Giriş
Konkordato kurumu, borçlunun mali açıdan zor duruma düştüğü hâllerde iflasın tasfiye edici sonuçlarına alternatif olarak öngörülmüş, kolektif nitelikte bir yeniden yapılandırma mekanizmasıdır. 7101 sayılı Kanun ile Türk hukukunda yeniden düzenlenen konkordato sistemi, borçlunun ekonomik faaliyetlerini sürdürebilmesini hedeflerken, alacaklıların da menfaatlerini koruyan dengeli bir yapı kurmayı amaçlamaktadır. Bu dengenin fiilen sağlanabilmesi ise yalnızca normatif düzenlemelerle değil, süreci uygulamada yöneten ve denetleyen kurumların etkinliğiyle mümkündür. Bu bağlamda konkordato komiseri, konkordato sürecinin en kritik aktörlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Konkordato komiseri, borçlu ile alacaklılar arasında konumlanan ve konkordato sürecinin sağlıklı biçimde ilerlemesini temin eden özel bir icra organıdır. Komiserin varlığı, konkordatonun yalnızca borçluyu koruyan bir mekanizma olarak algılanmasını engellemekte; sürecin şeffaf, denetlenebilir ve alacaklı menfaatlerini gözeten bir yapıya kavuşmasını sağlamaktadır. Zira konkordato sürecinde borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi sınırlandırılmakta, alacaklıların bireysel takip hakları askıya alınmakta ve mevcut sözleşme ilişkileri konkordatonun amacına uygun biçimde yeniden şekillendirilmektedir. Bu denli ağır hukuki sonuçlar doğuran bir süreçte, komiserin denetim ve gözetim fonksiyonu vazgeçilmezdir.
Komiser kurumu, klasik icra hukuku yapılarından önemli ölçüde ayrılmaktadır. Komiser ne borçlunun temsilcisi ne de alacaklıların vekilidir. Aynı şekilde yalnızca teknik rapor sunan bir bilirkişi olarak da nitelendirilemez. Komiser, konkordato sürecine özgü yetkilerle donatılmış, tarafsız ve bağımsız bir kamu görevlisi niteliği taşımaktadır. Bu özgün statü, komiserin hem borçlunun faaliyetlerini denetlemesini hem de alacaklıların bilgi alma ve sürece katılım taleplerini karşılamasını zorunlu kılmaktadır.
Uygulamada konkordato komiserinin rolü, yalnızca raporlama faaliyetleriyle sınırlı kalmamaktadır. Komiser, konkordato projesinin şekillendirilmesine katkı sağlamakta, borçlunun mali tablolarını ve ticari faaliyetlerini yakından izlemekte, gerektiğinde mahkemeyi ve alacaklıları uyarmakta ve sürecin başarısını doğrudan etkileyen kararların alınmasında belirleyici rol oynamaktadır. Bu nedenle komiserin hukuki konumu, görevleri ve sorumluluklarının sınırlarının net biçimde ortaya konulması, konkordato hukukunun sağlıklı uygulanması açısından büyük önem taşımaktadır.
Bu çalışmada konkordato komiseri kurumu, bütüncül bir bakış açısıyla ele alınacaktır. İlk olarak komiserin hukuki niteliği ve konkordato sürecindeki konumu incelenecek; ardından komiserin görevlendirilme usulü ve aranan nitelikler değerlendirilecektir. Devamında komiserin görev ve yetkileri, yasaklılık ve çekinme hâlleri, yükümlülükleri ile hukuki ve cezai sorumluluğu ayrıntılı biçimde ele alınacaktır. Böylece konkordato komiserinin, konkordato kurumunun işleyişindeki merkezi rolü sistematik bir şekilde ortaya konulacaktır.
Konkordato Komiserinin Hukuki Niteliği ve Konumu
Konkordato komiserinin hukuki niteliğinin doğru biçimde tespit edilmesi, bu kurumun konkordato sürecindeki yetki ve sorumluluklarının sınırlarının belirlenmesi bakımından temel öneme sahiptir. Komiser, konkordato hukukuna özgü bir icra organı olup, klasik icra hukuku kurumlarıyla birebir örtüşmeyen, kendine has bir statüye sahiptir. Bu özgün konum, komiserin ne borçlunun temsilcisi ne de alacaklıların vekili olarak kabul edilmesini mümkün kılar. Aynı şekilde komiser, yalnızca teknik görüş sunan bir bilirkişi veya mahkemenin yardımcı personeli olarak da nitelendirilemez.
