Davacı, Müvekkil Site Yönetiminin işçisi olduğunu iddia etmektedir. Fakat davacı ile müvekkil site yönetimi arasında herhangi bir iş hukuku ilişkisi bulunmamaktadır. Davacı, iddia ettiğinin aksine müvekkilin değil, dava dışı İnşaat Anonim Şirketinin işçisi olarak çalışmıştır. Site yönetim planı incelendiğinde görüleceği üzere, iskanın alınıp sitede yaşamın başlamasına kadarki süreçte geçici yönetici olarak İnşaat A.Ş. görevlendirilmiştir. Bu süreçte, defter onaylarını geçici yönetici olan şirketin temsilcisi ya da yetkilendirdiği kişi yapması gerekirken, şirketin defter tescilini yaptırmamış, harici 3. çalışan kişiler SGK şifresi alıp davacı işçiyi ve kendi bünyesinde çalışan birçok işçiyi müvekkilin işçisi gibi göstermiştir. Dolayısıyla site yönetiminin, hiçbir tarafında bulunmadığı dava konusu iş sözleşmesinin sona erdirilmesi nedeniyle ortaya çıkan yükümlülüklerden hukuken sorumlu tutulması mümkün değildir. Bu sebeple Husumet İtirazında bulunuyoruz.
Davacı, Ocak 2016- Şubat 2017 tarihleri arasında yaptığı çalışmada, işveren tarafın site yönetimi olduğunu; bu süreçte fazla çalışmasının, UBGT ve ücret alacağının olduğunu, izin ücretlerini ve kıdem tazminatını alamadığını iddia etmektedir. Yukarıda belirttiğimiz üzere davacı, site yönetiminin işçisi olmadığı gibi, davacının müvekkil nezdinde hiçbir alacağı da bulunmamaktadır. Davacı, site yönetiminin işçisi olduğunu ve müvekkil karşısında işçilik alacakları bulunduğunu iddia ediyorsa, ispat yükü, HMK m.190/1 uyarınca kendisindedir. Hali hazırda zaten Banka yetkileri de DAVACININ KENDİSİNDE olduğu için kendisine Sitenin Banka hesabından maaş olarak para göndermesi de gayet normaldir. Sitenin olağan genel kurulunda hesaplar ibra edilmemiştir.
Site Yönetiminde Çalıştığını İddia Eden Müteahhit Çalışanı
Davacı işçi müvekkil sitede, site müdürü olarak çalışmamıştır. Davacı davasında haksız olup iddia ettiği sürelerde tamamen A.Ş. lehine çalışmıştır. Müteahhit, sitenin henüz faaliyete geçmediği aşamada iskan alamadığı ve çalıştırmak zorunda olduğu eleman sayısını tamamlamak için davacıyı site içerisinde çalışıyormuş gibi göstermiştir. Davacının müvekkil sitede herhangi bir ücret yada tazminat alacağı bulunmadığından kötü niyetli olarak açılan davaya itiraz ediyoruz.
Yukarıda izah edildiği üzere A.Ş. inşaat henüz bitmeden kendi bünyesinde çalıştırdığı satış elemanını, çaycısını, bekçisini vb gibi çalışanlarını müvekkil sitede çalışıyormuş gibi SGK kayıtlarında göstermiş olduğundan tarafımızca SGK’ya şikayet yoluna gidilmiştir. Davacı gerçekte satış temsilcisi olarak A.Ş.’de çalışmıştır. Davacı ayrıca sitenin faaliyete geçmesinde ve iskanın alınmasındaki eksikliklerin giderilmesi noktasında dava dışı şirket tarafından görevlendirilmiştir. Davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu alacak kalemlerine ilişkin tüm iddiaları asılsız olup müvekkil siteden herhangi bir alacağı bulunmamaktadır. Davacı işçi talep etmiş olduğu tüm kalemlerinde kötü niyetli olup sebepsiz zenginleşme amacı gütmektedir.
Aynı Yerde Çalışan Kişilerin Site Yönetimine Dava Açması
Ayrıca davacının tanık olarak dava dilekçesinde gösterdiği kişilerden olan Ahmet dava konusu uyuşmazlıkla aynı konuda site yönetimi aleyhine açılmış bir davası bulunmaktadır. Davacının tanığı olayları bildiğinden kendisi müvekkil site yönetimi ile beraber esas çalıştığı yer olan YAPI A.Ş.yi de davalı olarak göstermiştir. Ancak davacı kötü niyetli olarak yalnızca müvekkil site yönetimini davacı göstermiş olup kendi yaptığı haksız davranışlardan site yönetimini sorumlu tutmak istemektedir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında, davacının göstermiş olduğu bu tanığın husumetli tanık olduğu ve bu tanığın ifadelerinin hükmün kurulmasında dikkate alınamayacağı açık bir şekilde ifade edilmektedir. Davacının yapmış olduğu işlemlere ilşkin SGK ya dahi başvuruda bulunulmuştur. Buna ilişkin evraklarda sayın mahkemenize sunulacaktır. Davacı bunun yanı sıra site karar defterinde usulsüzlükler yapmış yetkisi olmamasına rağmen banka hesaplarına girerek kendi hesaplarına para dahi transfer etmiştir.
Açıklanan tüm bu nedenlerle haksız ve dayanağı olmadan müvekkil aleyhine açılan söz konusu davaya itiraz etme zorunluluğu doğmuştur.