Türk Ceza KanunuTürk Ceza Kanunu m. 125: Hakaret Suçu ve Hukuki İncelemesi

13 Eylül 2025

Türk Ceza Kanunu Madde 125

(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.

(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.

Giriş

Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi, hakaret suçunu düzenlemekte olup bireylerin onur, şeref ve saygınlığını korumayı amaçlamaktadır. 5237 sayılı TCK, 2004 yılında kabul edilmiş ve 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu düzenlemede hakaret, yalnızca bireysel bir saldırı olarak değil, toplumsal düzeni de etkileyen bir fiil olarak ele alınmıştır.

Hakaret suçunun önemi, bir yandan ifade özgürlüğü ile kişilik haklarının korunması arasındaki hassas dengenin kurulmasında ortaya çıkar. Bu nedenle madde, hem ceza hukukunun temel ilkeleriyle hem de Anayasa’nın 26. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğü ile doğrudan bağlantılıdır.

Bu makalede öncelikle madde metni üzerinden fıkra ve bentler incelenecek, ardından hukuki nitelik, unsurlar, özellikler, tarafların hak ve borçları ele alınacaktır. Ayrıca sona erme sebepleri, istisnalar ve Yargıtay uygulamasına değinilecek, son bölümde ise genel bir değerlendirme yapılacaktır.

TCK m. 125/1 – Hakaret Suçunun Temel Hâli

Düzenlemenin İçeriği

Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasında, hakaret suçunun temel şekli düzenlenmiştir. Buna göre:

“Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.”

Bu düzenlemede iki farklı davranış biçimi suçun maddi unsurunu oluşturur:

  1. Somut bir fiil veya olgu isnat etmek,

  2. Sövmek suretiyle saldırmak.

Somut Fiil veya Olgu İsnadı

Bir kişiye, gerçeğe aykırı veya doğruluğu ispat edilemeyen, kişiyi toplum nezdinde küçük düşürecek bir fiil yüklemek hakaret suçunun temel şekillerindendir. Örneğin “X rüşvet aldı”, “Y hırsızlık yaptı” gibi isnatlar bu kapsamdadır.

Sövme

Hakaretin ikinci şekli ise doğrudan küfür ve ağır sözlerle kişiye saldırmak şeklinde ortaya çıkar. Bu durumda fail, mağdurun onurunu ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ifadeler kullanır.

Gıyapta Hakaret ve İhtilat Şartı

Mağdurun yokluğunda işlenen hakaretin cezalandırılabilmesi için en az üç kişiyle ihtilat ederek, yani sözün başkalarına aktarılması gerekir. İhtilat, failin sözlerini en az üç kişiye ulaştırmasıyla gerçekleşir. Böylece mağdurun itibarı başkaları önünde zedelenmiş olur.

Yaptırım

Kanun koyucu, hakaret suçunun bu temel hâline üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası öngörmüştür. Hakim, somut olayın özelliklerine göre hapis veya para cezasına hükmedebilir.

TCK m. 125/2 – Hakaretin İleti Yoluyla İşlenmesi

Düzenlemenin İçeriği

Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin ikinci fıkrası şu şekildedir:

“Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.”

Bu düzenleme ile hakaretin iletişim araçları yoluyla işlenmesi özel olarak ele alınmıştır. Burada esas nokta, hakaretin mağdura doğrudan yöneltilmiş bir mesaj aracılığıyla ulaşmasıdır.

Hakaretin İleti Yoluyla İşlenmesinin Özelliği

Hakaret, yalnızca yüz yüze yapılmakla sınırlı değildir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, telefon, SMS, e-posta, sosyal medya mesajları, WhatsApp yazışmaları gibi iletişim araçları da suçun işlenmesinde kullanılabilmektedir. Bu nedenle kanun koyucu, ileti yoluyla yapılan hakareti de cezalandırılabilir kılmıştır.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, fiilin mağduru muhatap almasıdır. Yani mesaj veya ileti doğrudan mağdura yöneltilmelidir. Örneğin, mağdurun telefonuna gönderilen “şerefsizsin” mesajı bu kapsamda hakaret suçunu oluşturur.