Konkordato komiseri, kanundan doğan yetkilerle donatılmış, tarafsız ve bağımsız bir görev üstlenmektedir. Komiserin temel işlevi, konkordato sürecinin hem borçlu hem de alacaklılar bakımından adil, dengeli ve şeffaf biçimde yürütülmesini sağlamaktır. Bu çerçevede komiser, borçlunun faaliyetlerini denetlerken yalnızca borçlunun menfaatlerini değil, aynı zamanda alacaklıların hak ve beklentilerini de gözetmekle yükümlüdür. Bu ikili denge, komiserin hukuki statüsünün en belirgin özelliğini oluşturmaktadır.
Öğretide ağırlıklı görüş, konkordato komiserinin kamu görevlisi niteliği taşıdığı yönündedir. Komiserin bu şekilde nitelendirilmesinin temel gerekçesi, görevinin kamu düzenini ilgilendiren bir icra hukuku sürecine ilişkin olması, yetkilerini doğrudan kanundan alması ve görevini yerine getirirken tarafların iradesinden bağımsız hareket etmesidir. Ayrıca komiserin hukuki ve cezai sorumluluğunun belirlenmesinde de bu nitelendirme belirleyici rol oynamaktadır. Nitekim komiserin görevini kötüye kullanması veya yükümlülüklerine aykırı davranması hâlinde, yalnızca özel hukuk sorumluluğu değil, ceza hukuku bakımından da sorumluluğu gündeme gelebilmektedir.
Komiserin hukuki konumunun bir diğer önemli yönü, mahkeme ile olan ilişkisidir. Komiser, mahkemenin talimatlarını yerine getirmekle yükümlü olmakla birlikte, günlük faaliyetlerinde bağımsız hareket eder. Mahkeme, komiserin raporları ve beyanları doğrultusunda karar vermekte; ancak komiser, mahkemenin hiyerarşik astı konumunda değildir. Bu durum, komiserin konkordato sürecinde aktif ve inisiyatif alan bir aktör olarak konumlanmasını sağlamaktadır.
Alacaklılar bakımından komiser, konkordato sürecine duyulan güvenin somutlaştığı bir figürdür. Alacaklıların bireysel takip haklarının askıya alındığı ve alacaklarını konkordato projesi çerçevesinde elde etmeyi bekledikleri bir süreçte, komiserin tarafsızlığı ve objektifliği büyük önem taşır. Komiserin düzenli raporları, alacaklıların bilgilendirilmesi ve alacaklılar kuruluyla kurduğu iletişim, konkordato sürecinin demokratik ve denetlenebilir bir yapıya kavuşmasını sağlar.
Borçlu bakımından ise komiser, hem bir denetim makamı hem de sürecin doğru yönetilmesine katkı sunan bir rehber niteliği taşır. Komiserin borçlunun mali tablolarını incelemesi, faaliyetlerini izlemesi ve gerekli hâllerde uyarılarda bulunması, konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalini artıran unsurlar arasında yer alır. Bununla birlikte komiserin, borçlunun yerine geçerek işletmeyi yönetmesi istisnai bir durum olup, esas olan borçlunun faaliyetlerini komiserin nezareti altında sürdürmesidir.
Sonuç olarak konkordato komiseri, konkordato kurumunun işlevselliğini ve güvenilirliğini temin eden temel bir hukuki aktördür. Komiserin hukuki niteliği ve konumu, konkordato sürecinin hem borçlu hem de alacaklılar bakımından meşruiyetini sağlayan ana unsurlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Konkordato Komiserinin Hukuki Niteliği
Komiserin Konkordato Sistemindeki Yeri
Konkordato komiseri, konkordato sürecine özgü olarak oluşturulmuş, klasik icra hukuku kurumlarıyla tam olarak örtüşmeyen özel bir icra organıdır. Komiserin sistem içindeki yeri, konkordatonun kolektif yapısından kaynaklanmaktadır. Bireysel takiplerin askıya alındığı, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlandırıldığı ve alacaklıların menfaatlerinin ortak bir plan çerçevesinde ele alındığı konkordato sürecinde, bu yapının fiilen uygulanabilmesi bağımsız bir gözetim ve denetim mekanizmasını zorunlu kılmaktadır. İşte konkordato komiseri, bu ihtiyaca cevap veren temel kurumsal aktördür.
Komiser, konkordato sürecinde mahkeme ile taraflar arasında konumlanmakta; sürecin hem hukuki hem de fiilî boyutlarını izleyerek konkordatonun amacına uygun biçimde ilerlemesini sağlamaktadır. Bu yönüyle komiser, konkordato sürecinin yalnızca hukuki değil, aynı zamanda ekonomik ve yönetsel boyutlarını da kapsayan çok yönlü bir fonksiyon icra etmektedir.
Komiserin Kamu Görevlisi Niteliği
Öğretide ve uygulamada ağırlıklı görüş, konkordato komiserinin kamu görevlisi niteliği taşıdığı yönündedir. Bu nitelendirme, komiserin görevini yerine getirirken tarafların iradesinden bağımsız hareket etmesi, yetkilerini doğrudan kanundan alması ve kamu düzenini ilgilendiren bir icra hukuku sürecinde görev yapması gibi unsurlara dayanmaktadır. Komiserin kamu görevlisi olarak kabul edilmesi, özellikle hukuki ve cezai sorumluluğunun belirlenmesi bakımından önem taşımaktadır.
