Planlama araçları
İklim Kanunu Madde 7
(1) Kurum ve kuruluşlarca hazırlanan plan, program, strateji, eylem planı ve sair politika belgelerinde; yeşil büyüme vizyonu ve net sıfır emisyon hedefi kapsamında iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik Başkanlık tarafından yayımlanan strateji ve eylem planları ile bu Kanunda belirlenen esaslar dikkate alınır.
(2) İklim değişikliği strateji ve eylem planları; sera gazı emisyonlarının azaltımı ve iklim değişikliğine uyum faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi amacıyla Başkanlık koordinasyonunda, ilgili kurum ve kuruluşların iş birliği ile dönemsel olarak ulusal ölçekte hazırlanır, uygulanır, uygulaması izlenir, değerlendirilir ve gerektiğinde ulusal veya bölgesel ölçekte güncellenir.
(3) İlin şartlarına uygun olarak strateji, eylem ve uygulama alanlarını belirlemek ve bunların uygulanmasını sağlamak üzere her ilde vali başkanlığında, ilgili kurum ve kuruluşların varsa il veya bölge teşkilat temsilcileri ile yerel yönetimlerin temsilcilerinden oluşan İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu kurulur. Kurulun sekretaryasını Bakanlık taşra teşkilatı yürütür ve Kurulun çalışma usul ve esasları Bakanlık tarafından belirlenir.
(4) Yerel iklim değişikliği eylem planları; sera gazı emisyonlarının azaltımı ve iklim değişikliğine uyum amacıyla adil geçiş gereklilikleri gözetilerek her ilin bütüncül bir planı olacak şekilde vali koordinasyonunda; büyükşehirlerde büyükşehir belediyesi, diğer illerde il belediyesi ve il özel idaresi tarafından birlikte, ilgili kurum ve kuruluşların katılımıyla hazırlanır veya hazırlatılır ve karara bağlanmak üzere İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kuruluna sunulur. Yerel iklim değişikliği eylem planlarının hazırlanması veya izlenmesi süreçlerinde, ilgili kurum ve kuruluşlar kendilerinden talep edilen belge, bilgi ve veriyi ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde paylaşır.
(5) Sektörel etkilenebilirlik ve risk analizleri; strateji ve eylem planlarına esas teşkil etmek üzere iklim modelleri kullanılarak dönemsel olarak Başkanlık tarafından hazırlanır ve güncellenir.
Giriş
İklim değişikliği ile mücadelede yalnızca hedefler koymak yeterli değildir; bu hedeflere ulaşabilmek için planlama araçlarının etkin şekilde devreye sokulması gerekir. Türkiye, 2025 yılında yürürlüğe giren İklim Kanunu ile iklim politikalarını yalnızca ulusal düzeyde değil, bölgesel ve yerel ölçekte de planlama süreçlerine bağlamıştır.
Kanunun 7. maddesi, bu açıdan kritik bir düzenlemedir. Madde, sera gazı emisyonlarının azaltımı ve iklim değişikliğine uyum faaliyetlerinin hayata geçirilmesi için gerekli plan, program, strateji, eylem planı ve diğer politika belgelerinin nasıl hazırlanacağını, uygulanacağını ve güncelleneceğini düzenlemektedir.
Böylece, ulusal düzeyde belirlenen net sıfır emisyon hedefi ve yeşil büyüme vizyonu, tüm kamu politikalarına ve yerel uygulamalara entegre edilmek zorunda kalmaktadır. Bu durum, çevre hukukunun yalnızca belirli bir alanı değil, ekonomi, tarım, enerji, şehircilik, ulaşım ve afet yönetimi gibi tüm sektörleri kapsar hale geldiğini göstermektedir.
Hukuki Nitelik
İklim Kanunu m. 7, doğrudan uygulanabilir nitelikte hükümler içerir ve idare hukuku bakımından emredici karakterdedir.
Bu bağlamda:
- Stratejik bağlayıcılık: Kamu kurumları, hazırladıkları plan ve programlarda iklim hedeflerini dikkate almak zorundadır (f.1).
- Ulusal koordinasyon: Strateji ve eylem planlarının Başkanlık koordinasyonunda hazırlanması öngörülmüştür (f.2).
- Yerel yönetimlerin rolü: İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulları ve yerel eylem planları zorunlu hale getirilmiştir (f.3–f.4).
- Bilimsel dayanak: Sektörel risk analizlerinin iklim modellerine dayandırılması şart koşulmuştur (f.5).
