanmıştır) failin birden fazla eylemi nedeniyle ayrı ayrı cezalandırılması yerine tek bir suçtan cezalandırılmasının lehe düzenleme olduğu tartışmasız kabul edilmelidir.
TCK‘nun 43. maddesi 3. fıkrasından cinsel saldırı ve çocukların cinsel istismarına ilişkin suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayacağına ilişkin düzenlemenin değiştirilmesine ilişkin gerekçe; “Ölçüsüz ceza miktarının ortaya çıkması bakımından ciddi endişelere neden olmuştur. Bu endişeleri gidermek amacıyla maddenin üçüncü fıkrasında yer alan “Cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı ibaresi metinden çıkarılmıştır.” şeklinde olup, bu gerekçeye göre de TCK‘nun 43. maddesinin lehe bir düzenleme olduğu yasa koyucu tarafından kabul edilmiştir.
Gerek Yargıtay Ceza Genel Kurulu gerekse Yargıtay Ceza Daireleri birçok kararında aynı görüşü kabul etmiştir. Bir iki örnek vermek gerekirse;
Sanığın aynı kredi kartı ile şikayetçilerin işyerlerinden alışveriş yapması ve diğer kartı kullanmaması nedeniyle suçun zincirleme biçimde işlediği gözetilmeden iki ayrı suç kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması (Yarg. 11. C.D. 29.11.2006, 6938/9695)
“Sanığın aynı mevkide köy yolunun iki ayrı yerine el attığı anlaşılmasına göre, hakkında TCK‘nun 80. maddesinin uygulanması gerekeceği düşünülmeden TCK‘nun iki kez uygulanması suretiyle fazla ceza tayini, bozmayı gerektirmiştir. (8 C.D. 03.11.1992-11275/12528)
Bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkün olup; zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekirken, ayrı hüküm kurulması fazla ceza tayini olarak, tersi durumda ise eksik ceza tayinin gerekçesiyle hükümler bozulmuştur.
Lehe yasanın belirlenmesinde tüm kurum ve neticeler değerlendirilerek belirlenmelidir, erteli cezaların aynen infazı gerektiği durumlarda, eskiye dönülüp TCK’nun43. maddesi uygulansaydı 2 yıl 1 ay cezanın infazı gerekiyordu. Şimdi 2×10=20 yıllık sürenin infazı aleyhe durum oluşmuştur şeklinde, hükmün kesinleşmesinden önceye dönmek söz konusu olamayacaktır.
O halde uygulamanın aleyhe mi lehe mi olduğu ceza süresine göre belirlenmeli cezanın ertelenmesi hususu nazara alınmamalıdır.
Yukarıda açıklandığı üzere; TCK’nun43. maddesi lehe bir düzenlemedir, kazanılmış hakkın erteleme hükümlerinin uygulanıp uygulanmadığına bakılmaksızın ceza süresine göre belirlenmesi gerekir, (ertelenen cezanın aynen infazına karar verilmesi halinde bu kez 43. maddesinin uygulanması sanık lehinedir şeklinde geriye dönüş söz konusu olamaz.)
İncelenen dava dosyasından sanık hakkında TCK’nun43. maddesi kapsamında kaçakçılık suçundan her iki dosyada sanığın erteli 1 yıl 8 ay hapis ve 500,00 TL ile erteli 1 yıl 8 ay hapis ve 500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükümlerin zincirleme suç hükümlerinin değerlendirilmesi gerektiği sebebiyle bozulduğu, bozmaya uyan mahkemece her iki dosya birleştirilerek, sanık hakkında TCK’nun43. maddesinin uygulanması neticesi 2 yıl 1 ay hapis ve 600,00 TL adli para cezası ile cezalandırıldığı,
Her ne kadar bu suretle verilen cezanın süresi itibarıyla erteleme hükümleri uygulanamayacak ise de; süreye göre daha lehe olduğu, aksinin kabulü halinde süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlenmesi ve aynen infaza karar verilmesi halinde 1 yıl 8 ay ve 1 yıl 8 ay hapis cezalarının infaz kurumunda çekilmesi gerektiği, (infaz edilecek cezaların çok daha fazla olabileceği). Böyle bir durumda, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının sanık lehine olacağı sebebiyle eskiye dönüşünde söz konusu olamayacağından,
Zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının fail lehine olduğu açıktır.
Cezaların ertelenmesi kurumu, TCK’nun 51. maddesinde düzenlenmiş olup, “İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilen kişinin cezası ertelenebilir’’ hükmü kabul edilmiş olup, devamı fıkralarda erteleme şartları ile yaşı küçük ve 65 yaşından büyükler için hapis cezasının sınırını genişletmiştir.
Aynı maddenin 7. fıkrası “Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hakimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir.” hükmünü içermektedir.
O halde sanığın 2 yıl veya daha az süreli hapis cezasının ertelenmesi halinde, belirlenen denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediğinde veya yükümlülüklere uymaması halinde ertelenen hapis cezasının tamamını veya bir kısmını infaz kurumunda çekecektir.
Örnek vermek gerekirse TCK’nun43. maddesi kapsamında kaldığı halde, tek bir hüküm kurulması gerektiği halde, 10 ayrı eylemi nedeniyle hakkında 10 kez 2 yıl hapis cezasına mahkum edilen ve tüm cezaları ertelenen sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suçtan mahkum olması veya yükümlülüklere uymaması halinde 2×10=20 yıl gibi bir cezayı infaz kurumunda çekmesi söz konusu olacaktır.
Ayrıca, TCK‘nun 43. maddesi kapsamında düzenlenen, “Zincirleme suç hükümleri” kati olarak uygulanması gereken bir hukuk normudur, herhangi bir nedenle uygulanmaması söz konusu olamaz; bir olayda şartları mevcut ise emredici yasa hükümlerinin tatbik edilmesi zorunludur. Lehe ve aleyhe tartışması yapılamaz, yanılgılı olarak uygulanmaksızın TCK‘nun 43. maddesi tatbiki ile bir hüküm verilmesi gerekirken, birden çok hüküm kurularak, erteleme hükümlerinin uygulanması Ceza Genel Kurulunun bir çok kararında değindiği gibi kazanılmış hakta doğurmayacaktır.
Tüm bu açıklamalar karşısında;
Dairemizin 07.02.2009 tarih ve 2018/11455 Esas 2019/3014 Karar sayılı ilamıyla sanık müdafıinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün onanmasına karar verilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 24.03.2019 tarih ve 7-2016/268005 itiraz yazısı ile Dairemiz kararının sanık aleyhine olduğundan kaldırılarak hükmün bozulması, sanık hakkında daha önce kurulan iki ayrı hükmün erteli olması ve yalnızca sanık tarafından temyiz edildiğinden bahisle önceki hükümden sanığın kazanılmış hakkı olduğundan temyize konu bu hükmün bozulması gerektiği düşüncesi ile itirazda bulunulmuş ise de;
Yapılan yeniden incelemede Dairemiz kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görülmediğinden REDDİNE,
Dosyanın 05.07.2012 tarihli ve 28344 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 99. maddesiyle 5271 sayılı CMK’nun 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkraları uyarınca itiraz incelemesinin yapılması için Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na GÖNDERİLMESİNE, 09/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Olayın Özeti