Kamu görevlisi niteliği, komiserin tarafsızlık ve dürüstlük yükümlülüklerini de güçlendirmektedir. Komiserin görevini kötüye kullanması, taraflardan birine haksız menfaat sağlaması veya süreci alacaklılar aleyhine yönlendirmesi hâlinde, yalnızca özel hukuk sorumluluğu değil, ceza hukuku bakımından da sorumluluğu gündeme gelebilecektir. Bu durum, konkordato sürecine duyulan güvenin korunması açısından önemli bir teminat oluşturmaktadır.
Mahkeme ile Komiser Arasındaki İlişki
Konkordato komiseri, mahkemenin talimatları doğrultusunda hareket etmekle yükümlü olmakla birlikte, hiyerarşik anlamda mahkemenin astı konumunda değildir. Komiser, günlük konkordato işlemlerinde bağımsız hareket etmekte; mahkemeye sunduğu raporlar ve beyanlar aracılığıyla yargısal kararların oluşumuna katkı sağlamaktadır. Mahkeme ise komiserin raporlarını serbestçe değerlendirmekte ve bu raporlarla bağlı olmaksızın karar verebilmektedir.
Bu ilişki biçimi, konkordato sürecinde hem yargısal denetimin hem de idari–teknik denetimin bir arada işlemesini sağlamaktadır. Komiser, sahadaki fiilî durumu ve ekonomik gerçekleri mahkemeye aktaran bir köprü işlevi görürken; mahkeme, bu bilgiler ışığında hukuki değerlendirmelerini yapmaktadır.
Tarafsızlık ve Bağımsızlık İlkesi
Komiserin hukuki niteliğinin en önemli unsurlarından biri, tarafsızlık ve bağımsızlık ilkesidir. Komiser, borçlunun ekonomik varlığını koruma amacı ile alacaklıların alacaklarını tahsil etme menfaati arasında objektif bir denge kurmak zorundadır. Bu denge, konkordato sürecinin meşruiyetini doğrudan etkileyen bir faktördür.
Komiserin tarafsızlığı, yalnızca fiilî davranışlarıyla değil, aynı zamanda görünüşte de sağlanmalıdır. Bu nedenle komiserin taraflarla çıkar ilişkisi içinde bulunmaması, sürecin hiçbir aşamasında taraflardan biri lehine pozisyon almaması ve tüm işlemlerini şeffaf biçimde yürütmesi gerekmektedir. Aksi hâlde konkordato sürecine duyulan güven zedelenir ve kurumun amaçladığı iyileştirici etki ortadan kalkar.
Konkordato Komiserinin Görevlendirilmesi
Komiserin Görevlendirilmesinde Genel Esaslar
Konkordato komiserinin görevlendirilmesi, konkordato sürecinin etkinliği ve güvenilirliği bakımından belirleyici bir aşamadır. Komiser, kesin mühletin verilmesiyle birlikte konkordato sürecinin fiilî yürütücüsü konumuna geldiğinden, görevlendirme aşamasında yapılacak tercihler, sürecin sağlıklı ilerleyip ilerlemeyeceğini doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle Türk hukukunda komiserin görevlendirilmesi belirli usul ve esaslara bağlanmış; mahkemelerin keyfî görevlendirme yapmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır.
Konkordato komiseri, kural olarak bilirkişilik bölge kurulları tarafından oluşturulan komiser listelerinden seçilir. Bu sistem, konkordato komiserliği görevini üstlenecek kişilerin önceden belirli niteliklere sahip olduklarının tespit edilmesini ve belirli bir eğitim sürecinden geçmelerini zorunlu kılmaktadır. Böylece konkordato sürecinde görev alan komiserlerin hem hukuki hem de mali yeterliliğe sahip olmaları güvence altına alınmaktadır.
Mahkeme, komiseri görevlendirirken konkordato dosyasının kapsamını, borçlunun faaliyet alanını, dosyanın mali ve hukuki karmaşıklığını dikkate almak zorundadır. Bu bağlamda komiser seçimi, yalnızca şekli bir atama işlemi olmayıp, konkordatonun başarı şansını doğrudan etkileyen stratejik bir karar niteliği taşımaktadır.
Komiser Listesi ve Liste Dışından Görevlendirme
Komiserler, bilirkişilik bölge kurulları tarafından oluşturulan ve ilan edilen komiser listelerine kaydedilmektedir. Listeye kayıt, belirli eğitimlerin tamamlanması ve komiserlik için aranan şartların sağlanması koşuluna bağlıdır. Bu sistem, konkordato komiserliğini profesyonel bir faaliyet alanı hâline getirmeyi ve uygulamada birlik sağlamayı amaçlamaktadır.