Mağdurun Yokluğunda İleti

Hakaretin ileti yoluyla yapılması hâlinde, mağdurun yokluğu önemli değildir. Çünkü ileti doğrudan mağdura yöneliktir ve mağdurun şahsen muhatap alınmasıyla suç tamamlanır. Bu nedenle, fıkrada ayrıca “ihtilat şartı” aranmaz.

Uygulama Örnekleri

  • SMS ile hakaret: “Hırsızsın, senden adam olmaz.”
  • E-posta ile hakaret: İş yerinde çalışanına gönderilen küçük düşürücü bir mail.
  • Sosyal medya özel mesajı: Twitter veya Instagram’dan doğrudan mesaj yoluyla hakaret.
  • Telefonla sesli mesaj: Hakaret içeren ses kaydı veya arama.

Yaptırım

Bu durumda da TCK m. 125/1’de öngörülen ceza uygulanır. Yani üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası söz konusudur. Ancak cezanın belirlenmesinde, hakaretin iletişim yoluyla yapılmış olması failin kastını daha açık ortaya koyabileceğinden hâkim tarafından daha ağır değerlendirilmesi mümkündür.

TCK m. 125/3

Hakaret suçunun nitelikli hâllerini düzenler. Bu durumda cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz:

  • (a) Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret,
  • (b) Kişinin dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç ve kanaatleri nedeniyle hakaret,
  • (c) Kişinin mensup olduğu dine göre kutsal sayılan değerlere yönelik hakaret.

Bu hâllerde suç, daha ağır yaptırımla cezalandırılır.

TCK m. 125/3-a Kamu Görevlisine Görevinden Dolayı Hakaret

Düzenlemenin İçeriği

Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde şu hüküm yer almaktadır:

“Hakaret suçunun, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.”

Bu düzenleme, kamu görevlilerinin görevlerini ifa ederken toplumun güvenini zedeleyecek saldırılara karşı özel bir koruma sağlamayı amaçlamaktadır.

Kamu Görevlisi Kavramı

Kamu görevlisi, 5237 sayılı TCK m. 6/1-c’de tanımlanmıştır:
“Kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişidir.”

Dolayısıyla memurlar, belediye başkanları, öğretmenler, polis memurları, hâkim ve savcılar gibi görevliler bu kapsama girer.

“Görevinden Dolayı” Unsuru

Hakaret suçunun bu bent kapsamında nitelikli hale gelebilmesi için hakaret, kamu görevlisinin görevini ifasıyla bağlantılı olarak yapılmalıdır.

  • Örneğin, bir polis memuruna trafik kontrolü sırasında “sen cahilsin, işini bilmiyorsun” denmesi bu bent kapsamına girer.
  • Ancak polis memuruna, görev dışı özel hayatına ilişkin bir sebeple hakaret edilirse, bu durumda nitelikli hal uygulanmaz, suç temel şekliyle değerlendirilir.

Yaptırım

Bu bentte öngörülen yaptırım, hakaret suçunun temel haline göre daha ağırdır. Normalde ceza üç ay – iki yıl arası hapis veya adlî para cezası iken, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret halinde:

  • Cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
  • Bu nedenle mahkeme, adlî para cezasına hükmetse dahi alt sınır yüksek tutulur.

Uygulamada Önemi

Yargıtay, kamu görevlisine yönelik hakaretin hangi durumlarda “görevinden dolayı” sayılacağı konusunda birçok karar vermiştir. Örneğin:

  • Mahkemede hâkime yönelik sözler,
  • Okulda öğretmene yönelik hakaretler,
  • Trafik kontrolündeki polise söylenen ağır sözler,

doğrudan bu bent kapsamında değerlendirilir.

TCK m. 125/3-b – İnanç, Düşünce ve Kanaat Nedeniyle Hakaret

Düzenlemenin İçeriği

Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin 3. fıkrasının (b) bendinde şu hüküm yer almaktadır:

“Hakaret suçunun, dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.”

Kapsam ve Amacı

Bu düzenleme, bireylerin inanç özgürlüğünü, düşünceyi açıklama özgürlüğünü ve kanaatlerinden dolayı ayrımcılığa uğramama hakkını korumayı amaçlar. İnsanların siyasi görüşleri, dini tercihi, sosyal aidiyeti veya felsefi düşünceleri nedeniyle aşağılanması, sadece bireysel hak ihlali değil, aynı zamanda toplumsal barışı tehdit eden bir durumdur.

