Alacaklar ve üçüncü şahıs elinde haczedilen mallar hakkında
İcra ve İflas Kanunu Madde 89 – (Değişik: 18/2/1965-538/49 md.)
Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi).Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.
Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.
(Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/22 md.) Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.[40]
Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338 inci maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahküm edilmesini istiyebilir. İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.
Üçüncü şahıs, kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde haciz ihbarnamesine itiraz etmediği takdirde 65 inci madde hükmü uygulanır. (Değişik son cümle: 17/7/2003-4949/22 md.) Her hâlde üçüncü şahıs, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği malın iadesini isteyebilir.
Malın teslimi mümkün olmazsa, alacaklı icra mahkemesine müracaatla değerini üçüncü şahsa ödetmek hakkını haizdir.
(Değişik yedinci fıkra: 2/7/2012-6352/18 md.) Haciz ihbarnamesi, borçlunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bir tüzel kişinin veya müessesenin şubesine veya tüm şubelerini kapsayacak şekilde merkezine tebliğ edilir. Haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği merkez, tüm şubeleri veya birimlerini kapsayacak şekilde beyanda bulunmakla yükümlüdür.
Üçüncü şahsın beyanı hiçbir harc ve resme tabi değildir.
Bu madde hükmü, memuriyeti hasebiyle hakikate muhalif beyanda bulunan memurlar hakkında da uygulanır.
(Ek fıkra:6/12/2018-7155/12 md.) Bu madde uyarınca haciz ihbarnamelerinin bildirimi ve bu ihbarnamelere verilecek cevaplar, güvenli elektronik imza kullanılmak suretiyle Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi ve bu sisteme entegre bilişim sistemleri üzerinden de yapılabilir. Bu usulle yapılan bildirim tebliğ yerine geçer.
Giriş
İcra ve İflas Kanunu’nun 89. maddesi, borçlunun üçüncü şahıs elinde bulunan alacakları veya taşınır malları üzerine haciz konulmasını düzenleyen özel bir hükümdür. Bu düzenleme, hem alacaklıyı korumayı hem de borçlunun malvarlığını üçüncü kişiler aracılığıyla gizlemesini önlemeyi amaçlar.
Maddenin kapsamı oldukça geniştir. Borçlunun üçüncü kişideki alacağı olabilir (örneğin bankadaki mevduat, işçiden alacağı ücret, kiracıdan alacağı kira bedeli). Yine borçlunun taşınır malları üçüncü kişinin zilyetliğinde bulunabilir (örneğin borçlunun mallarının depoda bulunması, başka bir kişide emaneten durması). Bu gibi durumlarda, icra memuru üçüncü kişiye bir haciz ihbarnamesi gönderir.
Haciz ihbarnamesiyle birlikte üçüncü kişi, artık borcunu sadece icra dairesine ödemek veya malı sadece icra dairesine teslim etmekle yükümlüdür. Aksi takdirde sorumluluk doğar.
Bu giriş kısmında, maddenin genel amacını ve önemini belirttik. Bir sonraki bölümde ise maddenin hukuki niteliğini ayrıntılı şekilde inceleyeceğiz.
İİK m. 89/1 Haciz İhbarnamesi ve Üçüncü Kişinin Sorumluluğu
Maddenin ilk fıkrası, haciz ihbarnamesi kurumunu düzenler. Buna göre, borçlunun üçüncü kişilerdeki alacakları veya malları haczedildiğinde, icra memuru üçüncü kişiye bir ihbarname gönderir. Bu ihbarnameye uygulamada İİK m. 89/1 Haciz İhbarnamesi denir.
Bu ihbarnamede şu hususlar yer alır:
- Borcun artık yalnızca icra dairesine ödenebileceği,
- Borçluya yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı,
- Üçüncü kişinin elinde bulunan malı yalnızca icra dairesine teslim edebileceği,
- Malı borçluya teslim etmesi halinde malın bedelinden sorumlu olacağı.
Bu düzenleme, üçüncü kişiyi doğrudan icra takibiyle muhatap kılar. Artık borcu borçluya ödemek veya malı ona vermek güvenli değildir; bu durumda üçüncü kişi bizzat icra dairesine karşı sorumlu tutulur.