Bununla birlikte, listede uygun nitelikte komiser bulunmaması hâlinde istisnai olarak liste dışından görevlendirme yapılması mümkündür. Ancak bu durumda yapılan görevlendirmenin, ilgili bölge kuruluna bildirilmesi zorunludur. Bu bildirim yükümlülüğü, liste dışı görevlendirmenin denetlenebilir olmasını ve sistemin istisnai nitelikte kalmasını sağlamaktadır.
Ayrıca bir kişinin aynı anda üstlenebileceği komiserlik görevi sayısı da sınırlandırılmıştır. Bu sınırlama, komiserin her dosyaya yeterli zaman ve özen gösterebilmesini temin etmeye yöneliktir. Aşırı dosya yükü altında bulunan bir komiserin konkordato sürecini etkin biçimde yürütemeyeceği kabul edilmekte; bu durum konkordato kurumunun amacına aykırı görülmektedir.
Çoklu Komiser ve Komiser Heyeti Uygulaması
Uygulamada özellikle büyük ölçekli, mali yapısı karmaşık veya çok sayıda alacaklıyı ilgilendiren konkordato dosyalarında birden fazla komiserin görevlendirilmesi yoluna gidilebilmektedir. Komiser heyeti uygulaması, konkordato sürecinin farklı uzmanlık alanlarını gerektirmesi hâlinde önemli avantajlar sağlamaktadır.
Bu tür görevlendirmelerde, komiserlerden birinin mali ve finansal konularda uzman, diğerinin ise hukukçu olması tercih edilmektedir. Böylece konkordato sürecinin hem hukuki hem de mali boyutları eş zamanlı ve bütüncül biçimde değerlendirilebilmektedir. Komiser heyeti içinde görev dağılımı yapılmakla birlikte, heyetin ortak sorumluluğu esastır.
Görevi Kabul Yükümlülüğü
Listeye kayıtlı komiser, kendisine verilen görevi kural olarak kabul etmekle yükümlüdür. Komiserliğin bu yönüyle bir kamu görevi niteliği taşıdığı görülmektedir. Ancak sağlık durumu, mevcut iş yükü veya mahkemece kabul edilecek diğer haklı sebeplerin varlığı hâlinde, komiserin görevi kabulden kaçınması mümkündür.
Görevden kaçınma talebinin belirli süre içinde ve gerekçeli olarak mahkemeye sunulması gerekmektedir. Mahkeme, talebi dosya üzerinden değerlendirir ve yerinde görmezse komiserin görevi kabul etmesine karar verebilir. Bu düzenleme, komiserliğin keyfî biçimde reddedilmesini önlemeyi amaçlamaktadır.
Konkordato Komiserinde Aranan Nitelikler
Genel Olarak
Konkordato komiserinin üstlendiği görev, konkordato sürecinin hem hukuki hem de fiilî yürütülmesini kapsadığından, bu görevi ifa edecek kişilerin belirli niteliklere sahip olması zorunludur. Komiserin bilgi, tecrübe ve kişisel yeterliliği, konkordato sürecinin başarısını doğrudan etkileyen unsurlar arasında yer almaktadır. Bu nedenle komiserlik görevi, herkes tarafından yerine getirilebilecek bir faaliyet olarak görülmemiş; belirli objektif ve sübjektif şartların birlikte sağlanması aranmıştır.
Komiserde aranan nitelikler, yalnızca mesleki yeterlilikle sınırlı değildir. Bunun yanında dürüstlük, tarafsızlık, güvenilirlik ve kamu görevi bilinci gibi unsurlar da komiserlik görevini üstlenecek kişiler bakımından vazgeçilmez kabul edilmiştir. Bu yaklaşım, konkordato sürecinin kamu düzenini ilgilendiren yönüyle doğrudan bağlantılıdır.
Vatandaşlık, Ehliyet ve Eğitim Şartı
Komiserin Türk vatandaşı olması ve tam ehliyetli bulunması, komiserlik görevine atanabilmenin temel koşulları arasında yer almaktadır. Tam ehliyet şartı, komiserin yaptığı işlemlerin hukuki sonuç doğurabilmesi ve sorumluluğun doğrudan şahsına yüklenebilmesi bakımından önem taşır.
Eğitim bakımından ise komiserin en az dört yıllık lisans eğitimi veren bir yükseköğretim kurumundan mezun olması ve belirli bir süre mesleki tecrübeye sahip bulunması gerekmektedir. Bu şart, komiserin hem teorik bilgiye hem de uygulama tecrübesine sahip olmasını amaçlamaktadır. Konkordato sürecinin mali, hukuki ve yönetsel boyutları dikkate alındığında, yalnızca teorik bilgiyle donatılmış bir kişinin bu süreci sağlıklı biçimde yürütemeyeceği açıktır.