Sanık, 4733 sayılı Kanuna aykırı şekilde kaçakçılık fiillerini farklı zamanlarda işlemiş, ilk derece mahkemesince her bir fiil için ayrı ayrı cezaya hükmedilmiştir. Ancak zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği yönünde Yargıtay denetiminde tartışma çıkmıştır. İlk aşamada sanık lehine olacak şekilde zincirleme suç hükümleri uygulanarak tek ceza üzerinden artırım yapılmış, fakat bu durumda verilen ceza ertelenemeyecek seviyeye çıkmıştır. Yargıtay önüne gelen uyuşmazlık, zincirleme suç hükümlerinin sanık lehine mi yoksa aleyhine mi olduğunun belirlenmesi ve erteleme kurumunun bu değerlendirmeyi etkileyip etkilemeyeceği hususunda yoğunlaşmıştır.

Hukuki Sorun

Uyuşmazlığın merkezinde şu sorular bulunmaktadır:

  1. TCK 43 te düzenlenen zincirleme suç hükümleri sanık lehine midir, yoksa aleyhine mi sonuç doğurmaktadır?

  2. Zincirleme suç uygulanmadığında her fiil için ayrı ceza verilmesi, ertelenebilir ceza sınırları bakımından sanığın lehine olabileceği iddiası, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına engel midir?

