Giriş
İcra ve iflas hukukunun temel kurumlarından biri olan konkordato, borçlarını vadesinde ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi altında bulunan borçluların, iflasın ağır hukuki ve ekonomik sonuçlarından kaçınarak mali yapılarını rehabilite etmelerine olanak tanıyan kolektif bir icra yoludur. 7101 sayılı Kanun ile İcra ve İflas Kanunu’nda (İİK) yapılan köklü değişikliklerle modern bir yapıya kavuşturulan konkordato sürecinin en kritik ve başlangıç aşamasını “geçici mühlet” oluşturmaktadır. Bu makalede, konkordato geçici mühlet kurumu, hukuki niteliği, talep ve karar süreci, atanacak geçici komiserin rolü, mühletin süresi, hukuki sonuçları ve bu sonuçların ilan ve bildirim usulleri, dogmatik bir bakış açısıyla ve Yargıtay içtihatları ışığında derinlemesine incelenecektir.
Geçici Mühletin Hukuki Niteliği ve Fonksiyonu
Geçici mühlet, konkordato talebinde bulunan borçlunun malvarlığı üzerinde bir koruma kalkanı oluşturarak, konkordato projesinin başarıya ulaşıp ulaşamayacağının değerlendirildiği bir ara dönemdir. Hukuki niteliği itibarıyla, bir ihtiyati tedbir niteliği taşıyan ancak kendine özgü (sui generis) bir kurumdur. Zira klasik ihtiyati tedbirlerden farklı olarak, sadece borçlunun malvarlığını korumakla kalmaz, aynı zamanda alacaklılar arasındaki eşitliği (paritas creditorum) temin etmeye yönelik kolektif bir etki doğurur.
Geçici mühletin temel fonksiyonları şu şekilde sıralanabilir:
- Muhafaza Fonksiyonu: Borçlunun malvarlığının, alacaklıların bireysel takipleriyle erimesini önlemek ve mevcut durumu dondurarak (standstill) konkordato projesinin müzakeresi için bir zemin hazırlamak.
- Değerlendirme Fonksiyonu: Mahkeme tarafından atanan geçici konkordato komiseri aracılığıyla, borçlunun mali durumunun ve konkordato ön projesinin başarıya ulaşma ihtimalinin objektif bir şekilde analiz edilmesini sağlamak.
- Denetim Fonksiyonu: Borçlunun ticari faaliyetlerinin ve tasarruf işlemlerinin komiser denetimine tabi tutularak, alacaklıların menfaatlerine aykırı işlemlerin önüne geçmek.
Bu fonksiyonlar, geçici mühletin sadece bir bekleme süresi olmadığını, aksine konkordato sürecinin geleceğini şekillendiren aktif bir değerlendirme ve denetim aşaması olduğunu göstermektedir.
Geçici Mühlet Kararının Verilmesi Süreci
Talep ve Başvuru Şartları
Geçici mühlet kararı verilebilmesi için öncelikle usulüne uygun bir konkordato talebinin bulunması gerekir. Mahkeme, bu aşamada esasa girmeden, yalnızca şekli bir inceleme yapar. İİK m. 287/I uyarınca, mahkemenin geçici mühlet kararı verebilmesi için İİK m. 286’da sayılan belgelerin “eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit etmesi” yeterlidir. Bu belgelerin içeriğinin doğruluğu veya projenin başarı şansı bu ilk aşamada derinlemesine incelenmez; bu inceleme, geçici mühlet süresi içinde komiser tarafından yapılacaktır.
İcra ve İflas Kanunu Madde 287
İİK Madde 287 – (Değişik: 28/2/2018-7101/19 md.) Konkordato talebi üzerine mahkeme, 286 ncı maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhâl geçici mühlet kararı verir ve 297 nci maddenin ikinci fıkrasındaki hâller de dâhil olmak üzere, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır. […] Geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.
Konkordato talebinin bir alacaklı tarafından yapılması halinde ise süreç farklılaşır. İİK m. 287/II’ye göre, mahkeme borçluya İİK m. 286’daki belgeleri sunması için makul bir süre verir. Bu belgelerin hazırlanma masrafı talepte bulunan alacaklı tarafından karşılanır. Borçlunun bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi, talebin reddi sonucunu doğurur. Bu düzenleme, alacaklı talebiyle başlayan süreçte borçlunun işbirliği yapmasını teşvik etmektedir.