Mesleki ve Mali Güvenilirlik Şartı
Komiserin iflas etmemiş olması, komiserlik görevine atanabilmesi bakımından aranan temel niteliklerdendir. Bu şart, komiserin mali güvenilirliğini temin etmeye yöneliktir. Zira mali açıdan güvenilir olmayan bir kişinin, borçlunun mali yapısını denetlemesi ve alacaklı menfaatlerini koruması beklenemez.
Bunun yanı sıra komiserin, daha önce görevin gerektirdiği özen yükümlülüğüne aykırı davranışı nedeniyle komiserlik görevinden alınmamış olması da aranan şartlar arasındadır. Bu düzenleme, konkordato sürecinin ehliyetsiz veya güven sarsıcı kişiler tarafından yürütülmesini önlemeyi amaçlamaktadır.
Ceza Hukuku Bakımından Aranan Şartlar
Komiserlik görevi, yüksek düzeyde güven gerektiren bir kamu görevi niteliği taşıdığından, ceza hukuku bakımından da sıkı koşullar öngörülmüştür. Komiserin belirli suçlardan mahkûm olmamış olması zorunludur. Özellikle devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene karşı suçlar ile zimmet, rüşvet, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma, hileli iflas ve benzeri ekonomik suçlardan mahkûmiyet, komiserlik görevine engel teşkil etmektedir.
Bu suç tiplerinin özellikle seçilmiş olması tesadüf değildir. Zira konkordato komiseri, borçlunun malvarlığına ve ticari sırlarına erişim imkânına sahip olup, alacaklılar bakımından da önemli bir güven figürüdür. Bu nedenle geçmişte güven sarsıcı suçlar işlemiş kişilerin komiserlik görevini üstlenmesi, konkordato kurumunun meşruiyetini zedeleyebilecektir.
Tarafsızlık ve Bağımsızlıkla Bağlantılı Şartlar
Komiserin tarafsızlığını zedeleyebilecek herhangi bir durumun bulunmaması da aranan temel niteliklerdendir. Komiserin yürütmekte olduğu mesleğin, komiserlik görevini ifa etmesine engel bir hüküm içermemesi gerekir. Ayrıca komiserin terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı olmaması şartı da, kamu güvenliği ve kamu düzeni bakımından önem arz etmektedir.
Bu şartlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, konkordato komiserinde aranan niteliklerin yalnızca teknik yeterliliği değil, aynı zamanda ahlaki ve hukuki güvenilirliği de teminat altına almayı amaçladığı görülmektedir.
Konkordato Komiserinin Görevleri
Genel Çerçeve
Konkordato komiserinin görevleri, konkordato sürecinin fiilen yürütülmesi ve tasdike elverişli hâle getirilmesi bakımından merkezi bir öneme sahiptir. Komiser, kesin mühlet süresi boyunca konkordato dosyasının aktif yürütücüsü konumundadır. Bu süreçte komiserin temel amacı, konkordato projesinin başarıya ulaşma ihtimalini gözeterek borçlunun mali ve ticari faaliyetlerini denetlemek, alacaklıların menfaatlerini korumak ve mahkemenin sağlıklı bir karar verebilmesi için gerekli bilgi ve belgeleri temin etmektir.
Komiserin görevleri, kanunda sınırlı sayıda sayılmamış; aksine genel çerçevesi çizilmek suretiyle geniş bir uygulama alanı tanınmıştır. Bu yaklaşım, konkordato dosyalarının birbirinden farklı özellikler taşıması ve her dosyada aynı görevlerin aynı yoğunlukta yerine getirilmesinin mümkün olmaması gerçeğinden kaynaklanmaktadır.
Konkordato Projesinin Olgunlaştırılmasına Katkı
Komiserin en temel görevlerinden biri, konkordato projesinin tamamlanmasına ve olgunlaştırılmasına katkıda bulunmaktır. Borçlu tarafından sunulan konkordato projesi, çoğu zaman ön nitelikte olup, uygulamaya elverişli hâle getirilmesi için teknik ve hukuki değerlendirmelere ihtiyaç duyar. Komiser, borçlunun mali tablolarını, nakit akışını, alacak–borç dengesini ve işletmenin sürdürülebilirliğini inceleyerek projenin gerçekçi olup olmadığını değerlendirir.
Bu süreçte komiser, borçluyu yönlendirme ve uyarma yetkisine sahiptir. Projede yer alan ödeme planlarının uygulanabilir olmaması, alacaklılar bakımından dengesizlik yaratması veya konkordatonun amacına aykırı sonuçlar doğurması hâlinde, komiser gerekli düzeltmelerin yapılmasını talep edebilir. Bu yönüyle komiser, konkordato projesinin teknik mimarı olarak da işlev görmektedir.
