Hukuk Muhakemeleri KanunuHMK Madde 168 Davaların Birleştirilmesi ve Ayrılması Kanun Yolları

17 Mart 2025

HMK MADDE 168

(1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde görülmekte olan davalar yönünden verilen birleştirme ve ayırma hususundaki ilk derece mahkemesi kararlarına karşı istinaf yoluna; bölge adliye mahkemesi kararları hakkında ise temyiz yoluna, ancak hükümle birlikte gidilebilir. Şu kadar ki, bu husus tek başına, bölge adliye mahkemesinde hükmün kaldırılarak esastan incelenme; Yargıtayda ise bozma sebebi teşkil etmez.

Giriş

Yargılama sürecinde davaların birleştirilmesi ve ayrılması, mahkemelerin usul ekonomisini sağlamak ve adil yargılamayı güvence altına almak amacıyla başvurduğu işlemlerden biridir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 168. maddesi, bu işlemler sonucunda verilen mahkeme kararlarının hangi kanun yollarına tabi olduğunu düzenlemektedir.

Mahkemeler, bağlantılı davaları birleştirerek yargılama sürecini hızlandırabilir ya da aksine, süreci karmaşık hale getiren birleşik davaları ayırarak daha sağlıklı bir yargılama ortamı oluşturabilir. Ancak, bu süreçte verilen kararlar kendiliğinden istinaf veya temyiz sebebi oluşturmaz. İstinaf ya da temyiz yolu yalnızca hükümle birlikte işletilebilir.


Birleştirme ve Ayırma Kararlarının Kanun Yolları

İlk Derece Mahkemesi Kararlarına Karşı İstinaf Yolu

Birleştirme veya ayırma kararları ilk derece mahkemesi tarafından verilirse, bu kararlara karşı doğrudan istinaf başvurusu yapılamaz. Ancak hükümle birlikte istinaf edilmesi mümkündür.

  • Aynı yargı çevresindeki aynı düzey ve sıfattaki mahkemeler arasındaki birleştirme ve ayırma kararları kesin hüküm niteliğinde değildir.
  • İstinaf incelemesi, bu işlemlerin hukuka uygun olup olmadığını denetler, ancak tek başına bu kararlar istinaf sebebi sayılamaz.
  • Mahkeme kararıyla bağlantılı olarak istinaf yoluna başvurulması gerektiğinde, esas hüküm ile birlikte değerlendirilir.

Örneğin, birleştirilmiş bir davada mahkeme, karar verirken birleştirmenin usule uygun olmadığına dair bir iddiayı dikkate almazsa, bu durum istinaf aşamasında gündeme getirilebilir. Ancak tek başına birleştirme kararının hatalı olması, hükmün kaldırılmasına neden olmaz.


Bölge Adliye Mahkemesi Kararlarına Karşı Temyiz Yolu

Bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen birleştirme ve ayırma kararlarına karşı doğrudan temyiz başvurusu yapılamaz. Ancak, bu kararlar hükümle birlikte Yargıtay incelemesine konu edilebilir.

  • Temyiz yolu, sadece hükümle birlikte kullanılabilen bir denetim mekanizmasıdır.
  • Yargıtay, sadece birleştirme veya ayırma kararındaki hatayı incelemek amacıyla dosyayı bozmaz.
  • Ancak, birleştirilen veya ayrılan davalar hakkındaki hüküm hukuka aykırı bulunursa, bu durumda Yargıtay incelemesi kapsamında birleştirme veya ayırma işlemi de değerlendirilir.

Özetle, birleştirme veya ayırma kararları tek başına temyiz sebebi oluşturmaz. Ancak hatalı birleştirme veya ayırma işlemi davanın esasına etki ederse, bu durum Yargıtay’ın inceleme alanına girer.


Hukuki Güvence ve Yargılama Sürecine Etkisi

Birleştirme ve ayırma kararlarının tek başına istinaf veya temyiz sebebi oluşturmaması, yargılama sürecinin gereksiz yere uzamasını önlemeyi amaçlar. Aksi durumda, her bir usul işlemi için bağımsız bir denetim süreci başlatılması, davaların gereksiz yere sürüncemede kalmasına neden olabilir.

Ancak, hatalı birleştirme veya ayrılma işlemleri, davanın esasına doğrudan etki ettiğinde bu hususlar hükümle birlikte incelenir. Mahkemelerin, davaların birleştirilmesi ve ayrılmasına ilişkin kararlarını, yargılamanın hızını ve adaletin sağlanmasını gözeterek vermesi büyük önem taşır.


Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/10354 E., 2016/7970 K. Sayılı Kararı

Dava, 3.kişinin İİK’nun 96. maddesine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. Mahkemece, davanın İstanbul Anadolu 11.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/268 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, yargılamaya 2015/268 Esas sayılı dava dosyası üzerinden devamına karar verilmiş hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. İstanbul Anadolu 11.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 9.2.2016 tarih, 2015/273 Esas, 2015/618 Karar sayılı kararı ile; HMK. 168 madde gereğince birleştirme kararı esas hakkındaki karar ile birlikte temyiz edilebileceğinden, temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK ‘nun 168. maddesi; “Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde görülmekte olan davalar yönünden verilen birleştirme ve ayırma hususundaki ilk derece mahkemesi kararlarına karşı istinaf yoluna; bölge adliye mahkemesi kararları hakkında ise temyiz yoluna, ancak hükümle birlikte gidilebilir. Şu kadar ki, bu husus tek başına, bölge adliye mahkemesinde hükmün kaldırılarak esastan incelenme; Yargıtayda ise bozma sebebi teşkil etmez.” hükmünü içermektedir. Bu nedenle temyiz talebinin reddine ilişkin karar İİK’nun 365 ve HUMK’nun 432. maddeleri gereği Yasa’ya uygun bulunmakla ONANMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 56,90 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile artan 25,50 TL’nin temyiz edene iadesine 03.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

HMK 168 Kapsamında Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Kararının İncelenmesi

Davaların birleştirilmesi ve ayrılması süreçlerinde mahkemeler tarafından verilen kararların hangi kanun yollarına tabi olduğu önem taşımaktadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/10354 E., 2016/7970 K. sayılı kararı, HMK 168 çerçevesinde birleştirme ve ayırma kararlarının temyiz edilebilirliği açısından değerlendirilmesi açısından dikkat çekicidir.

Bu kararda, mahkemenin verdiği ayırma ve yetkisizlik kararlarının doğrudan temyiz edilip edilemeyeceği tartışılmış ve bu tür ara kararların tek başına temyiz sebebi oluşturmadığına hükmedilmiştir.


Mahkeme Kararının İçeriği ve Değerlendirme

Somut olayda davacı, teminat mektubundan doğan alacağının depo edilmesini talep etmiş ve mahkeme, müflis şirket hakkında yetkisizlik kararı vererek dosyanın tefrik edilmesine karar vermiştir. Bu noktada, davalılar verilen yetkisizlik ve ayırma kararını temyiz etmiştir.

Ancak HMK 168 gereğince, birleştirme ve ayırma kararlarına doğrudan istinaf ya da temyiz yoluna başvurulamaz. Bu tür kararlar, ancak hükümle birlikte temyiz edilebilir.

Yargıtay, davalıların temyiz istemini reddederken şu hususlara vurgu yapmıştır:

  • Yetkisizlik kararı yalnızca müflis şirket açısından verilmiş olup, bu durum diğer davalıları doğrudan etkilememektedir.
  • Ayrılma kararı sonrasında davalılar hakkında yargılamaya aynı mahkemede devam edilecektir.
  • HMK 168’e göre, birleştirme ve ayırma kararları tek başına temyiz sebebi oluşturmaz ve ancak hükümle birlikte incelenebilir.

Bu karar, HMK 168’de yer alan düzenlemelerin somut bir yargılama sürecinde nasıl uygulandığını göstermesi açısından önemli bir örnek oluşturmaktadır.


Yargıtay Kararının Sonucu

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bu kararı, HMK 168’in açıkça ortaya koyduğu usul kurallarını teyit etmektedir. Mahkemeler tarafından verilen birleştirme ve ayırma kararları doğrudan istinaf veya temyiz sebebi teşkil etmez.

  • Bu tür ara kararlar, yalnızca hükümle birlikte incelenebilir.
  • Yetkisizlik veya ayrılma kararlarına karşı yapılan bağımsız temyiz başvuruları usulen reddedilmektedir.
  • Mahkemeler, usul ekonomisi ve adil yargılanma ilkesi doğrultusunda hareket ederek süreci hızlandırmalıdır.

Bu karar, mahkemelerin birleştirme ve ayırma kararları konusunda nasıl hareket etmesi gerektiğini ortaya koyması bakımından oldukça önemlidir.

Sonuç

HMK 168, mahkemelerin verdiği birleştirme ve ayırma kararlarının hangi kanun yollarına tabi olduğunu düzenler.

  • İlk derece mahkemesi tarafından verilen birleştirme ve ayırma kararlarına doğrudan istinaf başvurusu yapılamaz.
  • Bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı doğrudan temyiz yoluna gidilemez, ancak hükümle birlikte temyiz edilebilir.
  • Bu tür kararlar tek başına istinaf veya temyiz sebebi oluşturmaz, ancak hatalı birleştirme veya ayırma işlemi davanın esasına etki ederse istinaf veya temyiz incelemesine konu olabilir.
  • Bu düzenleme, yargılama sürecinin gereksiz yere uzamasını önlemek ve usul ekonomisini sağlamak amacıyla getirilmiştir.

Mahkemeler, bu yetkilerini kullanırken yargılama sürecinin etkinliğini ve tarafların adil yargılanma haklarını gözeterek karar vermelidir.

author avatar
Kübra YILDIZ ÇOLAK