Bu düzenleme, hem yukarıdan aşağıya (ulusal stratejilerden yerel uygulamalara) hem de aşağıdan yukarıya (yerel planların ulusal politikalara katkısı) işleyen bir çok katmanlı planlama mekanizması kurmaktadır.
Ayrıca, m. 7 yalnızca idari düzenlemeler için değil, özel sektör yatırımları açısından da bağlayıcı sonuçlar doğurur. Çünkü kamu kurumlarının planlama belgelerine entegre edilen iklim hedefleri, dolaylı olarak özel sektör projelerinin ruhsat, izin ve denetim süreçlerini de etkileyecektir.
Unsurlar
Stratejik Belgelerde İklim Hedeflerinin Dikkate Alınması (f.1)
Maddenin ilk fıkrası, kamu kurum ve kuruluşlarının hazırladığı tüm plan, program, strateji ve politika belgelerinde, mutlaka:
Yeşil büyüme vizyonu,
Net sıfır emisyon hedefi,
Başkanlık tarafından yayımlanan strateji ve eylem planları,
Kanunda belirlenen esaslar
göz önünde bulundurulmak zorundadır.
Bu hüküm, iklim politikalarının diğer tüm kamu politikalarına entegre edilmesini sağlar. Örneğin, ulaşım politikası hazırlanırken karbon emisyonları azaltımı dikkate alınmak, sanayi yatırımları planlanırken temiz enerji ve verimlilik ilkeleri gözetilmek zorundadır.
Ulusal İklim Stratejisi ve Eylem Planları (f.2)
İkinci fıkraya göre, sera gazı azaltımı ve iklim değişikliğine uyum faaliyetleri için strateji ve eylem planları:
Başkanlık koordinasyonunda,
İlgili kurum ve kuruluşların iş birliğiyle,
Ulusal ölçekte hazırlanır, uygulanır, izlenir ve değerlendirilir.
Ayrıca bu planlar:
Dönemsel olarak güncellenir,
Gerektiğinde bölgesel ölçekte revize edilebilir.
Bu düzenleme, Türkiye’nin uluslararası taahhütleri (ör. Paris Anlaşması kapsamındaki Ulusal Katkı Beyanı) ile doğrudan bağlantılıdır.
İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu (f.3)
Üçüncü fıkra, il düzeyinde yeni bir idari yapı öngörmektedir: İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu.
Kurul, vali başkanlığında toplanır.
İlgili kurum ve kuruluşların il veya bölge teşkilat temsilcileri ile yerel yönetim temsilcilerinden oluşur.
Sekretarya görevini Bakanlık taşra teşkilatı yürütür.
Kurulun çalışma usul ve esasları, Bakanlık tarafından belirlenir.
Bu mekanizma, merkezi idare ile yerel yönetimler arasında koordinasyonu güçlendiren hukuki bir araçtır.
Yerel İklim Değişikliği Eylem Planları (f.4)
Dördüncü fıkra, her il için yerel iklim değişikliği eylem planları hazırlanmasını zorunlu kılar.
Koordinasyon: Vali tarafından yürütülür.
Hazırlama yetkisi: Büyükşehirlerde büyükşehir belediyesi, diğer illerde il belediyesi ve il özel idaresi tarafından yerine getirilir.
Katılım: İlgili kurum ve kuruluşların katkısıyla hazırlanır veya hazırlatılır.
Karar süreci: İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu’na sunulur.
Şeffaflık: Kurumlar, kendilerinden talep edilen belge ve bilgileri paylaşmakla yükümlüdür.
Burada adil geçiş yaklaşımı açıkça vurgulanmıştır. Yani, karbon azaltımına yönelik politikaların sosyal dengeleri gözeterek uygulanması esastır.
Sektörel Risk Analizleri (f.5)
Beşinci fıkra, Başkanlığa önemli bir görev yüklemektedir: sektörel etkilenebilirlik ve risk analizlerinin hazırlanması.
Analizler, iklim modelleri kullanılarak yapılır.
Dönemsel olarak güncellenir.
Ulusal strateji ve eylem planlarının bilimsel temelini oluşturur.
Bu analizler sayesinde tarım, enerji, ulaştırma, sanayi gibi sektörlerin iklim değişikliğine karşı hangi noktalarda zayıf olduğu belirlenebilir. Böylece alınacak önlemler daha gerçekçi ve uygulanabilir olur.
Özellikler
Çok Katmanlı Planlama Mekanizması
Madde, planlama sürecini yalnızca ulusal düzeyde bırakmamış; il ve yerel yönetimler düzeyine kadar indirmiştir. Böylece yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya işleyen çok katmanlı bir planlama zinciri kurulmuştur.
