Türk Ceza KanunuTCK 136: Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme

13 Eylül 2025

Türk Ceza Kanunu 136. Madde Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme

(1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) (Ek:17/10/2019-7188/17 md.) Suçun konusunun, Ceza Muhakemesi Kanununun 236 ncı maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları uyarınca kayda alınan beyan ve görüntüler olması durumunda verilecek ceza bir kat artırılır.

Giriş

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 136. maddesi, kişisel verilerin korunması alanında ceza hukuku perspektifinden önemli bir düzenleme getirmektedir. Madde, kişisel verileri hukuka aykırı olarak bir başkasına vermek, yaymak veya ele geçirmek fiillerini suç olarak tanımlamaktadır. İlk haliyle 2004 yılında yürürlüğe giren bu düzenleme, kişisel verilerin bireylerin özel hayatı üzerindeki belirleyici etkisini dikkate alarak hazırlanmıştır. Özellikle 2010 yılında Anayasa’ya eklenen “kişisel verilerin korunması hakkı” ve 2016’da yürürlüğe giren 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ile birlikte bu madde daha da önem kazanmıştır.

2019 yılında yapılan değişiklik ile (7188 sayılı Kanun) maddeye ikinci fıkra eklenmiş, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m. 236 uyarınca kayda alınan beyan ve görüntüler söz konusu olduğunda cezanın bir kat artırılacağı hüküm altına alınmıştır. Böylece mağdur haklarını korumaya yönelik ilave bir güvence sağlanmıştır.

Bu makalede, TCK m. 136 hükmü sistematik biçimde incelenecek; hukuki niteliği, unsurları, özellikleri, tarafların hak ve borçları, sona erme ve istisna halleri ele alınacak, son olarak sonuç ve değerlendirme yapılacaktır.

TCK m. 136/1 – Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme, Yayma veya Ele Geçirme

 

Düzenlemenin İçeriği

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 136/1. fıkrası şu şekildedir:

“Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Bu hüküm, kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde üçüncü kişilere aktarılması, yayılması veya ele geçirilmesini cezalandırarak bireylerin özel hayatlarını güvence altına almaktadır. Burada üç farklı seçimlik hareket düzenlenmiştir: verme, yayma ve ele geçirme. Bunlardan herhangi biri tek başına suçun oluşmasına yeterlidir.

Verme

“Kişisel verileri bir başkasına verme” fiili, verinin kaynağından rızasız şekilde aktarılmasıdır. Örneğin bir çalışanın, şirket veritabanında bulunan müşteri bilgilerini yetkisiz bir şekilde üçüncü kişilere göndermesi bu kapsama girer.

Yayma

“Yayma” ise verilerin çok sayıda kişiyle paylaşılmasıdır. Basın, sosyal medya veya internet ortamında kişisel bilgilerin ifşası bu suçun tipik örneğidir. Yargıtay kararlarında da kişisel fotoğraf ve görüntülerin sosyal medyada paylaşılması, yayma olarak değerlendirilmiştir.

Ele Geçirme

“Ele geçirme” fiili ise kişinin rızası dışında verilerin elde edilmesidir. Örneğin banka hesap bilgilerinin yasa dışı yollarla kopyalanması, bilgisayara kötü amaçlı yazılımlar yüklenmesi bu fiile örnek verilebilir. Bu durumda fail, verileri kullanmasa bile salt ele geçirme suçu tamamlar.

Cezai Yaptırım

Madde, bu fiilleri işleyen fail için iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası öngörmektedir. Bu yönüyle suçun yaptırımı görece ağırdır ve caydırıcılığı amaçlar. Ayrıca kamu görevlisi tarafından veya görevin verdiği yetki kötüye kullanılarak işlenmesi halinde TCK m. 137 devreye girerek ceza artırılmaktadır.

Değerlendirme

TCK m. 136/1, kişisel verilerin korunması bağlamında ceza hukukunun en temel normlarından biridir. Kapsamı oldukça geniştir ve dijitalleşme çağında veri güvenliği ihlallerinin artışı dikkate alındığında önemi daha da büyümüştür. Gerek cezanın alt ve üst sınırının yüksekliği, gerek seçimlik hareketlerin genişliği, bu düzenlemenin bireyleri koruyucu işlevini açıkça ortaya koymaktadır.

TCK m. 136/2 – Kayda Alınan Beyan ve Görüntülere İlişkin Nitelikli Hâl

Düzenlemenin İçeriği

2019 yılında yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun ile TCK m. 136’ya ikinci fıkra eklenmiştir. Hüküm şu şekildedir:

“Suçun konusunun, Ceza Muhakemesi Kanununun 236 ncı maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları uyarınca kayda alınan beyan ve görüntüler olması durumunda verilecek ceza bir kat artırılır.”

Bu düzenleme, özellikle cinsel istismar, şiddet veya hassas mağduriyet içeren suçlarda mağdurların ifadelerinin özel yöntemlerle alınması sırasında kayda geçirilen görüntü ve ses kayıtlarının korunmasını amaçlamaktadır.