Borçlunun Faaliyetlerine Nezaret
Komiserin görevleri arasında borçlunun faaliyetlerine nezaret etmek önemli bir yer tutar. Kesin mühlet süresince borçlu, kural olarak ticari faaliyetlerine devam eder; ancak bu faaliyetler komiserin gözetimi altındadır. Komiser, borçlunun tasarruf yetkisini kanuni sınırlar içinde kullanıp kullanmadığını, işletmenin faaliyetlerinin konkordatonun amacına uygun biçimde yürütülüp yürütülmediğini sürekli olarak denetler.
Borçlunun malvarlığını azaltıcı, alacaklıları zarara uğratıcı veya konkordato sürecini tehlikeye sokacak işlemlerde bulunması hâlinde, komiserin duruma derhâl müdahale etmesi ve gerekli hâllerde mahkemeyi bilgilendirmesi gerekir. Bu denetim fonksiyonu, konkordato kurumunun kötüye kullanılmasının önlenmesinde kritik rol oynamaktadır.
Raporlama ve Bilgilendirme Yükümlülüğü
Komiser, konkordato süreci boyunca mahkemeye düzenli aralıklarla rapor sunmakla yükümlüdür. Bu raporlar, konkordatonun seyri, borçlunun mali durumu, projede öngörülen iyileşmenin gerçekleşip gerçekleşmediği ve konkordatonun başarıya ulaşma ihtimali hakkında değerlendirmeler içerir. Mahkeme, konkordato sürecine ilişkin kararlarını büyük ölçüde bu raporlar ışığında vermektedir.
Bunun yanı sıra komiser, alacaklılar kurulunu konkordatonun seyri hakkında düzenli olarak bilgilendirmekle yükümlüdür. Talepte bulunan diğer alacaklılara da konkordatonun gidişatı ve borçlunun güncel mali durumu hakkında bilgi verilmesi, sürecin şeffaflığı açısından önem taşır. Bu bilgilendirme yükümlülüğü, alacaklıların konkordato sürecine güven duymasını sağlayan temel unsurlardan biridir.
Mahkeme Tarafından Verilen Diğer Görevler
Komiser, kanunda açıkça sayılan görevlerin yanı sıra mahkeme tarafından verilen diğer görevleri de yerine getirmekle yükümlüdür. Mahkeme, konkordato dosyasının özelliklerine göre komisere ek inceleme, araştırma veya raporlama görevleri verebilir. Bu esneklik, konkordato sürecinin somut olayın ihtiyaçlarına göre şekillendirilmesine imkân tanımaktadır.
Komiserin Yetkilerinin Hukuki Dayanağı ve Kapsamı
Konkordato komiserinin yetkileri, konkordato sürecinin etkin biçimde yürütülmesini sağlamak amacıyla kanundan doğrudan kaynaklanmaktadır. Bu yetkiler, komiserin konkordato dosyasında pasif bir gözlemci değil, süreci yönlendiren ve denetleyen aktif bir icra organı olarak konumlandırıldığını göstermektedir. Komiserin yetkileri, borçlunun faaliyetlerine nezaret, bilgi ve belge talep etme, raporlama ve gerekli hâllerde mahkemeye bildirimde bulunma gibi geniş bir alanı kapsamaktadır.
Komiser, konkordato sürecinde yaptığı işlemler bakımından, her daire ve makam ile doğrudan yazışma yapabilme yetkisine sahiptir. Bu yetki, komiserin konkordato dosyasına ilişkin bilgi ve belgeleri hızlı ve doğrudan şekilde temin edebilmesini amaçlamaktadır. Aynı şekilde komiser tarafından yapılacak tebligatların, Tebligat Kanunu hükümlerine göre yazılı şekilde yapılması, işlemlerin usulüne uygunluğunu ve hukuki güvenliği temin etmektedir.
Komiserin İşlem ve Tasarruf Yetkisi
Komiserin yetkileri, borçlunun tasarruf yetkisini tamamen ortadan kaldıracak nitelikte değildir. Kural olarak borçlu, ticari faaliyetlerini sürdürmeye devam eder; ancak bu faaliyetler komiserin gözetimi altındadır. Komiser, borçlunun yaptığı işlemleri denetler, gerektiğinde uyarıda bulunur ve konkordatonun amacına aykırı işlemlerin tespiti hâlinde mahkemeyi bilgilendirir.
Komiserin tasarruf yetkisi, özellikle borçlunun yasak işlemlerde bulunması ihtimaline karşı önem kazanmaktadır. Borçlunun malvarlığını azaltıcı, alacaklıları zarara uğratıcı veya konkordato sürecini tehlikeye sokacak işlemler yapması hâlinde komiserin derhâl müdahale etmesi beklenir. Bu durumlarda komiser, yalnızca uyarı ile yetinmeyip, gerekli gördüğü hâllerde mahkemeden borçlunun tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasını veya kaldırılmasını talep edebilir.