Ayrıca, birinci fıkradaki ihbarnamede, maddenin 2, 3 ve 4. fıkralarında düzenlenen itiraz ve sorumluluk hükümleri de üçüncü kişiye açıkça bildirilir. Böylece üçüncü kişi, hak ve yükümlülüklerinden haberdar edilerek hukuki güvenlik sağlanmış olur.
İİK m. 89/2: Üçüncü Kişinin İtiraz Hakkı
Maddenin ikinci fıkrası, haciz ihbarnamesi tebliğ edilen üçüncü kişiye itiraz hakkı tanır. Bu düzenleme, üçüncü kişiyi ağır bir sorumluluk altına sokan ihbarname karşısında, kendisini savunabilme imkânı vermesi bakımından son derece önemlidir.
Üçüncü kişi, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü beyanda bulunabilir. İtiraz, oldukça geniş sebeplere dayanabilir:
- Borcun hiç olmadığı,
- Malın elinde bulunmadığı,
- Haciz ihbarnamesinden önce borcun ödendiği,
- Malın tüketildiği veya kusuru olmaksızın telef olduğu,
- Malın borçluya ait olmadığı,
- Malın rehinli olduğu,
- Alacağın borçluya veya onun emrettiği kişiye daha önce ödendiği.
Bu itirazlar, üçüncü kişinin gereksiz yere sorumlu tutulmasını engelleyen bir koruma mekanizmasıdır. Üçüncü kişi bu yolla, borcun zimmetinde veya malın yedinde sayılmasını önleyebilir.
Burada önemli olan, sürenin 7 günle kesin olarak sınırlandırılmış olmasıdır. Süresinde itiraz etmeyen üçüncü kişi, artık borçlu sayılır ve bundan sonraki aşamada çok daha ağır sonuçlarla karşılaşır.
İİK m. 89/3: İtiraz Etmeyen Üçüncü Kişinin Sorumluluğu
Maddenin üçüncü fıkrası, üçüncü kişinin süresinde itiraz etmemesi halinde doğacak sonuçları düzenler. Bu hüküm, üçüncü kişi bakımından son derece ağır ve bağlayıcıdır.
- Üçüncü kişi, haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz etmezse, kanun gereği borç zimmetinde veya mal yedinde sayılır.
- Yani, fiilen böyle bir borcu veya malı bulunmasa dahi, itiraz etmemenin sonucu olarak borçlu kabul edilir.
- Bunun üzerine icra dairesi, üçüncü kişiye ikinci bir haciz ihbarnamesi gönderir. Bu ikinci ihbarnamede:
- İlk ihbarnameye süresinde itiraz edilmediği,
- Bu nedenle malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı,
- Yedi gün içinde itiraz edilmezse borcu ödemesi veya malı teslim etmesi gerektiği,
- Aksi halde on beş gün içinde parayı ödemesi, malı teslim etmesi yahut menfi tespit davası açması gerektiği, aksi halde zorla tahsile gidileceği, açıkça bildirilir.
Ayrıca, üçüncü kişi menfi tespit davası açtığını belgeleyip 20 gün içinde icra dairesine bildirirse, icra işlemleri dava sonuçlanıncaya kadar durur.
Bu fıkranın en kritik yönü şudur: Üçüncü kişi itiraz etmezse, gerçekten borçlu olsun veya olmasın, borç zimmetinde sayılır. Bu nedenle üçüncü kişiler açısından haciz ihbarnamesine cevap vermek hayati önem taşır.
İK m. 89/4: Gerçeğe Aykırı Beyan ve Cezai Sorumluluk
Maddenin dördüncü fıkrası, üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmesi halinde uygulanır. Burada üçüncü kişi, borçluya karşı bir borcu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ileri sürebilir. Ancak alacaklı, üçüncü kişinin beyanının doğru olmadığını düşünüyorsa, bu kez devreye icra mahkemesi girer.
