Türk Borçlar KanunuTürk Borçlar Kanunu m. 76: Geçici Ödemeler ve Hukuki Çerçevesi

12 Eylül 2025

Türk Borçlar Kanunu (“TBK”), 6098 sayılı Kanun ile 2011 yılında kabul edilerek 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun temel amacı, borç ilişkilerini günümüz ihtiyaçlarına uygun, modern ve sistematik bir çerçeveye oturtmaktır. TBK m. 76, geçici ödemeler başlığını taşımakta ve özellikle tazminat davaları sürecinde zarar görenin ekonomik açıdan korunmasını sağlamayı hedeflemektedir.

Geçici ödeme kurumu, zarar görenin yargılama süresince mağduriyetinin derinleşmesini önleyen, adaletin etkin ve pratik şekilde işlemesini temin eden bir düzenlemedir. Bu madde, yargılama esnasında taraflar arasında dengeyi kurmayı ve özellikle zarar görenin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesini amaçlamaktadır. Makalede öncelikle maddenin tarihsel gelişimi ve karşılaştırmalı hukuk perspektifi ele alınacak; ardından hukuki niteliği, unsurları, taraflara sağladığı hak ve yükümlülükler, sona erme halleri ve doktrindeki eleştiriler incelenecektir.

Türk Borçlar Kanunu Madde 76

Zarar gören, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde hâkim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir.

Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminata mahsup edilir; tazminata hükmedilmezse hâkim, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir.

Tarihsel Gelişim ve Karşılaştırmalı Hukuk

Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Gelişimi

Osmanlı Mecelle’sinde ve 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nda geçici ödemelere ilişkin açık bir düzenleme yer almamıştır. Ancak uygulamada hâkimlerin hakkaniyet ve dürüstlük kuralları çerçevesinde benzer geçici tedbirlere yöneldiği görülmektedir. TBK m. 76 ile birlikte bu ihtiyaç açıkça düzenlenmiş ve kurumsal bir güvenceye kavuşturulmuştur.

İsviçre Hukuku

TBK’nın kaynağı olan İsviçre Borçlar Kanunu’nda (“OR”) da geçici ödemeler düzenlenmiştir. İsviçre hukukunda zarar görenin ekonomik durumunun korunması için hâkim, davalıdan belirli miktarda Avanzahlung (ön ödeme) yapılmasına karar verebilmektedir. Bu düzenleme, Türk hukukundaki TBK m. 76’ya büyük ölçüde kaynaklık etmiştir.

Alman ve Fransız Hukuku

Alman Medeni Kanunu’nda (BGB) doğrudan “geçici ödeme” kurumu yer almaz; ancak ön tedbir (einstweilige Verfügung) yoluyla benzer bir koruma sağlanmaktadır. Fransız Medeni Usul Hukuku’nda ise “provision” adı verilen geçici ödeme mekanizması bulunmaktadır. Bu mekanizma, özellikle haksız fiil ve tazminat davalarında, mağdurun yargılama sürecinde temel ihtiyaçlarını karşılaması için uygulanır.

Bu karşılaştırma, TBK m. 76’nın Avrupa kıta hukukunun ortak eğilimleriyle uyumlu olduğunu göstermektedir.

Hukuki Nitelik

TBK m. 76’da düzenlenen geçici ödeme, bir ihtiyati tedbir olmayıp, esasa ilişkin geçici bir hüküm niteliği taşır. Karar, davanın sonucunu beklemeksizin zarar görenin ekonomik durumunu geçici olarak iyileştirmeyi amaçlar.

Geçici ödeme, davacının haklılığını gösteren inandırıcı delillere dayanmalı ve davacının ekonomik durumunun bu yardımı gerektirmesi gerekir. Bu nedenle, hâkim takdir yetkisini kullanırken hem hukuki hem de sosyal kriterleri göz önünde bulundurur.

Unsurlar

  1. Zararın Mevcudiyeti
    Davacı, geçici ödeme talebinde bulunabilmek için bir zararın doğduğunu inandırıcı delillerle ortaya koymalıdır.

  2. İnandırıcı Kanıtlar
    Kesin delil aranmaz; hâkim, iddianın haklılığını “inandırıcı” görmelidir. Örneğin, trafik kazası tutanakları, tanık beyanları veya hastane raporları bu kapsamda değerlendirilebilir.

  3. Ekonomik Gereklilik
    Davacının ekonomik olarak geçici ödemeye ihtiyaç duyması şarttır. Hâkim, kişinin gelir durumunu, sosyal statüsünü ve bakım yükümlülüklerini dikkate alır.

  4. Mahkeme Kararı
    Geçici ödeme ancak hâkim kararı ile mümkündür.

  5. Mahsup ve İade
    Geçici ödemeler, hükmedilecek tazminata mahsup edilir. Eğer tazminata hükmedilmezse, davacı aldığı meblağı yasal faizi ile birlikte iade etmek zorundadır.

