İklim değişikliğine uyum faaliyetleri
İklim Kanunu Madde 6
(1) Ulusal Katkı Beyanı, net sıfır emisyon hedefi ve Başkanlık tarafından yayımlanan veya güncellenen strateji ve eylem planları doğrultusunda; ilgili kurum ve kuruluşlarca iklim değişikliği ile ilişkili mevcut veya olası kayıp ve zararları önlemeye, riskleri en aza indirmeye veya fırsatlardan yararlanmaya yönelik uyum faaliyetleri gerçekleştirilir.
(2) Ulusal Katkı Beyanında yer alan iklim değişikliğine uyum faaliyetleri, kurum ve kuruluşlara mevzuatla verilen görev ve sorumlulukları dâhilinde gerçekleştirilir. Ulusal Katkı Beyanında yer alan sektörel politikaların uygulanması ve hedeflere ulaşılması amacıyla ortaya çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda bu maddedeki esaslar da dikkate alınarak ilgili kurum ve kuruluşların mevcut görev ve sorumlulukları gözden geçirilir. Bu kapsamda Bakanlığın ve ilgili kurumların görüşü alınarak Ulusal Katkı Beyanı ve net sıfır emisyon hedefi çerçevesinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca düzenleme yapılabilir.
(3) İlgili kamu kurum ve kuruluşları ulusal ve yerel ölçekte iklim değişikliğine uyumla ilgili planlama araçları ile etkilenebilirlik ve risk analizlerini; hazırlamak, hazırlatmak, hazırlanan bu araçları ve analizleri yatırım ve planlama faaliyetlerinde göz önünde bulundurmak ve bunları uygulamakla yükümlüdür.
(4) İklim değişikliğinin etkilerine karşı su kaynaklarının etkin yönetimini sağlamak üzere planlama araçları, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca hazırlanır ve uygulanır.
(5) İlgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından iklim değişikliğinin ekosistemlere ve biyolojik çeşitliliğe etkilerinin azaltılması ve sürdürülebilir ekosistem yönetimi için tedbirler alınır, denizel ve karasal korunan alanların muhafazası sağlanarak korunan alanların niteliği ve oranı yükseltilir ve iklim değişikliğinden etkilenen veya etkilenmesi muhtemel alanlarda arazi tahribatının dengelenmesi sağlanır. Çölleşme ve erozyonla mücadele ile ağaçlandırma ve toprak muhafaza kapsamında orman dışı alanlarda oluşturulan yutak alanların net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda sürdürülebilir yönetimi sağlanır.
(6) İlgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından; tarım sektörünün sürdürülebilirliğini teminen iklim değişikliğine dirençli ürün deseni ile gıda güvenliğinin sağlanması hedefleri doğrultusunda; doğal kaynakların, ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin koruma kullanma dengesinin gözetilmesi ile ihtiyaç duyulan tekniklerin ve teknolojilerin yaygınlaştırılması suretiyle, tarım sektöründe ekosistem temelli uyum yaklaşımını, doğa temelli çözümleri ve su bütçesini dikkate alan planlama araçları geliştirilir ve buna uygun iklim değişikliğine dirençli uygulamalar yaygınlaştırılır.
(7) İklim değişikliğine bağlı afetlerin neden olduğu kayıp ve zararların azaltılması amacıyla risk değerlendirme, izleme, bilgilendirme ve erken uyarı sistemleri; bütünleşik afet yönetimi esas alınarak geliştirilir.
İklim değişikliği, yalnızca sera gazı emisyonlarının azaltımıyla çözülebilecek bir sorun değildir. Azaltım önlemleri uzun vadede etkili sonuçlar doğursa da, mevcut iklim krizinin yarattığı etkiler bugünden hissedilmektedir. Kuraklık, su kaynaklarının azalması, sel ve taşkın riskleri, biyolojik çeşitliliğin kaybı ve tarımsal verim düşüşü gibi sonuçlar, toplumları ve devletleri uyum politikaları geliştirmeye zorlamaktadır.
Türkiye, bu ihtiyacın bilincinde olarak 2025 yılında yürürlüğe giren İklim Kanunu içinde “uyum faaliyetleri”ne özel bir madde ayırmıştır. Madde 6, ulusal ve yerel ölçekte iklim değişikliğinin mevcut ve olası etkilerine karşı alınacak tedbirleri, kurumlar arası görev paylaşımını ve sektörel öncelikleri düzenlemektedir.
Bu makalede, İklim Kanunu m. 6 hükmü akademik ve anlaşılır bir dille ele alınacak; hukuki niteliği, unsurları, kamu ve özel sektör üzerindeki etkileri ve uygulamada doğurabileceği sorunlar incelenecektir. Ayrıca, uluslararası hukukta yer alan “adaptation” (uyum) kavramı ile Türk hukukundaki yansıması karşılaştırmalı olarak değerlendirilecektir.