Komiserin Tutanak ve Belge Düzenleme Yetkisi
Komiser, konkordato sürecinde yaptığı işlemler ile kendisine yapılan talep ve beyanlar hakkında tutanak düzenlemekle yükümlüdür. Bu tutanaklar, aksi ispat edilinceye kadar geçerli olan resmî belge niteliği taşımaktadır. İlgililerin bu tutanakları inceleyebilmesi ve örneklerini alabilmesi, konkordato sürecinin şeffaflığı açısından önemlidir.
Tutanak düzenleme yetkisi, komiserin işlemlerinin denetlenebilir olmasını sağlamaktadır. Komiserin hangi tarihte hangi işlemi yaptığı, taraflardan hangi taleplerin geldiği ve bu taleplere nasıl yanıt verildiği, tutanaklar aracılığıyla kayıt altına alınmaktadır. Bu durum, olası uyuşmazlıklarda ispat bakımından da büyük önem taşır.
Komiserin İşlemlerine Karşı Şikâyet Yolu
Konkordato komiserinin yaptığı işlemler, hukuki denetimden tamamen muaf değildir. Komiserin konkordatoya ilişkin işlemlerine karşı şikâyet yoluna başvurulabilir. Bu şikâyetler, konkordato dosyasına bakan asliye ticaret mahkemesi tarafından incelenir ve kesin olarak karara bağlanır.
Şikâyet yolunun varlığı, komiserin yetkilerini keyfî biçimde kullanmasının önüne geçen önemli bir denetim mekanizmasıdır. Alacaklılar veya borçlu, komiserin hukuka aykırı, taraflı veya konkordato amacına aykırı işlemler yaptığı kanaatindeyse, bu yola başvurarak yargısal denetim talep edebilir. Mahkemenin bu konudaki kararı kesin olup, konkordato sürecinin sürüncemede kalmasını önlemeye yöneliktir.
Yetki–Denetim Dengesi
Komiserin geniş yetkilerle donatılmış olması, beraberinde güçlü bir denetim mekanizmasını da zorunlu kılmaktadır. Şikâyet yolu, raporlama yükümlülüğü ve mahkemenin gözetimi birlikte değerlendirildiğinde, komiserin yetkilerinin mutlak olmadığı, aksine hukukî sınırlar içinde kullanılması gerektiği görülmektedir. Bu denge, konkordato sürecinin hem etkin hem de adil biçimde yürütülmesini temin etmektedir.
Konkordato Komiserinin Yasaklılık Hâlleri ve Çekinme Sebepleri
Konkordato komiserinin tarafsızlığını ve bağımsızlığını korumaya yönelik en önemli güvencelerden biri, yasaklılık ve çekinme hâllerine ilişkin düzenlemelerdir. Konkordato sürecinin güvenilirliği, büyük ölçüde komiserin taraflarla olan ilişkisinin çıkar çatışmasından uzak olmasına bağlıdır. Bu nedenle komiserin belirli kişilerle menfaat ilişkisi içinde bulunduğu durumlarda görev yapması açıkça yasaklanmıştır.
Komiser; kendisinin, eşinin, nişanlısının, alt ve üstsoyunun, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarının menfaati bulunan işlerde görev alamaz. Aynı şekilde komiserin kanuni temsilcisi, vekili, çalışanı, kayyımı veya hukuki danışmanı olduğu kişilerin menfaatine ilişkin konkordato dosyalarında da görev yapması mümkün değildir. Bu tür durumların varlığı hâlinde komiserin, durumu derhâl görevlendirmeyi yapan mahkemeye bildirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Mahkeme, yasaklılık hâlinin varlığını tespit ederse komiserin görevine son verir.
Bunun yanı sıra komiser, görevli olduğu konkordato sürecinde alacak veya satılan şey hakkında kendisi veya üçüncü kişiler hesabına herhangi bir sözleşme yapamaz. Bu yasak, konkordato sürecinin ticari çıkar sağlama aracına dönüştürülmesini önlemeye yöneliktir. Bu yasağa aykırı yapılan işlemler hükümsüzdür.
Komiserlik görevi, kural olarak kabulü zorunlu bir kamu görevi niteliği taşımakla birlikte, belirli hâllerde komiserin görevden kaçınması mümkündür. Bedensel engel, sürekli hastalık, aşırı iş yükü veya mahkemece kabul edilecek başka haklı sebeplerin varlığı hâlinde komiser, görevi kabulden kaçınabilir. Kaçınma talebinin süresi içinde ve gerekçeli olarak mahkemeye sunulması gerekir. Aynı şekilde komiser, görev sırasında ortaya çıkan haklı bir mazeret nedeniyle görevden ayrılmayı da talep edebilir.