Alacaklı, üçüncü kişinin verdiği cevabın gerçeğe aykırı olduğunu icra mahkemesinde ispat ederse, üçüncü kişi hakkında iki önemli sonuç doğar:
İİK m. 338/1 uyarınca cezalandırılır. Bu hükme göre, icra işlemlerinde gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar hakkında cezai yaptırım uygulanır.
Ayrıca üçüncü kişi, tazminata mahkûm edilebilir. Bu tazminat, alacaklının uğradığı zararı karşılamayı amaçlar.
İcra mahkemesi, cezai sorumluluk bakımından hızlı şekilde karar verirken, tazminat talebi bakımından davayı genel hükümlere göre değerlendirir.
Böylece kanun koyucu, üçüncü kişinin “sırf borçluyu korumak amacıyla gerçeğe aykırı beyanda bulunmasını” engellemek için hem ceza hem tazminat yaptırımı öngörmüştür.
Uygulamalı Anlatım: İİK m. 89/1-2-3-4
Taraflar:
- Alacaklı: Ahmet YILMAZ
- Alacaklı Vekili: Av. Kübra YILDIZ ÇOLAK
- Borçlu: Mehmet CAN
- Üçüncü Kişi: ABC İnşaat A.Ş. (Mehmet CAN’ın hakediş alacağı var)
1. Aşama – İİK m. 89/1 (Haciz İhbarnamesi – Alacaklı Vekilinin Talebiyle)
Ahmet YILMAZ, Mehmet CAN’a karşı 300.000 TL için icra takibi başlatır. Takip kesinleşmesine rağmen borç ödenmez.
Ahmet YILMAZ’ın vekili Av. Kübra YILDIZ ÇOLAK, icra dairesine dilekçe sunarak:
“Borçlu Mehmet CAN’ın, ABC İnşaat A.Ş. nezdinde devam eden inşaat işinden kaynaklanan hakediş alacakları bulunmaktadır. Bu alacakların haczi için üçüncü kişiye 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmesini talep ediyoruz.”
der.
İcra müdürlüğü, bu talep üzerine ABC İnşaat A.Ş.’ye haciz ihbarnamesi gönderir.
İhbarname ile şirkete şu hususlar bildirilir:
- Mehmet CAN’a olan borcun yalnızca icra dairesine ödenebileceği,
- Mehmet CAN’a yapılacak ödemenin geçersiz olduğu,
- Eğer Mehmet’e ait mal elinde bulunuyorsa, ancak icra dairesine teslim edilebileceği, aksi takdirde bedelinden sorumlu olunacağı.
2. Aşama – İİK m. 89/2 (Üçüncü Kişinin İtirazı)
ABC İnşaat A.Ş., ihbarnameyi aldıktan sonra 7 gün içinde icra dairesine yazılı cevap verir:
“Mehmet CAN’a herhangi bir ödeme yükümlülüğümüz bulunmamaktadır. Hakediş alacağı yoktur.”
Bu itirazla birlikte şirket, şimdilik sorumluluktan kurtulur.
3. Aşama – İİK m. 89/3 (İtiraz Edilmemesi Halinde Sonuç)
Varsayalım ki şirket hiç cevap vermemiş olsaydı:
- Süresi içinde itiraz etmeyen üçüncü kişi, borç zimmetinde veya mal yedinde sayılırdı.
- İcra dairesi bu kez şirkete ikinci ihbarname gönderirdi.
- İkinci ihbarnameyle, 15 gün içinde borcu ödemesi veya menfi tespit davası açması istenir.
- Şirket bu süre içinde dava açmaz veya ödeme yapmazsa, gerçekte borcu olmasa bile 300.000 TL’yi ödemek zorunda kalırdı.
4. Aşama – İİK m. 89/4 (Gerçeğe Aykırı Beyan)
Senaryomuza geri dönelim: ABC İnşaat A.Ş. “borcumuz yok” demişti. Ancak Ahmet YILMAZ’ın vekili, Mehmet CAN’ın şirkette 200.000 TL tutarında hakediş alacağı olduğunu belgeledi.
Ahmet YILMAZ’ın vekili, icra mahkemesine başvurarak şirketin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu ispatladı.