Hukuki Nitelik
İklim Kanunu m. 6, emredici ve doğrudan uygulanabilir nitelikte hükümler içermektedir. Daha önceki maddelerde olduğu gibi yalnızca yol gösterici ilkelerden bahsetmekle yetinmemekte; somut görevler ve yükümlülükler düzenlemektedir.
Bu açıdan madde üç yönlü bir hukuki karaktere sahiptir:
Stratejik Norm: Ulusal Katkı Beyanı, net sıfır emisyon hedefi ve eylem planlarıyla bağlantılıdır. Bu nedenle kanun, stratejik belgelerle bütünleşik bir işleyiş kurar.
Emredici Norm: Kamu kurum ve kuruluşlarına doğrudan yükümlülükler getirir. Örneğin, risk analizi yapmak veya erken uyarı sistemi kurmak yalnızca temenni değil, hukuki bir zorunluluktur.
Yönlendirici Norm: Tarım, su yönetimi, biyolojik çeşitlilik gibi alanlarda doğa temelli çözümler öngörerek sektörel politikaların yönünü belirler.
Bu nedenle m. 6, çevre hukukunun klasik önleyici yaklaşımını aşarak, iklim krizine karşı proaktif bir düzenleyici norm niteliği taşımaktadır.
Unsurlar
Kayıp ve Zararların Önlenmesi (f.1)
Maddenin ilk fıkrası, iklim değişikliğine bağlı mevcut veya olası kayıp ve zararların önlenmesini, risklerin en aza indirilmesini ve fırsatlardan yararlanılmasını hedefler.
Burada dikkat çekici olan husus, yalnızca zararların önlenmesine değil, aynı zamanda iklim değişikliğinin doğurabileceği fırsatların da değerlendirilmesine vurgu yapılmasıdır. Örneğin:
Yenilenebilir enerji sektöründe yeni istihdam olanakları,
İklim dostu teknolojilerin geliştirilmesi,
Yeşil finansman araçlarıyla ekonomik fırsatlar.
Hukuki açıdan, bu düzenleme devletin yalnızca “koruyucu” değil, aynı zamanda “teşvik edici” rol üstlenmesini öngörür.
Kurumsal Görev ve Sorumluluklar (f.2)
İkinci fıkra, Ulusal Katkı Beyanında (NDC) yer alan uyum faaliyetlerinin, kurum ve kuruluşlara mevzuatla verilen görevler çerçevesinde yapılacağını düzenler.
Ayrıca ihtiyaçlar doğrultusunda görev ve sorumlulukların yeniden gözden geçirilebileceği belirtilmiştir. Bu, kanunun dinamik ve esnek yapısını gösterir.
Örneğin, artan kuraklık riski nedeniyle Tarım Bakanlığı’na yeni sulama planları geliştirme yükümlülüğü getirilebilir. Bu esneklik, değişen iklim koşullarına hukuki uyum açısından önemlidir.
Risk Analizi ve Planlama Araçları (f.3)
Üçüncü fıkra, kurumlara ulusal ve yerel ölçekte iklim değişikliğine uyum planlama araçları geliştirme ve risk analizleri yapma yükümlülüğü getirmiştir.
Bu bağlamda:
Belediyeler sel, taşkın ve kuraklık risklerine karşı uyum planları hazırlamak zorundadır.
Kamu kurumları yatırım kararlarında bu analizleri göz önünde bulundurmalıdır.
Burada risk analizlerinin yatırım ve imar faaliyetlerine entegre edilmesi zorunluluğu, özellikle şehir planlaması ve inşaat sektöründe önemli hukuki sonuçlar doğuracaktır.
Su Kaynaklarının Etkin Yönetimi (f.4)
Dördüncü fıkra, iklim değişikliğinin en çok etkilediği alanlardan biri olan su kaynaklarının yönetimine odaklanır.
Su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı,
Su bütçesinin korunması,
İklime dayanıklı su altyapısı geliştirilmesi.
Bu hüküm, Çevre Hukuku ile Su Hukuku arasında güçlü bir bağ kurmaktadır. Türkiye’nin su stresi yaşayan ülkelerden biri olması, bu düzenlemenin pratik önemini artırmaktadır.
Ekosistem ve Biyolojik Çeşitliliğin Korunması (f.5)
Beşinci fıkra, ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına ilişkin hükümler içermektedir:
Korunan alanların oranının artırılması,
İklimden etkilenen bölgelerde arazi tahribatının dengelenmesi,
Çölleşme ve erozyonla mücadele,
Orman dışı alanlarda karbon yutaklarının oluşturulması ve sürdürülebilir yönetimi.