Entegrasyon Zorunluluğu
Tüm plan, program, strateji ve politika belgelerinde iklim hedeflerinin dikkate alınması zorunluluğu, iklim değişikliği ile mücadelenin artık ayrı bir başlık değil, tüm kamu politikalarının ayrılmaz parçası olduğunu göstermektedir.
Kurumsal Koordinasyon
Valilikler bünyesinde kurulan İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulları, merkezi idare, yerel yönetimler ve diğer kamu kurumları arasında uyum ve iş birliğini sağlayacak idari mekanizma işlevi görmektedir.
Katılımcılık
Yerel eylem planlarının hazırlanmasında hem belediyelerin hem de il özel idarelerinin sürece dahil edilmesi, ayrıca kamu kurumlarının bilgi paylaşımına mecbur tutulması, maddenin katılımcı ve şeffaf bir yapıya sahip olduğunu gösterir.
Bilimsel Dayanak
Başkanlık tarafından iklim modelleri kullanılarak hazırlanacak sektörel risk analizleri, planlama araçlarının bilimsel temele dayalı olmasını sağlar. Bu, alınacak tedbirlerin rastgele değil, veriye dayalı ve ölçülebilir olmasını güvence altına alır.
Adil Geçiş Vurgusu
Yerel eylem planlarının hazırlanmasında adil geçiş yaklaşımı açıkça belirtilmiştir. Bu, iklim politikalarının uygulanmasında sosyal adaletin gözetileceği anlamına gelir. Örneğin, yüksek karbonlu sektörlerden düşük karbonlu sektörlere geçiş sürecinde istihdam kayıplarının telafi edilmesi hedeflenir.
Tarafların Hak ve Borçları
Başkanlık
Ulusal strateji ve eylem planlarını hazırlamak, güncellemek ve uygulamayı izlemekle yükümlüdür.
Sektörel risk analizlerini iklim modellerine dayalı olarak dönemsel şekilde hazırlamak ve güncellemek zorundadır.
Ulusal düzeyde koordinasyonu sağlayarak farklı kurumların faaliyetlerini ortak hedeflere yönlendirme yetkisine sahiptir.
Bakanlık
İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurullarının çalışma usul ve esaslarını belirler.
Taşra teşkilatı aracılığıyla kurulların sekretaryasını yürütür.
Gerekli durumlarda ulusal planlama süreçlerinde Başkanlık ile iş birliği yapar.
Valilikler
İl düzeyinde iklim değişikliği ile mücadele sürecinin koordinasyonunu sağlar.
Yerel iklim değişikliği eylem planlarının hazırlanmasında ve uygulanmasında öncü rol üstlenir.
İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu’na başkanlık eder.
Yerel Yönetimler (Belediyeler ve İl Özel İdareleri)
Yerel iklim değişikliği eylem planlarını hazırlamak veya hazırlatmakla yükümlüdür.
Bu planların uygulanmasında adil geçiş yaklaşımını gözetmek zorundadır.
İl koordinasyon kurullarına bilgi, belge ve veri sağlamakla yükümlüdür.
Kamu Kurum ve Kuruluşları
Hazırladıkları tüm plan, program ve stratejilerde yeşil büyüme vizyonunu ve net sıfır emisyon hedefini dikkate almak zorundadır.
Yerel eylem planlarının hazırlanması sürecinde talep edilen belgeleri, bilgileri ve verileri paylaşmakla yükümlüdür.
Ulusal ve yerel düzeyde hazırlanan planların uygulanmasına destek verir.
Özel Sektör ve Tüzel Kişiler
Kanunda doğrudan yükümlülükleri açıkça belirtilmese de, kamu planlamasıyla uyumlu hareket etmek zorundadırlar.
Özellikle enerji, tarım, sanayi ve ulaşım gibi sektörlerde faaliyet gösteren şirketler, yerel eylem planlarına entegre olmak ve belirlenen hedeflere uygun projeler geliştirmek durumundadır.
Bireyler
Doğrudan düzenleme kapsamına girmeseler de, bireyler yerel düzeydeki iklim eylem planlarının dolaylı muhataplarıdır.
Belediye uygulamaları (ör. atık yönetimi, enerji tasarrufu projeleri) bireylerin günlük yaşamına doğrudan etki eder.
Uygulamada Karşılaşılabilecek Sorunlar
Kurumlar Arası Koordinasyon Eksikliği
Madde, çok sayıda kamu kurumuna ve yerel yönetimlere görev yüklemektedir. Ancak yetki ve sorumlulukların tam olarak sınırlandırılmaması, bürokratik karmaşaya ve uygulamada gecikmelere yol açabilir.