Sonuç olarak:
Cezai sorumluluk: Şirket yetkilileri, İİK m. 338/1 uyarınca cezalandırıldı.
Mali sorumluluk: Şirket ayrıca Ahmet’in uğradığı zararı karşılamak üzere tazminata mahkûm edildi.
Genel Değerlendirme
- 89/1: Alacaklı vekilinin talebi üzerine üçüncü kişiye haciz ihbarnamesi gönderildi.
- 89/2: Üçüncü kişi itiraz ederek geçici olarak sorumluluktan kurtuldu.
- 89/3: İtiraz edilmemesi halinde, gerçekte borç olmasa bile üçüncü kişi zimmetinde sayılacaktı.
- 89/4: Gerçeğe aykırı beyanda bulunulması halinde cezai ve tazminat sorumluluğu doğdu.
Hukuki Nitelik
İİK m. 89, icra hukukunda özel bir haciz usulünü düzenler. Normalde borçlunun mallarına doğrudan haciz konulurken, bu maddeyle borçlunun üçüncü kişilerde bulunan alacakları ve taşınır malları da haczin kapsamına alınmaktadır.
Haciz ihbarnamesi, hukuki nitelik itibarıyla:
- Bir icra işlemidir. İcra memuru tarafından yapılır ve alacaklının talebi üzerine düzenlenir.
- Üçüncü kişiye yöneltilen bir bildirimdir. Üçüncü kişiyi, icra takibi sürecine dolaylı şekilde taraf kılar.
- Emredici nitelikte bir işlemdir. Çünkü üçüncü kişiye “Borcu artık borçluya değil icraya öde, malı borçluya değil icraya teslim et” emrini içerir.
- Kamusal güvenceli bir mekanizmadır. Alacaklının hakkını korurken, aynı zamanda üçüncü kişiye de itiraz ve menfi tespit davası açma imkânı tanıyarak adil bir denge kurar.
Bu yönüyle İİK m. 89, sadece alacaklının değil, aynı zamanda borçlunun ve üçüncü kişinin de haklarını denetim altında tutan bir düzenlemedir.
Unsurlar
İİK m. 89’un uygulanabilmesi için bazı temel şartların (unsurların) gerçekleşmesi gerekir. Bu unsurlar gerçekleşmediği takdirde, gönderilen haciz ihbarnamesi hukuken geçerli olmayabilir.
Borçlunun üçüncü kişide alacağı veya malı bulunmalıdır.
Bu alacak, kira alacağı, banka mevduatı, ücret, komisyon gibi çeşitli alacak türleri olabilir.
Taşınır mal bakımından ise borçlunun başka bir kişiye emanet ettiği veya bir depoda bulunan malları örnek verilebilir.
Alacak hamiline ait olmayan veya cirosu mümkün olmayan bir senede dayanmalıdır.
Hamiline yazılı senetler veya ciro edilebilen senetler doğrudan bu madde kapsamında haczedilemez.
Burada amaç, kıymetli evrak hukukunun kendine özgü düzenini ihlal etmemektir.
İcra memuru tarafından üçüncü kişiye haciz ihbarnamesi gönderilmelidir.
Bu ihbarname, resmi bir icra işlemi olup alacaklı veya borçlu doğrudan gönderemez.
İhbarnamede, borcun artık sadece icraya ödenmesi gerektiği açıkça yazılır.
Üçüncü kişiye itiraz hakkı tanınır.
İhbarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde üçüncü kişi itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır.
Bu durum, üçüncü kişi açısından önemli bir hukuki karinedir.
Sonuç olarak, İİK m. 89’un işleyebilmesi için borçlunun üçüncü kişilerde bulunan bir hakkı olmalı, icra memuru usulüne uygun ihbarname göndermeli ve üçüncü kişiye de itiraz imkânı tanınmalıdır.
Özellikler
İİK m. 89 kapsamında düzenlenen haciz ihbarnamesi ve sonuçları, icra hukukuna özgü bazı nitelikler taşır. Bu özellikler, hem alacaklı hem borçlu hem de üçüncü kişi bakımından belirleyici öneme sahiptir.
Usuli İşlem Niteliği
Haciz ihbarnamesi, bir usuli icra işlemidir.