Geçici Konkordato Komiserinin Atanması
Mahkeme, geçici mühlet kararıyla birlikte, konkordatonun başarıya ulaşma potansiyelini incelemek üzere bir geçici konkordato komiseri görevlendirir (İİK m. 287/III). Komiserin rolü, sürecin objektifliği ve şeffaflığı açısından hayati önem taşır. Kanun, alacaklı sayısı ve alacak miktarını dikkate alarak üç komiser görevlendirilmesine de imkan tanımıştır. Özellikle üç komiserli yapıda, komiserlerden birinin Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetçiler arasından seçilmesi zorunluluğu, sürecin mali denetim boyutunu güçlendiren önemli bir yeniliktir. Uygulamada, hukuki, mali ve işletme yönetimi gibi farklı disiplinlerden uzmanların bir araya geldiği komiser heyetlerinin, konkordato sürecini daha etkin ve kapsamlı bir şekilde yürüttüğü kabul edilmektedir.
Geçici Mühletin Süresi ve Uzatılması
Geçici mühletin başlangıç süresi üç aydır. Bu süre, komiserin ön incelemesini yapması ve bir rapor hazırlaması için öngörülmüştür. Ancak, borçlunun veya geçici komiserin talebi üzerine, mahkeme bu süreyi en fazla iki ay daha uzatabilir. Uzatma talebi borçludan gelmişse, geçici komiserin de görüşünün alınması zorunludur (İİK m. 287/IV). Bu, uzatma talebinin keyfiliğini önlemeye yönelik bir denetim mekanizmasıdır. Geçici mühletin toplam süresinin beş ayı geçememesi, sürecin makul sürede sonuçlandırılması ilkesinin bir yansımasıdır.
Geçici Mühletin Hukuki Sonuçları
Geçici mühletin en temel hukuki sonucu, İİK m. 288/I’de açıkça belirtildiği üzere, “kesin mühletin sonuçlarını doğurmasıdır.” Bu atıf nedeniyle, İİK m. 294, 295, 296 ve 297’de düzenlenen kesin mühletin sonuçları, geçici mühlet kararının verildiği andan itibaren aynen uygulanır. Bu sonuçlar, borçlu ve alacaklılar açısından şu şekilde özetlenebilir:
Alacaklılar Bakımından Sonuçları
- Takip Yasağı: Borçlu aleyhine, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur (İİK m. 294/I). Bu yasak, konkordato sürecinin temelini oluşturan malvarlığının korunması ilkesinin en somut tezahürüdür.
- İhtiyati Tedbir ve Haciz Yasağı: Borçlu aleyhine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanamaz.
- Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Sürelerin Durması: Takiplerin durmasıyla birlikte, zamanaşımı ve hak düşürücü süreler de işlemez.
- İstisnalar: Takip yasağının önemli istisnaları bulunmaktadır. Özellikle rehinli alacaklılar için durum farklıdır. Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış takiplere devam edilebilir. Ancak bu takipler nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez (İİK m. 295). Ayrıca, İİK m. 206’nın birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklar (işçi alacakları gibi) için haciz yoluyla takip yapılabilir.
Borçlu Bakımından Sonuçları
- Faaliyetlerin Devamı ve Komiser Denetimi: Borçlu, ticari faaliyetlerine komiserin denetimi altında devam eder (İİK m. 297/I). Mühlet kararı, borçlunun ticari hayatını sona erdirmez, aksine rehabilite etmeyi amaçlar.
- Tasarruf Yetkisinin Sınırlandırılması: Mahkeme, borçlunun bazı işlemlerini (örneğin taşınmaz devri, rehin tesisi, kefil olma, yeni kredi kullanma) ancak komiserin izni veya mahkemenin onayı ile yapabileceğine karar verebilir. Bu tedbir alınmamış olsa dahi, borçlunun mühlet kararından sonra komiserin izni olmaksızın yaptığı rehin tesisi, kefalet, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını devir gibi işlemler hükümsüzdür (İİK m. 297/II). Bu hüküm, alacaklıların menfaatlerini korumaya yönelik emredici bir nitelik taşır.