Korunan Hukuki Değer

  • Kişilik hakları: Onur, şeref ve saygınlık.
  • Temel hak ve özgürlükler: İnanç, kanaat ve ifade özgürlüğü.
  • Toplumsal barış: Farklı görüşlerin bir arada yaşamasını güvence altına almak.

“Düşünce ve Kanaat” Kavramı

  • Dini inanç: İbadet biçimleri, dini emir ve yasaklara uygun davranışlar.
  • Siyasi kanaat: Bir partiyi desteklemek, politik görüş açıklamak.
  • Felsefi inanç: Ateizm, agnostisizm, materyalizm veya farklı felsefi yaklaşımlar.
  • Sosyal inançlar: Kültürel veya toplumsal değerler.

Örneğin, bir kişiye sırf tuttuğu siyasi parti nedeniyle “vatan haini” denmesi ya da dini inancını yerine getirdiği için “geri kafalı” şeklinde hakaret edilmesi bu bent kapsamındadır.

Yaptırım

Bu durumda hakaret suçunun cezası ağırlaştırılır. Normalde üç ay – iki yıl arası hapis veya adli para cezası öngörülürken, burada cezanın alt sınırı 1 yıldan az olamaz. Bu, kanun koyucunun inanç ve düşünce özgürlüğüne verdiği önemin bir göstergesidir.

TCK m. 125/3-c – Kutsal Değerlere Yönelik Hakaret

Düzenlemenin İçeriği
Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde şu hüküm yer almaktadır:

“Hakaret suçunun, kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.”

Kapsam ve Amacı
Bu düzenleme, bireylerin mensup oldukları dinin kutsal değerleri üzerinden aşağılanmalarına karşı koruma sağlar. Amaç, hem kişinin onur ve saygınlığını hem de din özgürlüğünü güvence altına almaktır.

Korunan Hukuki Değer

  • Kişilik hakları: Kutsal değerlere saldırı, bireyin şahsiyetini zedeleyen bir hakaret biçimidir.

  • Din özgürlüğü: Anayasa’nın 24. maddesinde güvence altına alınan din ve vicdan hürriyeti korunur.

  • Toplumsal barış: Dini değerler üzerinden yapılan hakaretler, toplumda kutuplaşma ve huzursuzluk yaratabileceğinden daha ağır yaptırımla düzenlenmiştir.

Kutsal Değer Kavramı
“Kutsal değer”, kişinin bağlı bulunduğu dine göre saygı gösterilmesi gereken, dini açıdan değer atfedilen unsurları ifade eder.

  • İslam dini bakımından Kur’an-ı Kerim, cami, ibadetler.

  • Hristiyanlık bakımından İncil, haç, kilise.

  • Musevilik bakımından Tevrat, sinagog.

Örneğin, bir Müslümana “ibadet ettiğin cami yüzünden cahilsin” demek veya bir Hristiyan’a “kutsal kitabına inanmak aptallıktır” şeklinde söylenen ifadeler bu bent kapsamına girer.

Yaptırım
Bu nitelikli halde de cezanın alt sınırı 1 yıldan az olamaz. Bu yönüyle, sıradan hakaret fiillerine göre daha ağır bir yaptırım öngörülmüştür.

TCK m. 125/4 – Hakaretin Alenen İşlenmesi

Düzenlemenin İçeriği
Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin 4. fıkrasında şu hüküm yer almaktadır:

“Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.”

Aleniyet Kavramı
Aleniyet, hakaret fiilinin toplumun duyabileceği veya görebileceği şekilde işlenmesini ifade eder. Bu durum, mağdurun küçük düşürülmesinin bireysel boyutu aşarak toplumun geniş kesimlerine yayılması nedeniyle daha ağır yaptırım öngörülmesini gerektirir.

  • Kalabalık bir ortamda bağırarak hakaret etmek,
  • Televizyon, radyo, sosyal medya gibi iletişim araçlarıyla hakaret etmek,
  • Topluluk önünde mağduru aşağılayıcı sözler sarf etmek,

aleniyet unsurunu oluşturur.

Korunan Hukuki Değer
Alenen işlenen hakaretlerde yalnızca mağdurun onur, şeref ve saygınlığı değil, aynı zamanda toplumsal düzen de zedelenmektedir. Çünkü bu tür saldırılar, mağdurun toplum önünde itibar kaybına uğramasına yol açar.

