info@kubrayildiz.av.tr
Öksüzler Sok. No:37 Hamamönü / ANKARA

Hukuk Muhakemeleri KanunuHMK 389 İhtiyati Tedbirin Şartları Hakkında İnceleme

7 Mart 2025

HMK MADDE 389-
(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.

(2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.

Giriş

İhtiyati tedbir, tarafların haklarını korumak ve ileride doğabilecek mağduriyetleri engellemek amacıyla mahkemeler tarafından verilen geçici hukuki koruma önlemlerinden biridir. HMK 389, ihtiyati tedbirin şartlarını ve hangi durumlarda uygulanabileceğini belirlemektedir.

Bu hükme göre, mevcut koşullarda yaşanabilecek değişiklikler nedeniyle hakkın elde edilmesinin güçleşmesi veya imkânsız hale gelmesi ihtimali varsa yahut gecikme nedeniyle ciddi zarar veya sakınca doğacağı düşünülüyorsa, ihtiyati tedbir kararı verilebilir.

Bu yazıda, ihtiyati tedbirin hangi durumlarda uygulanabileceği, şartları, mahkemelerin değerlendirme kriterleri ve uygulamada dikkat edilmesi gereken noktalar detaylı şekilde incelenecektir.


İhtiyati Tedbirin Hukuki Niteliği

İhtiyati tedbir, geçici bir hukuki koruma yoludur. Esas dava sonuçlanmadan önce, mevcut durumun korunmasını sağlamak ve ileride doğabilecek hak kayıplarını önlemek için mahkemeler tarafından verilir.

Tedbir kararları, davanın esasına ilişkin nihai bir hüküm teşkil etmez ve mahkemeler ihtiyati tedbirin geçici bir nitelik taşıdığını göz önünde bulundurur.


İhtiyati Tedbirin Şartları

HMK 389 kapsamında ihtiyati tedbir kararının verilebilmesi için belirli koşulların gerçekleşmiş olması gerekir. Bu şartlar mahkeme tarafından re’sen incelenerek değerlendirilir.

Hakkın Önemli Ölçüde Zorlaşması veya İmkânsız Hale Gelmesi

  • Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişiklik, davacı tarafın hakkını elde etmesini imkânsız veya çok zor hale getirebilir.
  • Örneğin, taşınmazın başkasına devredilme riski varsa, mahkeme taşınmazın üçüncü kişilere devrini engellemek amacıyla ihtiyati tedbir kararı verebilir.

Gecikmenin Sakınca veya Ciddi Bir Zarara Yol Açması

  • Tedbir kararı verilmezse, gecikme nedeniyle ciddi bir zarar doğabileceği öngörülüyorsa, mahkeme ihtiyati tedbir kararı verebilir.
  • Örneğin, iflas eden bir şirketin mal varlığını başkalarına devretme ihtimali varsa, alacaklılar haklarını koruyabilmek için ihtiyati tedbir talep edebilir.

Talepte Bulunan Tarafın Hukuki Menfaatinin Bulunması

  • İhtiyati tedbir isteyen tarafın, mahkemeden böyle bir talepte bulunmak için hukuki menfaatinin bulunması gerekmektedir.
  • Davacı, kendi hakkının korunması için ihtiyati tedbir kararının gerekli olduğunu somut delillerle ispat etmelidir.

Tedbirin Uyuşmazlık Konusuyla İlgili Olması

  • İhtiyati tedbir talebi, ancak davaya konu olan hak ve taleplerle doğrudan ilgili olabilir.
  • Mahkeme, davanın esasına girmeden, sadece tedbir talebini değerlendirerek karar verir.

Geçici Nitelikte Olması

  • İhtiyati tedbir, kesin bir karar değildir ve dava süresince geçerlidir.
  • Mahkeme, davanın sonucuna göre tedbirin devamına veya kaldırılmasına karar verebilir.

