Türk Borçlar KanunuTürk Borçlar Kanunu m. 52: Tazminatın İndirilmesi

12 Eylül 2025

Türk Borçlar Kanunu Madde 5

Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.

Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.

Tazminat hukukunun temel işlevi, zarar görenin uğradığı kaybı gidermektir. Ancak her durumda zararın tamamının sorumluya yükletilmesi hakkaniyete uygun olmayabilir. Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi, bu noktada hâkime tazminatı indirme veya tamamen kaldırma yetkisi tanır. Böylece adalet ve hakkaniyet ilkeleri dengelenir. Bu hüküm, özellikle zarar görenin davranışının zarara etkili olduğu hâllerde veya tazminat yükümlüsünün ödeme gücünün sınırlandığı durumlarda önem taşır.

Maddenin Sistematikteki Yeri

Kanun koyucu, tazminatın önce belirlenmesini ( TBK m. 51 ), ardından da indirilmesini (m. 52) ayrı maddelerde düzenlemiştir. Bu ayrım, hesaplamada izlenecek yöntemi göstermesi açısından önemlidir. Önce zarar hesaplanır, kusur ve indirim sebepleri dikkate alınır, ardından hâkim hakkaniyet ölçüsünde tazminatta azaltmaya gidebilir.

İndirim Sebepleri

Maddenin ilk fıkrasında, üç temel indirim nedeni öngörülmüştür:

Zarar Görenin Fiile Rızası

Zarar gören kişi, zararı doğuran eyleme açıkça veya örtülü olarak rıza göstermişse, bu durumda tazminat talebinde bulunması hakkaniyete aykırı kabul edilebilir. Örneğin, tehlikeli bir spor faaliyetine gönüllü olarak katılan kimse, doğabilecek bazı zararları önceden kabul etmiş sayılır. Bu gibi hâllerde hâkim, tazminatı tamamen kaldırabilir veya azaltabilir.

Zarar Görenin Zarara Katkısı

Zarar görenin, meydana gelen zararın oluşmasına doğrudan veya dolaylı katkısı varsa, tazminat indirime tabi tutulur. Trafik kazalarında emniyet kemeri takmayan yolcular veya güvenlik kurallarına uymayan işçilerin durumu buna örnek verilebilir. Bu katkı oranı, hâkim tarafından olayın özelliklerine göre belirlenir.

Zarar Görenin Zararı Artırması veya Azaltmaması

Zararın meydana gelmesinden sonra, zarar görenin zararı büyütücü davranışları da tazminatın indirilmesine yol açabilir. Ayrıca zararı hafifletecek önlemleri almaması da aynı sonuca neden olur. Örneğin, yaralanan kişinin tedaviye gitmeyip durumunu ağırlaştırması hâlinde tazminatta indirim yapılabilir.

Hakkaniyet İndirimi

Maddenin ikinci fıkrası, özellikle dikkat çekicidir. Burada, zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsünün, zararın tamamını ödemesi hâlinde yoksulluğa düşecek olması ve hakkaniyetin bunu gerektirmesi şartıyla hâkime indirim yetkisi tanınmıştır.

Bu düzenleme, sorumluluğun yalnızca hukuki değil, aynı zamanda sosyal boyutunu da göz önüne alır. Kusuru hafif olan ve zararı karşılaması hâlinde yaşamını sürdüremeyecek duruma gelecek kişiler lehine koruyucu bir düzenlemedir. Ancak hâkim bu indirimi keyfî olarak yapamaz; olayın koşullarını, tarafların ekonomik durumunu ve hakkaniyet ilkelerini dengeleyerek karar vermelidir.

Hâkimin Takdir Yetkisi

Hâkime tanınan indirim yetkisi, sınırları belirli bir takdirdir. Hâkim, indirimin gerekçelerini kararında ayrıntılı şekilde açıklamalıdır. Bu gerekçeler; kusurun niteliği, zararın boyutu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet ilkeleri olmalıdır. Aksi hâlde kararın denetlenmesi mümkün olmaz.

Uygulamadaki Görünüm

Yargıtay kararları, TBK m. 52’nin özellikle trafik kazaları ve iş kazaları bağlamında sıkça uygulandığını göstermektedir. Zarar görenin emniyet kemeri takmaması, alkollü veya ehliyetsiz araç kullanması, iş güvenliği kurallarını ihlal etmesi müterafik kusur kapsamında değerlendirilir. Bu gibi hâllerde, zarar görenin kusuru oranında tazminattan indirim yapılır.

Hakkaniyet indirimi ise daha sınırlı uygulanmaktadır. Yargıtay, indirim yapılabilmesi için gerçekten ağır bir yoksulluk tehlikesi bulunmasını aramakta, sırf zararın yüksekliği gerekçesiyle indirim yapılmasını kabul etmemektedir.

Doktrindeki Tartışmalar

TBK m. 52’nin özellikle ikinci fıkrası öğretide tartışmalıdır. Bazı yazarlar, tazminat yükümlüsünün mali durumunun mağdurun zararını sınırlamaması gerektiğini savunarak bu düzenlemeyi eleştirmektedir. Diğer görüşler ise hakkaniyetin bu durumda adil çözüm sunduğunu, aksi hâlde hafif kusurlu bir kişinin aşırı şekilde cezalandırılacağını ileri sürmektedir.