Bu hükümler, doğa temelli çözümlerin iklim hukukuna entegrasyonu açısından son derece önemlidir.
Tarımda İklim Direnci (f.6)
Altıncı fıkra, tarım sektörünün sürdürülebilirliğine özel bir vurgu yapar. Düzenleme ile:
İklim değişikliğine dirençli ürün desenleri,
Gıda güvenliği,
Doğa temelli çözümler,
Su bütçesine uygun tarımsal planlama,
Ekosistem temelli uyum yaklaşımı
öngörülmektedir.
Bu fıkra, tarım hukuku ile çevre hukukunu bir araya getirir. Ayrıca gıda güvenliği vurgusu, maddeye insan hakları boyutu kazandırmaktadır.
Afet Yönetimi ve Erken Uyarı Sistemleri (f.7)
Yedinci fıkra, iklim kaynaklı afetlerin yol açtığı kayıp ve zararların azaltılmasına yöneliktir. Burada:
Risk değerlendirme,
İzleme,
Bilgilendirme,
Erken uyarı sistemleri
zorunlu tutulmuştur.
Ayrıca “bütünleşik afet yönetimi” kavramı kullanılmaktadır. Bu kavram, afet öncesi risk azaltma, afet sırası müdahale ve afet sonrası iyileştirme süreçlerinin tek bir sistem içinde bütünleştirilmesini ifade eder.
Hukuki açıdan, bu düzenleme idarenin pozitif yükümlülüğünü artırmaktadır. Devlet, yalnızca afet sonrası yardım yapmakla değil, afetleri önceden öngörmek ve önlemekle de yükümlüdür.
Özellikler
İklim Kanunu m. 6’nın en belirgin özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Önleyici ve Proaktif Yaklaşım
Madde, yalnızca iklim değişikliğinin mevcut etkilerine karşı önlem almayı değil, aynı zamanda olası riskleri önceden öngörmeyi zorunlu kılar. Böylece klasik “zarar meydana geldikten sonra müdahale” anlayışı terk edilmiştir.
Çok Sektörlü ve Entegre Yapı
Hüküm; tarım, su, biyolojik çeşitlilik, enerji, şehircilik ve afet yönetimi gibi farklı alanları kapsamaktadır. Bu durum, iklim hukukunun artık tek boyutlu değil, çok sektörlü bir alan haline geldiğini göstermektedir.
Ulusal ve Yerel Düzeyde Planlama
Hem merkezi idare hem de yerel yönetimler, iklim değişikliğine uyum faaliyetlerini planlamak ve uygulamak zorundadır. Böylece kanun, yerel ölçekte güçlü bir uygulama zemini oluşturur.
Doğa Temelli Çözümler
Ekosistemlerin korunması, arazi tahribatının dengelenmesi, çölleşme ve erozyonla mücadele gibi düzenlemeler, doğa temelli çözümler yaklaşımını yansıtır. Bu, uluslararası çevre hukukunda son yıllarda ön plana çıkan bir eğilimdir.
Sosyal Boyut: Gıda Güvenliği ve Adil Geçiş
Tarım sektöründe gıda güvenliği vurgusu ve adil geçiş yaklaşımı, maddenin yalnızca çevresel değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik boyutları da kapsadığını gösterir.
Bütünleşik Afet Yönetimi
Maddenin son fıkrası, afetlere karşı tekil önlemler yerine bütünleşik bir yönetim sistemi öngörmektedir. Bu, özellikle yerel yönetimlerin planlamalarında hukuki bir zorunluluk doğurur.
Tarafların Hak ve Borçları
Başkanlık
Strateji ve eylem planlarını yayımlamak ve güncellemek,
Kurumlar arası koordinasyonu sağlamak,
Uyum faaliyetlerinin izlenmesini ve raporlanmasını organize etmek.
Bakanlık
Ulusal Katkı Beyanı ve net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda politika belirlemek,
İlgili kurumların görüşlerini alarak düzenleme yapmak,
Gerektiğinde Başkanlığa yetki devretmek.
Kamu Kurum ve Kuruluşları
Risk analizi yapmak, planlama araçlarını geliştirmek,
Su yönetimi, ekosistem ve tarım alanlarında önlemler almak,
Afet yönetimi ve erken uyarı sistemlerini kurmak,
Ulusal Katkı Beyanı doğrultusunda görevlerini revize etmek.
Yerel Yönetimler
İklim değişikliğine uyum planlarını hazırlamak ve uygulamak,
Yerel afet risklerini belirlemek,
Halkı bilgilendirme ve erken uyarı sistemlerini devreye almak.