Mahkemelerin İhtiyati Tedbir Kararlarını Değerlendirme Kriterleri

Mahkemeler, ihtiyati tedbir taleplerini değerlendirirken tarafların sunduğu delilleri, hukuki durumları ve olası hak kayıplarını dikkate alarak bir karar verir.

Delil Değerlendirmesi

  • İhtiyati tedbir talep eden taraf, hakkının korunması gerektiğini somut delillerle ortaya koymalıdır.
  • Mahkeme, tarafların sunduğu delilleri değerlendirerek tedbirin gerekli olup olmadığına karar verir.

Orantılılık İlkesi

  • İhtiyati tedbir, yalnızca başvurana avantaj sağlamak için değil, mevcut durumun korunmasını sağlamak amacıyla verilmelidir.
  • Tedbir kararları, haksız bir kazanç yaratmamalı veya karşı tarafın haklarını orantısız şekilde kısıtlamamalıdır.

Tedbirin Konusu ve Süresi

  • Mahkeme, ihtiyati tedbirin süresini belirleyebilir ve geçici nitelikte olduğundan kesin bir hüküm yerine geçmez.
  • Tedbir, davanın esasına ilişkin bir karar değildir ve esas yargılama sonucunda kaldırılabilir.

İhtiyati Tedbirin Uygulama Alanları

İhtiyati tedbir, çeşitli hukuk alanlarında yaygın olarak uygulanmaktadır. En sık karşılaşılan ihtiyati tedbir türleri şunlardır:

Taşınmaz Davalarında İhtiyati Tedbir

  • Tapu iptali ve tescil davalarında, taşınmazın başkasına devredilmesini engellemek için mahkeme ihtiyati tedbir kararı verebilir.

Aile Hukukunda İhtiyati Tedbir

  • Boşanma davalarında mal kaçırma ihtimaline karşı tedbir kararı alınabilir.
  • Nafaka veya velayet davalarında da ihtiyati tedbir uygulanabilir.

Alacak Davalarında İhtiyati Tedbir

  • Borçlunun mal varlığını devretmesini önlemek için ihtiyati tedbir kararı talep edilebilir.

İş Hukukunda İhtiyati Tedbir

  • Haksız yere işten çıkarılan bir çalışanın işe iadesi sağlanana kadar ücret alması için ihtiyati tedbir kararı verilebilir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/13606 E. – 2013/18193 K. Sayılı Kararı Üzerine HMK 389 Açısından Bir İnceleme

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
İHTİYATİ TEDBİR

Taraflar arasında görülen davada Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25.05.2012 tarih ve 2012/351 Esas sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi ihtiyati tedbir talep edenler (davacılar) vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili, hükümsüzlüğü talep edilen markaların devrini söz konusu olabileceğini, 556 KHK 76, HMK 389. maddeki şartların mevcut bulunduğunu ileri sürerek, markaların kararın kesinleşmesine kadar başka kişilere devrinin ve kullanılmasının önlenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, tedbir talebinin reddini istemiştir.
Mahkemece, markaların halen davalı adına kayıtlı olduğu, davanın mahiyeti ve delil durumuna göre HMK 389. maddedeki şartların oluşmadığı gerekçesiyle, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, ihtiyati tedbir talep edenler (davacılar) vekili temyiz etmiştir.
Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup, mahkemece ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, istemin reddine karar verilmiştir. Davacı taraf, davalının iltibas yaratmak suretiyle KAFOĞLU ibareli markaları adına tescil ettirdiğini, ileri sürerek, markaların hükümsüzlüğünü talep etmiş, sonrasında ise davalı adına kayıtlı markaların kararın kesinleşmesine kadar 3. kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir talebinde bulunmuştur. HMK’nın 389. maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haiz olup, somut olayın şartları itibariyle gecikme sebebiyle bir sakınca veya ciddi bir zararın doğabileceği nazara alınarak, yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde ihtiyati tedbir şartları oluştuğu halde, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, ihtiyati tedbir isteyenler vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın ihtiyati tedbir isteyen yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden ihtiyati tedbir talep edenlere (davacılara) iadesine, 11.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Giriş