Özellikler

  • Geçici Niteliğe Sahiptir: Kesin bir hüküm değil, davanın sonucuna bağlı olarak değişebilir.
  • Mahsup Edilir: Tazminat hükmü verildiğinde, yapılan ödemeler bu miktardan düşülür.
  • Risk Paylaşımı Sağlar: Hem davalı hem davacı yönünden denge gözetilir.
  • Hakkaniyet İlkesi ile Bağlantılıdır: Yargılama süresince zarar görenin mağduriyetinin derinleşmesini engeller.

Tarafların Hak ve Borçları

Zarar Görenin Hakları

  • Geçici ödeme talep etme hakkına sahiptir.
  • Yeterli kanıt sunmakla yükümlüdür.
  • Ödeme alması hâlinde, bu bedeli yalnızca zararı telafi için kullanmalıdır.

Davalının Yükümlülükleri

  • Mahkeme kararına uygun şekilde ödemeyi yapmak zorundadır.
  • Ödeme yaptığı tutarı, ileride hükmedilecek tazminattan mahsup ettirebilir.

Mahkemenin Rolü

  • Delilleri değerlendirerek davacının iddiasının inandırıcı olup olmadığını belirler.
  • Davacının ekonomik durumunu dikkate alarak geçici ödeme miktarını takdir eder.

Sona Erme / İstisnalar

Geçici ödeme, davanın esası hakkında karar verilmesi ile sona erer. Eğer:

  • Tazminata hükmedilirse, ödemeler bu miktardan mahsup edilir.
  • Tazminata hükmedilmezse, davacı aldığı ödemeleri yasal faizi ile iade eder.

İstisnai olarak, davacı kötü niyetle geçici ödeme talep etmişse, davalı ayrıca tazminat talebinde bulunabilir.

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/8678 E., 2021/412 K.

Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Dava, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen 17/07/2020 tarihli ara karar gereğince geçici ödemeye karar vermiştir.
Ara kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Uyuşmazlık, TBK76. maddesi uyarınca davacılar vekilinin tedbiren geçici ödeme talebi üzerine mahkemece ara karar ile geçici ödeme talebinin kabulüne ilişkindir.
Geçici ödeme 6098 sayılı TBK‘nun 76. maddesinde, ‘Zarar gören iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği taktirde hakim,istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir. Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminattan mahsup edilir. Tazminata hükmedilmezse hakim davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir’ şeklinde düzenlenmiştir.
İhtiyati tedbir, 6100 S. HMK nın 389. vd. maddelerinde düzenlenmiş olup ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtilmiştir.
Geçici ödeme, haksız fiil sebebiyle meydana gelen zararın karşılanması için açılan tazminat davalarında hükmedilen ve yargılama sonucunda hükmedilecek zarara mahsuben yapılan bir ön ödemedir. Ön ödeme geçici bir karardır. Bu geçici ödemenin miktarı, geçici ödemeler ne HMK.’da düzenlenmiş olan ihtiyati tedbir niteliğindedir, ne de İİK.’nda düzenlenmiş olan ihtiyati haciz niteliğindedir. Tam tersine, aynı ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz gibi ayrı bir geçici hukuki koruma türüdür. Çünkü HMK’nın 389. maddesi gereğince ihtiyati tedbir, sadece dava konusu uyuşmazlıklar hakkında verilebilen bir geçici hukuki koruma türüdür. Dava konusunun para alacağı olması halinde ise kural olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün değildir.( Kuru/Arslan/Yılmaz (Usul), s. 580-581; Pekcanıtez/Özekes/Atalay (Usul), s. 711- 713.)
Geçici ödemelerin Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olan diğer geçici hukuki korumalardan biri olması sebebiyle, geçici ödeme kararları bir ara karar mahiyetindedir. Bu sebeple de mahkeme iş bu ara kararından yargılama sonuçlanmadan önce her zaman dönebilir. Çünkü mahkemenin vermiş olduğu ara kararlar ile kural olarak taraflardan birisi lehine herhangi bir usuli kazanılmış hak oluşmaz. Yine geçici ödeme ara kararı yargılamayı sona erdirmediği için bu karara karşı doğrudan kanun yoluna gidilmesi de mümkün değildir. Ancak asıl karar ile birlikte kanun yoluna gidilebilir.
Dosya kapsamı ve yukarıdaki yasal düzenlemeler değerlendirildiğinde; TBK‘nın 76. maddesinde düzenlenen tedbiren geçici ödeme talebine ilişkin mahkemece verilen geçici ödeme talebinin kabulüne dair kararın ara karar niteliğinde olduğu, bu kararlara karşı ancak esas hüküm ile birlikte kanun yoluna başvurulabileceği anlaşıldığından davalı vekilinin geçici ödemeye ilişkin temyiz talebinin REDDİNE, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 19/01/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi

Olayın Özeti

Davacı, iş kazası sonucu meydana gelen maluliyetinden dolayı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Yargılama sırasında, davacı vekili TBK m. 76’ya dayanarak tedbiren geçici ödeme talebinde bulunmuş, mahkeme de 17/07/2020 tarihli ara kararla geçici ödemeye hükmetmiştir. Bu ara karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuki Sorun

Uyuşmazlığın temelini şu sorular oluşturmuştur:

  1. Geçici ödeme kararı (TBK m. 76 uyarınca) doğrudan temyiz edilebilir mi?
  2. Geçici ödeme kararı, HMK’daki ihtiyati tedbir veya İİK’daki ihtiyati haciz kurumları ile aynı nitelikte midir, yoksa ayrı bir hukuki koruma türü müdür?