İcra dairesi tarafından yapılır ve doğrudan üçüncü kişiye yöneltilir.
Borçluya değil, üçüncü kişiye tebliğ edilmesi önemlidir.
Emredici Karakter
İhbarnamede üçüncü kişiye, borcunu yalnızca icra dairesine ödeyebileceği veya malı yalnızca icra dairesine teslim edebileceği bildirilir.
Aksi halde malın bedelinden veya borcun tamamından sorumlu tutulur.
İtiraz Hakkı
Üçüncü kişi, yedi gün içinde itiraz ederek sorumluluktan kurtulabilir.
İtiraz edilmezse, kanun gereği borç zimmetinde veya mal yedinde sayılır.
Bu karine, alacaklı lehine güçlü bir koruma sağlar.
Menfi Tespit Davası İmkânı
Üçüncü kişi, kendisine yöneltilen haciz ihbarnamesinin haksız olduğunu düşünürse, menfi tespit davası açabilir.
Bu dava süresinde açılır ve ispat yükü üçüncü kişiye aittir.
Ancak davayı kaybederse en az %20 oranında tazminata mahkûm edilir.
Elektronik Tebligat İmkânı
2018 yılında yapılan değişiklikle, haciz ihbarnameleri UYAP üzerinden güvenli elektronik imza ile gönderilebilir hale gelmiştir.
Bu şekilde yapılan bildirim, resmi tebliğ hükmündedir.
Görüldüğü üzere, İİK m. 89’un en önemli özelliği, üçüncü kişiyi de icra takibinin kapsamına çekmesidir. Üçüncü kişi susarsa sorumluluk doğar; itiraz ederse bunu ispatlamak zorundadır.
Tarafların Hak ve Borçları
İİK m. 89, üçlü bir ilişki kurar: alacaklı – borçlu – üçüncü kişi. Her biri bakımından farklı hak ve yükümlülükler doğar.
Alacaklının Hakları ve Yükümlülükleri
- Alacaklı, icra dairesi aracılığıyla üçüncü kişiye haciz ihbarnamesi gönderilmesini talep edebilir.
- Üçüncü kişi süresinde itiraz etmezse, alacaklı üçüncü kişiden borcun ödenmesini veya malın teslimini talep edebilir.
- Eğer üçüncü kişi gerçeğe aykırı beyanda bulunmuşsa, alacaklı icra mahkemesinde dava açarak hem tazminat hem de ceza yaptırımı talep edebilir.
- Ancak alacaklı da kötü niyetle hareket etmişse, üçüncü kişinin açacağı davada sorumluluk üstlenebilir.
Borçlunun Hakları ve Yükümlülükleri
- Borçlunun üçüncü kişideki alacağı veya malı, haciz ihbarnamesiyle fiilen icra dairesi denetimine geçer.
- Borçlu artık üçüncü kişiden kendi adına ödeme alamaz veya malı teslim almaz.
- Borçlu, üçüncü kişi ile anlaşarak haczi etkisiz hale getiremez; aksi halde bu durum alacaklıya karşı geçersizdir.
- Borçlu, kötü niyetli davranışlarıyla üçüncü kişiyi yanıltırsa, üçüncü kişinin kendisine rücu etmesi mümkündür.
Üçüncü Kişinin Hakları ve Yükümlülükleri
- Üçüncü kişi, haciz ihbarnamesine karşı 7 gün içinde itiraz hakkına sahiptir.
- İtiraz etmezse, kanun gereği borç zimmetinde veya mal yedinde sayılır.
- İtiraz etmediği halde sorumluluk doğan üçüncü kişi, 15 gün içinde borcu ödemek, malı teslim etmek veya menfi tespit davası açmak zorundadır.
- Menfi tespit davası açarsa, icra işlemleri dava sonuçlanana kadar durur. Ancak davayı kaybederse en az %20 tazminata mahkûm edilir.
- Üçüncü kişi, icra baskısıyla ödediği veya teslim ettiği malı, kötü niyetli alacaklı ve borçluya karşı iade davası yoluyla geri isteyebilir.