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/13606 E. – 2013/18193 K. sayılı kararı, ihtiyati tedbirin şartlarının somut olay çerçevesinde nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunda önemli bir içtihat niteliği taşımaktadır. Kararda, HMK 389 kapsamında ihtiyati tedbirin hangi durumlarda verilebileceği ve mahkemelerin bu talebi değerlendirirken hangi kriterleri göz önünde bulundurması gerektiği ele alınmıştır.

Bu karar, marka hükümsüzlüğü davasında davalı adına kayıtlı markaların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir talebinde bulunulması ve bu talebin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine Yargıtay’ın verdiği bozma kararını içermektedir.

Kararın detaylı incelenmesi, ihtiyati tedbir taleplerinin hangi durumlarda kabul edilmesi gerektiği ve mahkemelerin hangi gerekçelerle ret veya kabul kararı verebileceğini anlamak açısından önemli olacaktır.


İlk Derece Mahkemesi’nin Kararı ve HMK 389 Uygulaması

Davacı, davalının markalarını iltibas yaratmak suretiyle tescil ettirdiğini iddia ederek, markaların hükümsüzlüğünü talep etmiş ve ayrıca markaların üçüncü kişilere devrini engellemek amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.

İlk derece mahkemesi, markaların halen davalı adına kayıtlı olduğu ve davanın delil durumu ile mahiyetine göre ihtiyati tedbir için gerekli şartların oluşmadığı gerekçesiyle tedbir talebini reddetmiştir.

Ancak, HMK 389 gereğince ihtiyati tedbirin amacı, mevcut durumun korunmasını sağlamak ve hakkın elde edilmesini zorlaştırabilecek veya imkânsız hale getirebilecek durumları engellemektir. Bu çerçevede, davacının sunduğu delillerin yaklaşık ispat ölçüsünde yeterli olması, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için yeterli bir gerekçe oluşturabilir.

İlk derece mahkemesinin HMK 389 çerçevesinde yaptığı değerlendirmede, markaların devri nedeniyle doğabilecek hak kayıplarını yeterince dikkate almadığı görülmektedir. Davalının markalarını üçüncü kişilere devretmesi ihtimali, davacının hükümsüzlük davasından beklediği hukuki korumayı etkisiz hale getirebilir.

Bu bağlamda, mahkemenin ihtiyati tedbirin amacına uygun hareket etmediği ve mevcut durumu koruma gereğini göz önüne almadığı anlaşılmaktadır.


Yargıtay’ın İncelemesi ve HMK 389 Açısından Değerlendirme

Yargıtay, ilk derece mahkemesinin kararını hukuka aykırı bularak bozmuştur.

  • HMK 389’a göre, mevcut durumun değişmesiyle hakkın elde edilmesinin zorlaşması veya imkânsız hale gelmesi, ihtiyati tedbir için yeterli bir sebep teşkil eder.
  • Davacının ihtiyati tedbir talebi, marka hükümsüzlüğü davasının sonucunu etkileyebilecek bir ihtimal nedeniyle yapılmıştır ve bu ihtimal mahkeme tarafından yeterince değerlendirilmemiştir.
  • Markaların üçüncü kişilere devredilmesi halinde, davacının açtığı hükümsüzlük davası sonuçsuz kalabilir veya uygulanması imkânsız hale gelebilir. Bu nedenle, ihtiyati tedbirin gerekliliği açıktır.

Yargıtay, yaklaşık ispat ilkesine dayalı olarak, davacının ihtiyati tedbir şartlarını sağladığını kabul etmiş ve mahkemenin ihtiyati tedbir talebini reddetmesini hukuka aykırı bulmuştur.