Yargıtay’ın Gerekçesi

  • TBK m. 76: Hakim, zarar görenin iddiasını inandırıcı delillerle desteklemesi ve ekonomik durumunun da gerektirmesi halinde davalıdan geçici ödeme yapılmasına karar verebilir. Bu ödemeler, ileride hükmedilecek tazminattan mahsup edilir.
  • HMK m. 389 vd.: İhtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, geçici ödeme bu kurumdan farklıdır.
  • Yargıtay, geçici ödemenin ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz olmadığını, bağımsız ve ayrı bir geçici hukuki koruma türü olduğunu vurgulamıştır.
  • Geçici ödeme kararlarının ara karar niteliğinde olduğu, bu nedenle yargılamayı sona erdirmediği ve doğrudan kanun yoluna başvurulamayacağı, ancak esas hüküm ile birlikte temyize konu edilebileceği belirtilmiştir.
  • Mahkeme, ara kararlar nedeniyle usuli kazanılmış hak doğmayacağını, bu nedenle geçici ödeme kararından dönülebileceğini ifade etmiştir.

Kararın Önemi

  • İçtihat değeri: Karar, TBK m. 76 kapsamındaki geçici ödemelerin niteliğini netleştirmesi açısından önemlidir. Geçici ödemelerin, ihtiyati tedbir veya ihtiyati hacizle karıştırılmaması gerektiği, ayrı bir hukuki koruma olarak kabul edilmesi gerektiği ortaya konmuştur.
  • Uygulama etkisi: Uygulamada davalı vekillerinin geçici ödeme kararlarını doğrudan temyiz etmelerinin mümkün olmadığı, bu taleplerin yalnızca esas karar ile birlikte incelenebileceği açıklığa kavuşmuştur. Böylece usul ekonomisi korunmuş, geçici ödeme kararlarının yargılamayı uzatacak şekilde istismar edilmesi önlenmiştir.

Karar Sonuç ve Değerlendirme

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, TBK m. 76’da düzenlenen geçici ödeme kurumunun bağımsız bir geçici hukuki koruma türü olduğunu ve bu kararların ara karar niteliği taşıdığını tespit etmiştir. Bu nedenle, geçici ödeme kararına karşı tek başına temyiz yoluna gidilemeyeceği, sadece esas hükümle birlikte temyize konu edilebileceği sonucuna varılmıştır.

Bu karar, TBK m. 76’nın uygulama alanını açıklığa kavuşturmakta, geçici ödemelerin işlevini ve yargılamadaki yerini netleştirmektedir. Özellikle iş kazaları gibi mağduriyetin derhal giderilmesini gerektiren davalarda, zarar görenin ekonomik açıdan korunmasını sağlarken, davalı açısından da ilerideki tazminat hükmüyle denge kurmaktadır.

Eleştiriler

  1. Belirsizlik Sorunu:
    “İnandırıcı kanıt” kavramının sınırlarının net olmaması, uygulamada farklı kararların ortaya çıkmasına yol açmaktadır.

  2. Davalının Korunması:
    Davalı yönünden ödeme yükümlülüğü, dava sonucunda haksız çıkması halinde mağduriyet yaratabilir. Özellikle büyük meblağlı davalarda davalının ekonomik dengesi olumsuz etkilenebilir.

  3. Usuli Belirsizlik:
    Geçici ödemelerin usul hukuku bakımından nasıl uygulanacağı (örneğin teminat gerekip gerekmediği) konusunda doktrinde görüş ayrılıkları vardır.

Sonuç ve Değerlendirme

TBK m. 76, Türk hukukunda önemli bir yenilik olarak zarar görenin korunmasını amaçlamaktadır. Zarar görenin ekonomik zorluk içinde olduğu ve iddiasının inandırıcı olduğu durumlarda, davalının geçici ödeme yapmasına hükmedilmesi adalet duygusunu pekiştirir.

Ancak uygulamada belirsizliklerin giderilmesi, özellikle “inandırıcı kanıt” kavramının daha somut ölçütlerle belirlenmesi gereklidir. Yargıtay’ın istikrarlı içtihatları bu noktada yol gösterici olacaktır.

Sonuç olarak, TBK m. 76 hem zarar görenin korunmasını hem de davalının hakkaniyete uygun şekilde yükümlülük üstlenmesini sağlayan dengeli bir düzenlemedir. Bu nedenle, hem akademik çevrelerde hem de uygulamada dikkatle incelenmesi gereken bir kurumdur.

author avatar
Kübra YILDIZ ÇOLAK