Ayrıca, TBK m. 51 ile m. 52’de öngörülen indirimlerin çifte indirime yol açmaması gerektiği sıkça vurgulanmaktadır. Aynı sebep birden fazla gerekçeyle indirime konu edilemez; aksi hâlde mağdurun zararı karşılanmamış olur.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2022/7234 E., 2022/10065 K. Kararı

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

BİRLEŞEN DAVADA

Asıl ve birleşen davada davacı …, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı vekili Av…. tarafından, davalı … vd. aleyhine 17.10.2012 ve 03.04.2014 gününde verilen dilekçeler ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen 08.03.2022 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve birleşen davada davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
KARAR
Hükmüne uyulan Dairemizin 18/02/2021 gün 2021/80 E. 2021/702 K. sayılı ilamında; “…Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair 24/05/2016 tarihli kararı davacı vekili ile davalılardan … ve … temyiz etmişlerdir. Dairemizin 26/09/2019 tarihli ve 2019/2006 esas, 2019/4179 karar sayılı ilamı ile davalıların çalışma koşulları, kusur durumları ve işleme esas alınan belgelerin inandırıcılık kabiliyeti de dikkate alınarak TBK’nın 52. maddesi gereğince uygun miktarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararı bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak TBK’nın 52. maddesi gereğince %30 hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle hüküm tesis edilmiştir. Ancak yukarıda belirtilen mahkemenin ilk kararına karşı davalılardan …’ın temyiz isteminde bulunmadığı ve kararın adı geçen davalı bakımından kesinleştiği anlaşılmaktadır. Şu hâlde; hakkındaki mahkeme kararı temyiz edilmeyerek kesinleşen davalı … bakımından da TBK’nın 52. maddesi uyarınca %30 oranında hakkaniyet indirimi yapılması doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uygun yapılan yargılama neticesinde, mahkemece asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, söz konusu karar davacı vekili ve birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının adı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olmasına rağmen gerekçeli karar başlığında … olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak değerlendirilmiş ve bozma nedeni yapılmamıştır.

Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi olanağı bulunmamasına göre tarafların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 797,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı …’dan alınmasına, 492 Sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca davacıdan harç alınmamasına 13/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Olayın Özeti

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından açılan asıl ve birleşen davalarda, rücuen tazminat talebinde bulunulmuştur. İlk derece mahkemesi davayı kısmen kabul etmiş, karar hem davacı hem de birleşen davada davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Önceki Aşamalar

Daire’nin 18.02.2021 tarihli bozma ilamında, davalıların çalışma koşulları ve kusur durumları dikkate alınarak TBK m. 52 uyarınca hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği vurgulanmış, ilk derece mahkemesi bu doğrultuda %30 oranında indirim uygulamıştır. Ancak daha önceki aşamalarda davalılardan birinin temyiz başvurusu bulunmadığı için, karar bu davalı bakımından kesinleşmişti. Bu nedenle ona da sonradan indirim yapılması hatalı bulunmuş ve hüküm bozulmuştu.

Yeniden Yargılama

Mahkeme bozmaya uyarak yeniden hüküm kurmuş, davayı kısmen kabul etmiş ve %30 oranında hakkaniyet indirimini uygulamıştır.

Yargıtay’ın Değerlendirmesi

  • Bozma kararına uyulduğu,
  • Kesinleşmiş kısımlara yönelik temyiz incelemesi yapılamayacağı,
  • Davacı kurumun adının gerekçeli kararda yanlış yazılmasının ise maddi hata olduğu ve bozma nedeni sayılamayacağı belirtilmiştir.

Sonuç

Tarafların temyiz itirazları yerinde görülmemiş, karar oybirliğiyle onanmıştır. Ayrıca, davacı Bakanlıktan harç alınmamasına, davalıdan ise kalan onama harcının tahsiline hükmedilmiştir.

Değerlendirme

Bu karar, TBK m. 52’de öngörülen hakkaniyet indiriminin uygulanmasında kesinleşmiş hükümlerin bağlayıcılığını ortaya koymaktadır.

  • Bir davalı temyiz etmeyerek kararı kesinleştirmişse, daha sonra onun lehine hakkaniyet indirimi yapılamaz.
  • Bu durum, usuli kazanılmış hak ilkesinin bir yansımasıdır.
  • Ayrıca, kararın gerekçesinde taraf adının yanlış yazılması, maddi hata niteliğinde olup esaslı bozma sebebi teşkil etmez.

Sonuç

TBK m. 52, tazminat hukukunda denge unsurudur. Zarar görenin rızası, katkısı veya zararı artırıcı davranışları hâlinde tazminatın indirilmesine olanak tanırken, ikinci fıkra ile de kusuru hafif ve ödeme gücü sınırlı borçlular lehine hakkaniyet koruması sağlamaktadır. Bu hüküm sayesinde, tazminat yalnızca zarar görenin menfaatini değil, aynı zamanda toplumun adalet duygusunu da gözeten bir araç haline gelmektedir.

author avatar
Kübra YILDIZ ÇOLAK