Yaptırım
Hakaret suçunun alenen işlenmesi halinde, fail hakkında hükmedilecek ceza altıda bir oranında artırılır. Burada kanun koyucu, fiilin toplumsal etkisini göz önünde bulundurarak cezayı ağırlaştırmıştır.

Uygulama Örnekleri

  • Sosyal medya platformunda bir kişiye yönelik hakaret içeren paylaşım yapmak.
  • İş yerinde tüm çalışanların önünde aşağılayıcı sözler söylemek.
  • Bir basın yayın organında hakaret içerikli ifade kullanmak.

TCK m. 125/5 – Kurul Hâlinde Çalışan Kamu Görevlilerine Hakaret

Düzenlemenin İçeriği
Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin 5. fıkrasında şu hüküm yer almaktadır:

“Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.”

Kurul Kavramı
Kurul, birden fazla kamu görevlisinin belirli bir görevi yerine getirmek için oluşturduğu yapıdır.

  • Mahkeme heyetleri,
  • Belediye meclisi,
  • İhale komisyonu,
  • Üniversite senatosu,

gibi organlar buna örnek gösterilebilir.

“Görevden Dolayı” Unsuru
Hakaretin kurul üyelerinin görevleriyle bağlantılı olması gerekir. Eğer üyelerin özel yaşamlarına yönelik bir hakaret söz konusuysa, bu durumda nitelikli hal oluşmaz.

Hukuki Sonuç
Kurula görevinden dolayı hakaret edildiğinde, suç kurulu oluşturan tüm üyelere karşı işlenmiş sayılır. Bu, mağdur sayısının artmasına yol açar. Ancak kanun koyucu, cezaların tek tek uygulanmasını değil, zincirleme suç hükümlerinin (TCK m. 43) uygulanmasını öngörmüştür.

Yaptırım

  • Hakaretin kurula karşı işlenmesi durumunda fail, her bir üye için ayrı ayrı değil, zincirleme suç hükümlerine göre tek ceza üzerinden artırımlı bir ceza ile cezalandırılır.
  • Bu düzenleme, hem mağdur sayısının korunmasını hem de orantılı bir ceza sisteminin uygulanmasını sağlar.

Uygulama Örnekleri

  • Duruşmada hâkim heyetine topluca hakaret edilmesi.
  • Belediye meclisinde bulunan tüm üyelere yönelik küçük düşürücü sözler sarf edilmesi.
  • Üniversite senatosuna “hepiniz cahilsiniz, sahtekârsınız” denilmesi.

Hukuki Nitelik

Hakaret suçu, kişilere karşı suçlar bölümünde yer almakta ve doğrudan bireyin şeref, haysiyet ve sosyal değerlerine yönelmiş bir saldırı niteliği taşımaktadır. Suçun hukuki konusunu kişilik hakları oluşturur.

Bu suç, şerefe karşı suçlar kapsamında değerlendirilir. Hakaretin, sadece bireyi değil, toplumsal ilişkileri de zedeleyen yönü bulunmaktadır. Çünkü bireylerin karşılıklı güven içinde yaşamaları, sosyal düzenin temel taşlarından biridir.

Önemli bir tartışma, hakaret suçunun ifade özgürlüğü ile kesiştiği noktadadır. Özellikle kamuya mal olmuş kişilerin eleştirilmesi ile hakaret arasındaki ince çizgi, doktrinde ve Yargıtay kararlarında sıklıkla tartışılmıştır.

Unsurlar

Maddi Unsur

  • Fail: Hakaret suçunun faili herkes olabilir.
  • Mağdur: Herkes mağdur olabilir; kamu görevlileri ve özel kişiler bu kapsamda yer alır.
  • Fiil: Somut bir fiil isnadı veya sövme.
  • Sonuç: Mağdurun onur ve şerefinin rencide edilmesi.

Manevi Unsur

Hakaret suçu kasıtla işlenebilir. Failin, mağduru küçük düşürme iradesi bulunmalıdır. Taksirle işlenmesi mümkün değildir.