Yerel Kapasite Sorunları
Özellikle küçük illerde ve kırsal bölgelerde, İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurullarının etkin çalışabilmesi için gerekli teknik uzmanlık ve mali kaynak bulunmayabilir. Bu da yerel eylem planlarının kâğıt üzerinde kalmasına neden olabilir.
Finansman Zorlukları
Ulusal ve yerel düzeyde hazırlanacak planların uygulanabilmesi için ciddi finansal kaynak gereklidir. Belediyeler ve yerel idareler çoğu zaman iklim projeleri için gerekli bütçeyi bulmakta zorlanabilir. Bu durum, finansman açığı nedeniyle hedeflerin ertelenmesine yol açabilir.
Veri ve Bilgi Paylaşımı Eksiklikleri
Madde, kurumlara bilgi ve veri paylaşma yükümlülüğü getirse de, uygulamada bu paylaşım çoğu zaman yetersiz kalabilmektedir. Eksik veya güncel olmayan verilerle hazırlanan risk analizleri ve eylem planları, bilimsel temelden uzaklaşma riski taşır.
Hukuki Belirsizlikler
“Adil geçiş” veya “yeşil büyüme vizyonu” gibi kavramlar henüz iç hukukta somut ve ölçülebilir kriterlere bağlanmamıştır. Bu durum, planların hazırlanması ve uygulanması sırasında farklı yorumlara ve idari uyuşmazlıklara neden olabilir.
Denetim ve İzleme Eksikliği
Kanun, planların hazırlanması ve güncellenmesi yükümlülüğünü düzenlemiş olsa da, bu planların etkin şekilde denetlenmesi ve izlenmesi hususunda yeterince net mekanizmalar getirmemiştir. Bu da uygulamada hesap verilebilirliği zayıflatabilir.
Toplumsal Katılım Eksikliği
Yerel eylem planlarında kamu kurumları ve belediyeler sorumlu tutulmuştur; ancak bireylerin, sivil toplum kuruluşlarının ve meslek örgütlerinin katılımı kanunda açıkça düzenlenmemiştir. Bu durum, toplumsal sahiplenmenin sınırlı kalmasına yol açabilir.
Sonuç ve Değerlendirme
İklim Kanunu m. 7, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde planlama kültürünü güçlendiren temel bir düzenlemedir. Madde, yalnızca ulusal düzeyde strateji ve eylem planlarının hazırlanmasını değil, aynı zamanda il düzeyinde koordinasyon kurulları ve yerel iklim eylem planları aracılığıyla yerelden ulusala uzanan çok katmanlı bir yapıyı öngörmektedir.
Bu hükmün en önemli katkısı, iklim politikalarını diğer tüm kamu politikalarıyla bütünleştirmesidir. Ulaşım, enerji, tarım, şehircilik ve sanayi gibi alanlarda hazırlanacak tüm stratejiler artık yeşil büyüme vizyonu ve net sıfır emisyon hedefi ile uyumlu olmak zorundadır. Bu, çevre hukukunun diğer tüm sektörlere nüfuz eden üst norm haline geldiğini göstermektedir.
Bununla birlikte, uygulamada çeşitli zorluklarla karşılaşılması mümkündür. Kurumlar arası koordinasyon eksiklikleri, yerel yönetimlerin kapasite sorunları, finansman açığı ve veri paylaşımındaki yetersizlikler, maddenin etkili uygulanmasını zorlaştırabilir. Ayrıca “adil geçiş” gibi kavramların somutlaştırılması, yargı içtihatları ve ikincil mevzuat ile netleştirilmelidir.
Hukuki açıdan değerlendirildiğinde; m. 7, yalnızca idari yükümlülükler değil, aynı zamanda özel sektör ve bireyler üzerinde de dolaylı sonuçlar doğurmaktadır. Çünkü kamu planlama belgelerine yansıyan iklim hedefleri, şirketlerin ruhsat, izin, yatırım ve denetim süreçlerini doğrudan etkileyebilecektir.
Sonuç olarak, İklim Kanunu m. 7, Türkiye’nin iklim politikalarında kurumsal koordinasyonu güçlendiren, bilimsel veriye dayalı, çok katmanlı ve bütüncül bir planlama anlayışı getirmektedir. Gelecek yıllarda, bu düzenlemenin hem ulusal stratejiler hem de yerel uygulamalar üzerinden şekillenmesi, Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelesinde kalıcı bir dönüm noktası olacaktır.