Şirketler ve Tüzel Kişiler
Tarımsal üretimde iklim dostu uygulamalar geliştirmek,
Su ve enerji verimliliğine yönelik projeler üretmek,
Çevresel risk analizlerini yatırım planlarına entegre etmek.
Bireyler
Doğrudan kanunda açıkça düzenlenmese de, bireyler dolaylı olarak uyum politikalarına uymak, sıfır atık ve tasarruf uygulamalarına katılmak, yerel uyum faaliyetlerine destek olmakla yükümlüdür.
Uygulamada Karşılaşılabilecek Sorunlar
İklim Kanunu m. 6, oldukça kapsamlı ve iddialı hükümler içermektedir. Ancak uygulama aşamasında birtakım sorunlarla karşılaşılması mümkündür:
Kurumlar Arası Koordinasyon
Kanun, birçok kamu kurumuna ve yerel yönetime görev yüklemektedir. Ancak görev alanlarının kesişmesi halinde yetki karmaşası yaşanabilir. Bu durum hem bürokratik gecikmelere hem de etkinliğin azalmasına neden olabilir.
Veri ve Bilgi Eksikliği
Risk analizi, afet yönetimi ve uyum planlarının başarısı, güvenilir verilere bağlıdır. Ancak Türkiye’de çevresel verilerin toplanması, paylaşılması ve güncellenmesi konusunda halen ciddi eksiklikler bulunmaktadır.
Finansman Sorunları
Tarımda iklim dirençli uygulamaların geliştirilmesi, su kaynaklarının etkin yönetimi ve sıfır atık sistemlerinin kurulması yüksek maliyet gerektirir. Yeterli finansman sağlanmadığında kanunun öngördüğü hedefler kâğıt üzerinde kalabilir.
Yerel Yönetimlerin Kapasitesi
Belediyeler, kanunda önemli roller üstlenmiştir. Ancak birçok belediyenin teknik ve mali kapasitesi sınırlıdır. Bu durum, yerel düzeyde uyum faaliyetlerinin uygulanmasını zorlaştırabilir.
Hukuki Belirsizlikler
Özellikle “doğa temelli çözümler”, “ekosistem temelli uyum” ve “arazi tahribatının dengelenmesi” gibi kavramlar soyut niteliktedir. Yargı kararları ve ikincil mevzuatla netleştirilmedikçe uygulamada farklı yorumlara yol açabilir.
Sosyal Etkiler
Tarımda ürün deseninin değiştirilmesi veya bazı faaliyetlerin sınırlandırılması, çiftçiler ve üreticiler üzerinde ekonomik baskı oluşturabilir. Bu durum sosyal uyumsuzluklara neden olabilir.
Sonuç ve Değerlendirme
İklim Kanunu m. 6, Türkiye’nin iklim değişikliğine uyum politikasının hukuki temelini oluşturan kapsamlı bir düzenlemedir. Madde, yalnızca çevresel tedbirleri değil; tarım, su yönetimi, ekosistemlerin korunması, biyolojik çeşitliliğin devamlılığı ve afet yönetimini de içine alan çok boyutlu bir yaklaşım ortaya koymaktadır.
Özellikle şu noktalar öne çıkmaktadır:
Ulusal Katkı Beyanı ve net sıfır emisyon hedefi ile uyumlu bir çerçeve çizilmiştir.
Kamu kurumları, yerel yönetimler, şirketler ve bireyler arasında ortak sorumluluk esası benimsenmiştir.
Risk analizi, su kaynaklarının etkin yönetimi, tarımda iklim direnci ve afet yönetimi gibi konular somut yükümlülüklerle desteklenmiştir.
Doğa temelli çözümler ve gıda güvenliği gibi kavramlarla maddeye sosyal ve ekolojik derinlik kazandırılmıştır.
Ancak uygulama sürecinde koordinasyon eksikliği, finansman sorunları ve hukuki belirsizlikler ortaya çıkabilir. Bu noktada avukatların ve hukukçuların rolü, hem kamu hem de özel sektör için uyum danışmanlığı, mevzuat takibi ve yargı süreçlerinde temsil açısından kritik öneme sahiptir.
Sonuç olarak, İklim Kanunu m. 6, Türkiye’nin iklim değişikliğine karşı proaktif ve bütüncül bir yaklaşım benimsemesinin somut göstergesidir. Gelecek yıllarda yargı kararları, ikincil mevzuat ve idari uygulamalarla daha da şekillenecek olan bu madde, yalnızca çevre hukukunun değil, aynı zamanda enerji, tarım, şehircilik ve afet yönetimi hukukunun da merkezinde yer alacaktır.
