TCK MADDE 4. Kanunun Bağlayıcılığı
(1) Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.
(2) Ancak sakınamayacağı bir hata nedeniyle kanunu bilmediği için meşru sanarak bir suç işleyen kimse cezaen sorumlu olmaz.
Kanunun Bağlayıcılığı Nedir?
TCK Madde 4, ceza hukukunda “kanunun bağlayıcılığı” ilkesini düzenler. Bu hüküm, ceza kanunlarının herkes için geçerli olduğunu ve hiçbir bireyin “kanunu bilmiyordum” savunmasıyla sorumluluktan kurtulamayacağını ortaya koyar.
Bir hukuk devletinde kuralların genel, eşit ve bağlayıcı olması esastır. Kanunun Resmî Gazete’de yayımlanması, herkesin kanunu bildiği varsayımını doğurur. Bu sayede hukuk güvenliği ve toplumsal düzen sağlanır.
Kanunu Bilmemek Mazeret Sayılmaz
Maddenin birinci fıkrası, ceza hukukunda en katı şekilde uygulanan genel kuralı ifade eder: “Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.”
Bu ilkeye göre, bir kişi işlediği suçun kanunda yasaklandığından haberdar olmadığını ileri sürerek cezadan kurtulamaz.
Örneğin, çevreyi kirletmenin veya kaçak kazı yapmanın suç olduğunu bilmediğini iddia eden bir kişi, bu gerekçeyle sorumluluktan kurtulamaz.
Bunun temel amacı, bireylerin hukuk düzenine olan bağlılığını sağlamak ve toplumda öngörülebilirliği korumaktır. Eğer herkes kanunu bilmediğini iddia ederek sorumluluktan kaçabilseydi, hukuk sistemi işlevsiz hale gelirdi.
İstisna: Sakınılamayacak Hata
Maddenin ikinci fıkrası ise bu katı kuralın istisnasını düzenler. Buna göre, bir kişi sakınamayacağı bir hata nedeniyle kanunu bilmediği için meşru olduğunu sanarak bir fiili işlerse, cezai sorumluluk doğmaz.
Burada önemli olan, hatanın kişinin kendi dikkatsizliği veya bilgisizliğinden değil, gerçekten kaçınılması mümkün olmayan bir durumdan kaynaklanmasıdır.
Örnek:
Bir yabancı ülke vatandaşı, Türkiye’de işlediği bir fiilin kendi ülkesinde suç olmadığını düşünerek hareket ederse ve bu durum gerçekten öngörülemez bir hata niteliği taşıyorsa, cezai sorumluluk gündeme gelmeyebilir.
Benzer şekilde, idari makamların yanlış yönlendirmesi sonucu bir kişi kanuna aykırı davranışta bulunmuşsa, bu da sakınılamayacak hata kapsamında değerlendirilebilir.
Bu istisna, bireylerin mutlak adaletsizlikle karşılaşmaması için ceza hukukuna eklenmiş önemli bir güvence niteliğindedir.
Hukuki Güvenlik ve Öngörülebilirlik
Kanunun bağlayıcılığı ilkesi, hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik ile doğrudan bağlantılıdır. Herkes, hangi davranışlarının suç teşkil ettiğini önceden bilmek zorundadır. Bu sayede bireyler, hayatlarını hukuka uygun şekilde planlayabilirler.
Kanunların açık, anlaşılır ve erişilebilir olması bu noktada büyük önem taşır. Eğer kanunlar muğlak ya da karmaşık düzenlenirse, bireylerin kanunu bilmesi mümkün olmayabilir. Bu durumda sakınılamayacak hata istisnası gündeme gelebilir.
Uluslararası Hukukta Durum
“Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz” ilkesi, yalnızca Türk hukukuna özgü değildir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7. maddesi de benzer şekilde, suç ve cezanın kanunla öngörülmesi gerektiğini belirtir. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da bireylerin kanunları öğrenme yükümlülüğü olduğu vurgulanmaktadır.
Ancak istisnai durumlarda, bireyin hatasının makul olup olmadığı, uluslararası hukukta da tartışılan konulardan biridir. Bu bağlamda TCK m.4, hem katı kuralı hem de insani istisnayı dengeleyen bir düzenleme niteliği taşır.
Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
Uygulamada TCK m.4 ile ilgili en çok tartışma, sakınılamayacak hata kavramının sınırlarının belirlenmesinde ortaya çıkar. Hakim, olayın somut koşullarını değerlendirerek kişinin gerçekten kaçınılmaz bir hata içinde olup olmadığını takdir eder.
Örneğin:
Kanunun yeni çıkmış olması,
Yetkili makamların yanıltıcı bilgi vermesi,
Failin makul dikkat ve özen göstermesine rağmen yanılması,
gibi durumlar sakınılamaz hata kapsamında değerlendirilebilir.
Sonuç ve Değerlendirme
TCK Madde 4, ceza hukukunun temel ilkelerinden birini düzenleyerek bireylerin hukuka bağlılığını pekiştirir.
Genel kural: Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz.
İstisna: Sakınılamayacak hata halinde cezai sorumluluk doğmaz.
Bu madde, hem hukuk devletinin güvenliğini sağlar hem de bireylerin adalet duygusunu korur.