Bu karar, ihtiyati tedbirin yalnızca kesin delillerle değil, yaklaşık ispat ilkesi çerçevesinde yeterli delillere dayalı olarak da verilebileceğini göstermektedir.


İhtiyati Tedbirin Amacı ve Yargıtay’ın Bozma Gerekçesi

Yargıtay’ın kararında vurgulanan temel hususlardan biri, ihtiyati tedbirin amacıyla doğrudan bağlantılıdır.

İhtiyati tedbirin amacı:

  • Mevcut hukuki durumu korumak ve tarafların dava sonucundan doğabilecek zararlarını en aza indirmek
  • Hakkın elde edilmesini zorlaştırabilecek veya imkânsız hale getirebilecek durumları önlemek
  • Davalının dava süresince, ihtilaflı hak veya mal üzerinde telafisi imkânsız tasarruflarda bulunmasını engellemek

Somut olayda, davalının markaları üçüncü kişilere devretme ihtimali, davacının açtığı hükümsüzlük davasını etkisiz hale getirebilir ve bu durum, davacının korunması gereken hukuki menfaatlerini tehlikeye atabilir.

Bu çerçevede, mahkemenin ihtiyati tedbir talebini reddetmesi, HMK 389’un amacına ve ruhuna aykırı bulunmuştur.


Yargıtay Kararı Sonuç ve Değerlendirme

  • HMK 389 kapsamında ihtiyati tedbirin temel amacı, dava sürecinde hakkın korunmasını sağlamaktır.
  • Mahkemeler, ihtiyati tedbir taleplerini değerlendirirken yalnızca mevcut hak durumuna değil, gelecekte ortaya çıkabilecek zarar ihtimaline de odaklanmalıdır.
  • Yaklaşık ispat ilkesi gereğince, ihtiyati tedbirin verilmesi için tam anlamıyla kesin deliller sunulması gerekmez; mahkeme, olasılıkları ve mevcut durumu göz önünde bulundurarak karar vermelidir.
  • Marka hükümsüzlüğü davalarında ihtiyati tedbir, markanın devrini engellemek ve davacının hak kaybına uğramasını önlemek açısından büyük önem taşımaktadır.
  • Yargıtay, mahkemenin HMK 389’u yanlış yorumladığını ve ihtiyati tedbir için gerekli şartların oluştuğunu belirterek, ihtiyati tedbir talebinin reddini hukuka aykırı bulmuş ve kararı bozmuştur.

Bu karar, mahkemelerin ihtiyati tedbir taleplerini değerlendirirken yalnızca mevcut durumu değil, tedbir talebinin gerekliliğini ortaya koyan tüm ihtimalleri göz önünde bulundurması gerektiğini bir kez daha göstermektedir. İhtiyati tedbir, hukuki güvenliğin korunması açısından kritik bir mekanizma olduğundan, mahkemelerin bu kararlarda geniş bir değerlendirme yapması büyük önem taşımaktadır.

Sonuç ve Değerlendirme

  • HMK 389 kapsamında, ihtiyati tedbirin şartları açıkça belirlenmiş olup, mahkemeler tedbir kararlarını verirken mevcut durumun korunmasını ve tarafların mağduriyet yaşamamasını sağlamalıdır.
  • İhtiyati tedbir, geçici bir koruma tedbiri olduğundan kesin bir hüküm teşkil etmez, ancak tarafların haklarını güvence altına alarak hukuki süreçlerin adil yürütülmesine katkı sağlar.
  • Mahkemeler, ihtiyati tedbir kararlarını verirken delil değerlendirmesi yapmalı, orantılılık ilkesine dikkat etmeli ve tedbirin süresini davanın niteliğine uygun şekilde belirlemelidir.

Sonuç olarak, ihtiyati tedbir, tarafların dava süresince zarar görmesini engelleyen etkili bir hukuki mekanizma olup, hukukun temel ilkeleri çerçevesinde uygulanmalıdır.