Özellikler

Hakaret suçu, farklı açılardan özel nitelikler taşır:

  1. Şikâyete Tabi Olma: Hakaret suçunun basit hâli şikâyete tabidir.
  2. Aleniyet: Suçun alenen işlenmesi cezada artırıma sebep olur.
  3. Nitelikli Hâller: Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret veya kutsal değerlere ilişkin hakaret gibi durumlar cezayı ağırlaştırır.
  4. Gıyapta Hakaret: En az üç kişiyle ihtilat şartı aranır.
  5. Kamu düzeni boyutu: Hakaret yalnızca bireyin değil, sosyal barışın da ihlali anlamına gelir.

Tarafların Hak ve Borçları

Hakaret suçunda taraflar, fail ve mağdur olmakla birlikte ceza muhakemesi süreci bakımından Cumhuriyet savcısı da aktif rol oynar.

  • Mağdurun Hakları: Şikâyet hakkı, kişilik haklarının korunmasını isteme, manevi tazminat davası açma.
  • Failin Hakları: Adil yargılanma hakkı, savunma hakkı. Fail, sözlerinin eleştiri kapsamında olduğunu veya isnadın somut gerçeğe dayandığını ileri sürebilir.
  • Borçlar: Failin borcu, hukuka uygun davranma yükümlülüğüdür. Mağdurun ise süresi içinde şikâyet hakkını kullanması gerekir.

Bu noktada, uygulamada avukat desteği almak, hem mağdur hem de fail açısından sürecin hukuki güvence altında yürütülmesine katkı sağlar.

Sona Erme / İstisnalar

Hakaret suçunda cezai sorumluluk çeşitli nedenlerle sona erebilir veya istisna kazanabilir:

  • Şikâyetten vazgeçme: Şikâyete tabi olan hallerde, mağdurun vazgeçmesiyle dava düşer.
  • Hakkın kullanılması: Eleştiri hakkı, savunma hakkı veya basın özgürlüğü sınırları içinde yapılan açıklamalar hakaret sayılmaz.
  • İddia ve savunma dokunulmazlığı: Tarafların mahkeme huzurunda yaptıkları savunmalar, belirli ölçüde koruma altındadır.
  • Zamanaşımı: Şikâyet süresi 6 aydır. Ayrıca dava zamanaşımı da uygulanır.

Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/29277 E., 2016/6554 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hakaret, tehdit
HÜKÜM : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
Sanığa yükletilen hakaret ve tehdit eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
Seçimlik ceza öngören hakaret ve tehdit suçunda hapis cezasının tercih edilmesi halinde bu cezanın ancak adli para cezası dışındaki diğer seçenek yaptırımlara çevrilebileceği gözetilmeyerek, TCK‘nın 50/2. maddesine aykırı davranılmış ise de, karşı temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
Hakaret suçunda; sanığın Ceza İnfaz Kurumunda görev yapan mağdurlara görevlerinden dolayı hakaret etmesi biçimindeki eyleminin, TCK‘nın 125/3-a maddesindeki kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunu oluşturduğu gözetilerek, TCK‘nın 125/3-a maddesinin uygulanması gerekirken; TCK‘nın 125/1. maddesi uygulanarak eksik ceza tayini yapılmış ise de; karşı temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak;
Hakaret suçunun işlendiği, Ceza İnfaz Kurumunun aleni yer olmadığı gözetilmeden; TCK‘nın 125/4. maddesinin uygulanması,
Kanuna aykırı, sanık …’nın temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca, tebliğnameye kısmi aykırı olarak, hakaret suçuyla ilgili hüküm fıkrasından; “TCK‘nın 125/4.” maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmın çıkartılması ve sonuç cezanın 2.240 TL adli para cezası olarak belirlenmesi biçiminde HÜKÜMLERİN DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 31/03/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Olayın Özeti

Sanık, ceza infaz kurumunda görev yapan memurlara görevlerinden dolayı hakaret ve tehditte bulunmuştur. Yerel mahkeme, bu fiilleri hakaret ve tehdit suçları kapsamında değerlendirerek mahkûmiyet hükmü kurmuştur. Ancak verilen cezaların niteliği ve uygulanması noktasında bazı tartışmalar ortaya çıkmıştır.