Böylece, maddenin taraflar bakımından sonuçları incelendiğinde, özellikle üçüncü kişiye oldukça ağır sorumluluklar yüklendiği görülmektedir.
Sona Erme ve İstisnalar
İİK m. 89 çerçevesinde gönderilen haciz ihbarnamesi, her zaman kesin sonuç doğurmaz. Bazı hallerde bu işlemin etkisi ortadan kalkar veya sınırlanır.
Üçüncü Kişinin Süresinde İtirazı
- Üçüncü kişi, ihbarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz ederse, haciz ihbarnamesinin sonuçları doğmaz.
- İtiraz; borcun olmadığı, borcun ödendiği, malın mevcut olmadığı, malın başkasına ait olduğu, malın rehinli olduğu gibi çeşitli sebeplere dayanabilir.
- Bu durumda icra dairesi, üçüncü kişiden ödeme veya teslim talep edemez.
Menfi Tespit Davası
- Üçüncü kişi, süresinde itiraz etmemiş olsa bile, ikinci ihbarname sonrası menfi tespit davası açarak sorumluluktan kurtulma imkânına sahiptir.
- Davayı kazanırsa, haciz ihbarnamesi hükümsüz hale gelir.
- Ancak davayı kaybederse, dava konusu bedelin en az %20’si oranında tazminata mahkûm olur.
Kusursuz Engel Durumu
- Üçüncü kişi, kusuru olmaksızın itiraz edememişse (örneğin hastalık, doğal afet, posta gecikmesi gibi nedenlerle), İİK m. 65 uygulanır.
- Bu durumda eski hale getirme yolu açık olup, üçüncü kişinin hak kaybı önlenir.
Malın Tesliminin İmkânsızlığı
- Haciz konusu mal üçüncü kişinin elinde mevcut değilse, alacaklı icra mahkemesine başvurarak malın değerinin ödetilmesini talep edebilir.
- Bu, üçüncü kişi açısından malın tesliminden bağımsız bir sorumluluk yaratır.
Borçlu ve Alacaklının Kötü Niyeti
- Eğer borçlu ile alacaklı kötü niyetli şekilde hareket ederek üçüncü kişiyi yanıltmışsa, üçüncü kişi ödediği parayı veya teslim ettiği malı geri isteme hakkına sahiptir.
- Bu durumda üçüncü kişinin mağduriyetinin giderilmesi amaçlanır.
Böylece haciz ihbarnamesi, mutlak sonuç doğuran bir işlem değildir; kanunda öngörülen istisnai haller ve hukuki yollarla etkisiz hale gelebilir.
Sonuç ve Değerlendirme
İİK m. 89, icra hukukunda alacaklının alacağını güvence altına alabilmesi için getirilen en etkili araçlardan biridir. Borçlunun malvarlığının sadece kendi elinde bulunan kısımla sınırlı kalmaması, üçüncü kişilere geçmiş olması ihtimaline karşı bu düzenleme devreye girer.
Maddenin en önemli özelliği, üçüncü kişiyi de icra sürecinin parçası haline getirmesidir. Böylece:
- Borçlu, malvarlığını üçüncü kişiler üzerinden gizleyemez.
- Alacaklı, borçlunun üçüncü kişilerdeki hak ve mallarına ulaşabilir.
- Üçüncü kişi, kendisini haksız yere sorumlu tutacak işlemlere karşı itiraz ve menfi tespit davası yollarıyla korunur.
Bununla birlikte, üçüncü kişiye yüklenen sorumlulukların oldukça ağır olduğu da açıktır. İtiraz etmeyen üçüncü kişi, borcu zimmetinde veya malı yedinde sayılır ve ciddi bir riskle karşılaşır. Bu nedenle üçüncü kişilerin haciz ihbarnamelerine süresi içinde cevap vermeleri büyük önem taşır.
Sonuç olarak, İİK m. 89 hem alacaklıyı etkin şekilde koruyan hem de üçüncü kişiye hak arama yolları tanıyan dengeli bir düzenlemedir. Uygulamada doğru kullanıldığında, icra hukukunun en güçlü araçlarından biri olma özelliğini sürdürmektedir.
