TCK MADDE 3. Adalet ve Kanun Önünde Eşitlik
(1) Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.
(2) Ceza Kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, milli veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz.
Adalet ve Orantılılık İlkesi
TCK m.3’ün birinci fıkrası, ceza hukukunda adalet ve orantılılık ilkesini ortaya koymaktadır. Buna göre, bir kişiye verilecek ceza ya da uygulanacak güvenlik tedbiri, işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olmak zorundadır.
Orantılılık, cezaların keyfi şekilde verilmesini engeller. Küçük bir suç için çok ağır bir ceza verilmesi de, ağır bir suç için çok hafif bir ceza verilmesi de adalet duygusunu zedeler. Bu nedenle hâkim, karar verirken suçun niteliğini, failin kastını, suçun mağdur üzerindeki etkisini ve toplumsal zararını dikkate almak zorundadır.
Bu ilke, cezanın intikam aracı olmadığını; toplumsal düzeni sağlamak, suçluyu ıslah etmek ve adaleti gerçekleştirmek için bir araç olduğunu göstermektedir.
Kanun Önünde Eşitlik İlkesi
Maddenin ikinci fıkrası, ceza hukukunun en temel dayanaklarından biri olan eşitlik ilkesini düzenler. Ceza kanunları, ayrım gözetmeksizin herkese aynı şekilde uygulanır. Irk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, sosyal köken, ekonomik durum veya toplumsal konum gibi farklılıklar, ceza hukukunda hiçbir şekilde ayrıcalık sebebi olamaz.
Örneğin; aynı fiili işleyen iki kişi, farklı sosyal sınıflardan ya da farklı inançlardan gelseler bile aynı ceza tehdidi altında olurlar. Bu sayede ceza hukukunda adaletin objektifliği güvence altına alınır.
Ayrımcılık Yasağının Önemi
TCK m.3’teki düzenleme, ayrımcılık yasağını açıkça ortaya koymaktadır. Ceza yargılamasında ya da kanunun uygulanmasında hiçbir kişiye özel imtiyaz tanınamaz. Bu hüküm, hem bireylerin haklarını korur hem de devletin tarafsızlığını güvence altına alır.
Ayrımcılık yasağı sadece yargılama sürecinde değil, soruşturma, kovuşturma, ceza infazı gibi tüm aşamalarda geçerlidir. Örneğin; tutukluluk koşullarında veya cezaların infazında kişiler arasında ayrım yapılması, bu maddeye aykırılık oluşturur.
Adalet, Orantılılık ve Eşitlik İlişkisinin Toplumsal Etkisi
Adalet ve eşitlik ilkelerinin uygulanmadığı bir toplumda hukuk düzenine olan güven hızla zedelenir. İnsanlar, kanunların herkese eşit şekilde uygulanmadığını düşündüğünde hem devlete hem de yargıya olan inançlarını kaybederler.
Bu nedenle TCK m.3, sadece bireylerin değil, aynı zamanda toplumun da hukuk düzenine güvenini sağlamayı amaçlamaktadır. Ceza hukukunun meşruiyeti, büyük ölçüde bu ilkelerin hayata geçirilmesine bağlıdır.
Anayasal ve Uluslararası Boyut
Kanun önünde eşitlik ilkesi, sadece TCK’da değil, aynı zamanda Anayasa’nın 10. maddesinde de güvence altına alınmıştır. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) de ayrımcılık yasağını düzenlemektedir.
Dolayısıyla TCK m.3, ulusal hukuk düzeni ile uluslararası hukuk normları arasında uyumu sağlayan bir köprü niteliğindedir. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle birlikte yorumlandığında, eşitlik ilkesi daha da güçlenmektedir.
Hakim ve Savcının Rolü
Maddenin pratik hayattaki en önemli yansıması, hâkim ve savcının kararlarında görülür. Hakim, ceza tayin ederken mutlaka orantılılık ilkesine bağlı kalmak zorundadır. Ayrıca, kişi hakkında karar verirken onun kimliği, düşüncesi veya sosyal durumu değil, sadece işlediği fiil dikkate alınır.
Savcı da soruşturma açarken eşitlik ilkesine bağlıdır. Hiçbir kişiye, siyasi kimliği veya sosyal konumu nedeniyle özel bir muamele uygulanamaz.
Sonuç ve Değerlendirme
TCK Madde 3, ceza hukukunun en temel iki değerini bir araya getirir: adalet (orantılılık) ve eşitlik. Bu madde sayesinde:
Cezalar, işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olur.
Kişiler arasında hiçbir ayrım yapılmaz.
Hukuk devleti ilkesi güçlenir.
Toplumun adalet duygusu korunur.
Sonuç olarak, TCK m.3 hem bireyler için güvence hem de toplum için barış ve adaletin teminatıdır.