Hukuki Sorun

Karara konu uyuşmazlık, iki noktada toplanmaktadır:

  1. Hakaret suçunun nitelendirilmesi: Sanığın kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret etmesi halinde hangi TCK maddesinin uygulanacağı (TCK m. 125/1 mi, yoksa 125/3-a mı?).
  2. Cezanın belirlenmesi: Hakaret suçunun işlendiği yerin “aleni yer” olup olmadığı (TCK m. 125/4) ve hapis cezasının hangi seçenek yaptırımlara çevrilebileceği (TCK m. 50/2).

Yargıtay’ın Gerekçesi

Yargıtay şu hususları vurgulamıştır:

  • TCK m. 50/2: Hakaret ve tehdit suçlarında hapis cezası verilmesi hâlinde bu cezanın yalnızca adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlara çevrilebileceği belirtilmiştir. Yerel mahkeme bu kurala aykırı davranmış olsa da, karşı temyiz olmadığından bozma yapılamamıştır.
  • TCK m. 125/3-a: Sanığın kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, 125/1 yerine nitelikli hal olan 125/3-a uygulanmalıydı. Ancak yine karşı temyiz bulunmadığından hüküm bozulmamıştır.
  • TCK m. 125/4: Hakaret suçunun işlendiği ceza infaz kurumunun aleni yer olmadığı gözetilmeden bu hüküm uygulanmıştır. Bu, açık bir hukuka aykırılık olduğundan düzeltme yoluyla karar onanmıştır.

Sonuç olarak, hakaret suçuna ilişkin hüküm kısmından TCK m. 125/4 çıkarılmış, ceza düzeltilerek 2.240 TL adli para cezası olarak belirlenmiştir.

Kararın Önemi

Bu karar, üç açıdan önemlidir:

  1. Kamu görevlisine hakaretin sınırları: Hakaretin kamu görevlisine görevinden dolayı yapılması halinde, basit hal yerine nitelikli halin (TCK m. 125/3-a) uygulanması gerektiği açıkça ortaya konulmuştur.
  2. Aleniyet unsuru: Ceza infaz kurumunun “aleni yer” sayılmayacağı, dolayısıyla TCK m. 125/4’ün geniş yorumlanamayacağı vurgulanmıştır.
  3. Temyiz sınırları: Yargıtay, karşı temyiz olmadığında sanık lehine bozma yapamayacağını, ancak bariz hukuka aykırılıkların CMUK m. 322 kapsamında düzeltilebileceğini belirtmiştir.

Kararın Değerlendirilmesi

Bu karar, hakaret suçunun nitelikli hali (TCK m. 125/3-a) ile aleniyet (TCK m. 125/4) arasındaki ayrımı somutlaştırmaktadır. Yargıtay, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaretin ayrı ve ağırlaştırıcı bir hal olduğunu; buna karşılık, ceza infaz kurumunun aleni bir yer sayılamayacağını açıkça ortaya koymuştur.

Akademik açıdan bakıldığında, karar, suçun nitelendirilmesinde doğru norm seçiminin önemini, ayrıca ceza hukukunda temyiz denetiminin sınırlarını göstermektedir. Uygulamada ise, özellikle infaz kurumları gibi kapalı alanlarda işlenen hakaret suçlarının aleniyet kapsamında değerlendirilemeyeceğine dair yerleşik içtihadın bir yansıması niteliğindedir.

Sonuç ve Değerlendirme

Hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu’nun en çok uygulama alanı bulan suç tiplerinden biridir. Günlük yaşamda sözlü, yazılı veya dijital yollarla sıklıkla karşılaşılan hakaret fiilleri, hukuki açıdan önemli sonuçlar doğurur.

Bu suç tipinin en dikkat çekici yönü, ifade özgürlüğü ile kişilik haklarının korunması arasında denge kurma çabasıdır. Yargıtay’ın da bu dengeyi gözeten kararlar verdiği görülmektedir. Özellikle eleştiri hakkı ile hakaret arasındaki sınır, uygulamada en çok tartışılan konulardan biridir.

Sonuç olarak, TCK m. 125’in uygulamasında, hem mağdurun kişilik değerleri hem de failin ifade özgürlüğü gözetilmelidir. Bu bağlamda hukukçular, özellikle avukatlar, hakaret davalarında hem tarafların haklarını korumak hem de toplumsal barışı gözetmek bakımından önemli bir rol üstlenmektedir.

author avatar
Kübra YILDIZ ÇOLAK