Geçici Mühlet Kararının İlanı, Bildirimi ve İtiraz
Konkordato sürecinin aleniyet ve şeffaflık ilkeleri gereği, geçici mühlet kararının kamuoyuna ve ilgili kurumlara duyurulması zorunludur. İİK m. 288/II uyarınca mahkeme, kararı Ticaret Sicili Gazetesi’nde ve Basın-İlan Kurumunun resmî ilan portalında ilan eder. Ayrıca, tapu müdürlüğü, ticaret sicili müdürlüğü, vergi dairesi, bankalar birlikleri gibi birçok kuruma derhal bildirir.
İcra ve İflas Kanunu Madde 288
İİK Madde 288 – (Değişik: 28/2/2018-7101/20 md.) Geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğurur. Mahkemece geçici mühlet kararı, ticaret sicili gazetesinde ve Basın-İlan Kurumunun resmî ilân portalında ilân olunur ve derhâl tapu müdürlüğüne, ticaret sicili müdürlüğüne, vergi dairesine, gümrük ve posta idarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, Türkiye Katılım Bankaları Birliğine, mahallî ticaret odalarına, sanayi odalarına, taşınır kıymet borsalarına, Sermaye Piyasası Kuruluna ve diğer lazım gelen yerlere bildirilir. İlânda ayrıca alacaklıların, ilândan itibaren yedi günlük kesin süre içinde dilekçeyle itiraz ederek konkordato mühleti verilmesini gerektiren bir hâl bulunmadığını delilleriyle birlikte ileri sürebilecekleri ve bu çerçevede mahkemeden konkordato talebinin reddini isteyebilecekleri belirtilir. […]
İlanın en önemli sonuçlarından biri, alacaklılara itiraz hakkı tanımasıdır. Alacaklılar, ilandan itibaren yedi günlük kesin süre içinde dilekçeyle mahkemeye başvurarak, “konkordato mühleti verilmesini gerektiren bir hal bulunmadığını” delilleriyle birlikte ileri sürebilir ve konkordato talebinin reddini isteyebilirler. Bu itiraz, mahkemenin sadece şekli inceleme yaptığı ilk aşamadan sonra, alacaklıların sürecin esasına ilişkin iddialarını sunabildikleri ilk fırsattır.
Kanun Yolu Başvuru Yasağı ve Hukuki Güvenlik İlkesi
İİK m. 287/VI, “Geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz” hükmünü amirdir. Bu düzenlemenin amacı, konkordato sürecinin başlangıcında yaşanabilecek gecikmeleri önlemek ve sürecin hızla ilerlemesini sağlamaktır. Ancak bu mutlak kanun yolu yasağı, doktrinde adil yargılanma hakkı ve hukuki güvenlik ilkesi bağlamında eleştirilmektedir. Zira hatalı bir geçici mühlet kararının, özellikle alacaklılar açısından geri dönülmez zararlara yol açma potansiyeli bulunmaktadır. Alacaklıların yedi günlük itiraz hakkı, bu yasağın olumsuz etkilerini bir nebze olsun hafifleten bir denge unsuru olarak görülebilir.
Sonuç
Konkordato geçici mühleti, borçlunun mali geleceği ve alacaklıların hakları üzerinde derin etkiler yaratan, sürecin temelini oluşturan bir kurumdur. Mahkemenin şekli inceleme ile verdiği bu karar, borçluya bir koruma alanı yaratırken, komiser denetimi ve alacaklıların itiraz hakkı gibi mekanizmalarla dengelenmiştir. Geçici mühletin kesin mühletin sonuçlarını doğurması, bu sürenin pasif bir bekleme dönemi olmadığını, aksine borçlu ve alacaklılar için önemli hukuki sonuçlar doğuran aktif bir süreç olduğunu ortaya koymaktadır. Kurumun etkinliği, mahkemelerin ve özellikle atanacak komiserlerin süreci titizlikle, objektif ve uzman bir bakış açısıyla yönetmelerine bağlıdır. Bu bağlamda, geçici mühlet, modern konkordato hukukunun başarısının anahtarı niteliğindedir.
Kaynakça
- İcra ve İflas Kanunu (İİK)
- Pekcanıtez, Hakan / Atalay, Oğuz / Sungurtekin Özkan, Meral / Özekes, Muhammet. İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı. On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2021.
- Kuru, Baki. İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı. Adalet Yayınevi, Ankara, 2013.
- Muşul, Timuçin. İcra ve İflâs Hukuku. Adalet Yayınevi, Ankara, 2020.