Bu düzenlemeler, komiserin görevini objektif biçimde yerine getirmesini teminat altına alan temel mekanizmalar olarak konkordato sisteminin bütünlüğü açısından önemli bir rol oynamaktadır.
Komiserin Yükümlülükleri ile Hukuki ve Cezai Sorumluluğu
Konkordato komiseri, görevini yerine getirirken kanun, ilgili yönetmelik ve dürüstlük kuralları çerçevesinde hareket etmekle yükümlüdür. Komiserin en temel yükümlülükleri arasında tarafsızlık, objektiflik ve özen yükümlülüğü yer almaktadır. Komiser, kendisine tevdi edilen görevi bizzat yerine getirmeli, görevi sırasında edindiği bilgileri gizli tutmalı ve bu bilgileri kendisi veya üçüncü kişiler lehine menfaat sağlamak amacıyla kullanmamalıdır.
Komiserin sır saklama yükümlülüğü, görev süresi ile sınırlı olmayıp, görevin sona ermesinden sonra da devam eder. Aynı şekilde komiserin görev, unvan ve yetkilerini kullanarak kendisine veya başkalarına menfaat sağlaması, hediye kabul etmesi veya aracılıkta bulunması kesin olarak yasaklanmıştır. Bu yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinde komiserin görevine mahkemece son verilir ve durum ilgili bölge kuruluna bildirilir.
Komiser, görevini yerine getirirken kusurlu davranışları nedeniyle doğan zararlardan şahsen sorumludur. Bu sorumluluk, özel hukuk sorumluluğu kapsamında değerlendirilmekte olup, komiser aleyhine açılacak tazminat davaları adli yargıda görülmektedir. Ayrıca konkordato komiseri, ceza hukuku bakımından kamu görevlisi sayıldığından, görevini kötüye kullanması veya suç teşkil eden fiiller işlemesi hâlinde Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca cezai sorumluluğu da doğabilecektir.
Bu çerçevede komiserin yetkileri ile sorumluluğu arasında sıkı bir denge kurulmuştur. Komiserin konkordato sürecini etkin biçimde yürütebilmesi için geniş yetkilerle donatılması gerekli görülmüş; ancak bu yetkilerin kötüye kullanılmasını önlemek amacıyla güçlü sorumluluk ve denetim mekanizmaları öngörülmüştür.
Sonuç
Konkordato komiseri, konkordato sürecinin yalnızca teknik yürütücüsü değil, aynı zamanda kurumun meşruiyetini ve etkinliğini sağlayan temel aktörlerinden biridir. Komiserin hukuki konumu, görevleri, yetkileri ve sorumluluğu; konkordatonun borçluyu iyileştirme amacını alacaklı menfaatleriyle dengeleyen hassas yapının korunmasında belirleyici rol oynamaktadır. Bu nedenle konkordato komiseri kurumunun doğru anlaşılması ve titizlikle uygulanması, konkordato müessesesinin Türk hukukunda etkin bir yeniden yapılandırma aracı olarak işlemesinin vazgeçilmez koşuludur.
Kaynaklar
- Adalet Bakanlığı, Konkordato Komiserliği Temel Eğitim Kitabı, Adalet Bakanlığı Yayınları, Ankara.
- Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü, Konkordato Uygulama Rehberi, Ankara.
- Türkiye Adalet Akademisi, İcra ve İflâs Hukukunda Konkordato Uygulamaları, Eğitim Yayınları, Ankara.
- Pekcanıtez, Hakan / Atalay, Oğuz / Sungurtekin Özkan, Meral / Özekes, Muhammet,
İcra ve İflâs Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, Güncel Baskı, İstanbul. - Muşul, Timuçin, Konkordato Hukuku, Adalet Yayınevi, Güncel Baskı, Ankara.
- Kuru, Baki, İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, Yetkin Yayınları, Ankara.
- Arslan, Ramazan / Yılmaz, Ejder / Taşpınar Ayvaz, Sema / Hanağası, Emre,
İcra ve İflâs Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara. - Postacıoğlu, İlhan / Altay, Sümer, İcra Hukuku Esasları, Vedat Kitapçılık, İstanbul.
- Özekes, Muhammet, “7101 Sayılı Kanun Sonrası Konkordato Kurumunun Genel Esasları”, Legal İcra ve İflâs Hukuku Dergisi.
- Sungurtekin Özkan, Meral, “Konkordatoda Komiserin Hukuki Konumu ve Yetkileri”, Prof. Dr. Baki Kuru’ya Armağan, İstanbul.
- Atalay, Oğuz, “Konkordatoda Mühlet ve Komiser Kurumu”, Bankacılar Dergisi.