  3. Erteleme (TCK m. 51) ile zincirleme suç (TCK m. 43) arasındaki ilişki nasıl yorumlanmalıdır?

Yargıtay’ın Gerekçesi

  • Zincirleme suçun hukuki niteliği: Yargıtay, zincirleme suçun esasında birden çok bağımsız suçtan oluştuğunu, ancak cezaların toplanmasının şiddetini azaltmak amacıyla tek bir ceza üzerinden artırım yapılmasını öngördüğünü vurgulamıştır. Dolayısıyla müessesenin lehe bir düzenleme olduğu kabul edilmiştir.

  • Erteleme ile ilişki: Sanığın birden çok eylemi için ayrı ayrı ceza verilmesi ve bu cezaların ertelenmesi halinde, denetim süresinde işlenecek bir kasıtlı suç nedeniyle tüm cezaların infazı gündeme gelebilecektir. Bu durumda sanık toplamda daha ağır bir cezayla karşılaşacaktır. Oysa zincirleme suç hükümleri uygulandığında tek ceza üzerinden artırım yapılmakta ve infaz açısından sanığın lehine bir sonuç doğmaktadır.

  • Kazanılmış hak: Yargıtay, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının emredici olduğunu, yani mahkemelerin takdirine bırakılmadığını belirtmiştir. Yanılgılı olarak zincirleme suç uygulanmadan verilen karar, erteleme gerekçesiyle sanık lehine sayılamaz. Kazanılmış hak da doğurmaz.

  • Normun amacı: TCK m. 43’ün sanık lehine bir düzenleme olduğu yasa koyucu gerekçesinde de vurgulanmıştır.

Kararın Önemi

Bu karar, zincirleme suçun erteleme kurumu ile ilişkisinde yol gösterici bir içtihat niteliğindedir. Yargıtay, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının her durumda zorunlu olduğunu, ertelenebilir ceza sınırlarının zincirleme suçun uygulanmasına engel teşkil etmeyeceğini net biçimde ortaya koymuştur. Uygulamada özellikle kaçakçılık, dolandırıcılık, sahtecilik gibi fiillerde zincirleme suç tartışmalarında mahkemeler açısından bağlayıcı bir ölçüt sağlamaktadır. Ayrıca, kazanılmış hak kavramının zincirleme suç açısından sınırlarını çizerek, sanığın lehine–aleyhine tartışmalarına açıklık getirmiştir.

Kararın Değerlendirilmesi

Yargıtay 7. Ceza Dairesi, TCK m. 43’ün sistematik ve teleolojik yorumuyla zincirleme suçun sanık lehine bir kurum olduğunu teyit etmiştir. Erteleme hükümlerinin uygulanamaması, zincirleme suçun emredici niteliğini ortadan kaldırmaz. Aksi halde sanığın aynı fiillerden ötürü çok daha ağır sonuçlarla karşılaşması gündeme gelebilecektir. Karar, hem doktrin hem de uygulamada zincirleme suç–erteleme ilişkisini netleştirmesi bakımından önemlidir ve TCK m. 43’ün uygulanmasında yeknesaklık sağlamaya yöneliktir.

Sonuç ve Değerlendirme

TCK 43. Madde zincirleme suç düzenlemesi, ceza adalet sisteminde önemli bir denge unsuru olarak işlev görmektedir. Failin bir suç işleme kararı kapsamında işlediği aynı türden suçlar tek suç kabul edilerek, cezaların katlanarak artmasının önüne geçilmiştir. Bununla birlikte, mağdurun ve toplumun korunması amacıyla ceza artırımı öngörülmüştür.

Uygulamada özellikle avukatların, zincirleme suç hükümlerini doğru yorumlamaları, ceza miktarının belirlenmesi bakımından kritik öneme sahiptir. Yanlış değerlendirmeler, sanık lehine veya aleyhine ciddi sonuçlar doğurabilir.

Sonuç olarak, zincirleme suç kurumu hem ceza hukukunun adalet, ölçülülük ve hukuki güvenlik ilkelerini somutlaştırmakta hem de uygulayıcılar için önemli bir yorum alanı yaratmaktadır.

TCK 43. Madde Zincirleme Suç
TCK 43 Madde Zincirleme Suç

 

author avatar
Kübra YILDIZ ÇOLAK