CMK m. 236 Bağlantısı

CMK m. 236/5-6 uyarınca, mağdur çocukların ve bazı özel durumdaki mağdurların ifadeleri, tekrar travmatize olmamaları için kamera kaydıyla alınmakta ve ilerleyen aşamalarda yeniden dinlenmeleri yerine bu kayıtlar kullanılmaktadır. Bu kayıtlar yalnızca yargılamanın amacıyla sınırlı olarak kullanılabilir.

İşte TCK m. 136/2, bu kayıtların hukuka aykırı biçimde paylaşılması, üçüncü kişilere verilmesi, internete yayılması veya yetkisiz şekilde ele geçirilmesini nitelikli hal olarak kabul etmiş ve cezayı bir kat artırma yolunu seçmiştir.

Hukuki Anlamı

Bu düzenleme ile mağdurların ikincil mağduriyetinin önlenmesi hedeflenmiştir. Çünkü bu kayıtların üçüncü kişilerin eline geçmesi, mağduru yeniden psikolojik olarak sarsabilir, toplum önünde küçük düşmesine yol açabilir. Dolayısıyla yasa koyucu burada daha hassas bir koruma sağlamıştır.

Uygulamadaki Önemi

  • Özellikle cinsel istismar dosyalarında çocuk mağdurların ifadelerinin sosyal medyaya sızdırılması riskine karşı cezai yaptırım güçlendirilmiştir.
  • Avukatların ve uygulayıcıların, bu kayıtların muhafazasında yüksek dikkat ve gizlilik göstermesi gerekir.
  • Bu tür verilerin hukuka aykırı şekilde kullanılması, sadece TCK m. 136/2 kapsamında değil, ayrıca disiplin ve idari sorumluluklara da yol açabilir.

Cezai Yaptırım

Normalde TCK m. 136/1’de öngörülen ceza 2 yıldan 4 yıla kadar hapis iken, bu nitelikli halde 4 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasına hükmedilmesi gerekmektedir. Böylece yasa koyucu, konunun ağırlığını dikkate alarak cezayı önemli ölçüde artırmıştır.

Değerlendirme

TCK m. 136/2, kişisel verilerin korunması noktasında en hassas alanlardan birini hedef almıştır. Yargılama sürecinde mağdurların korunması, ceza muhakemesinin en önemli ilkelerindendir. Bu nedenle mağdur ifadelerinin kayıt altına alınması ve saklanması süreci, yalnızca yargılamanın tarafları ve mahkeme ile sınırlı tutulmalıdır.

Bu düzenleme, ikincil mağduriyetin önlenmesi, yargıya güvenin korunması ve özel hayatın gizliliğinin sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır.

Hukuki Nitelik

TCK m. 136, özel hayatın gizliliğini ve kişisel verilerin korunmasını güvence altına alan bir suç tipidir. Suçun temel amacı, bireylerin kişisel verileri üzerindeki kontrol hakkını korumaktır. Bu düzenleme, aynı zamanda Anayasa m. 20/3 hükmü ve KVKK ile paralel bir işlev görmektedir.

Madde, soyut tehlike suçu niteliği taşır; yani kişisel verilerin üçüncü kişilere verilmesi, yayılması veya ele geçirilmesiyle birlikte, kişisel hakların zarar görmesi aranmaz. Hukuka aykırılığın gerçekleşmesi, fiilin cezalandırılması için yeterlidir.

Unsurlar

Maddi Unsur

  • Fail: Herkes bu suçun faili olabilir. Failin kamu görevlisi olması, TCK m. 137 uyarınca cezanın artırılmasına sebep olabilir.
  • Mağdur: Kişisel verileri hukuka aykırı olarak kullanılan kişidir.
  • Konusu: Kişisel verilerdir. Bunlar kimliği belirli veya belirlenebilir kişiye ilişkin her türlü bilgi olabilir (örn. ad, adres, telefon, sağlık verisi, mali veriler).
  • Fiil: Üç seçimlik hareket öngörülmüştür:
    • Verme
    • Yayma
    • Ele geçirme

Manevi Unsur

Suç, kastla işlenebilir. Failin bilerek ve isteyerek kişisel verileri yayması, vermesi veya ele geçirmesi gerekir. Taksirle işlenmesi mümkün değildir.

Özellikler

  • Korunan Hukuki Değer: Kişisel verilerin gizliliği ve bireyin kendi verisi üzerindeki hâkimiyetidir.
  • Tehlike Suçu: Zararın doğması aranmaz. Verinin üçüncü kişiye aktarılması yeterlidir.
  • Seçimlik Hareketli Suç: Verme, yayma veya ele geçirme fiillerinden herhangi biri suçu oluşturur.
  • Şikâyete Tabi Değil: Suç, re’sen soruşturulur.
  • Cezada Artırım: CMK m. 236 kapsamında kayda alınan beyan ve görüntüler söz konusu olduğunda ceza bir kat artırılır.

Tarafların Hak ve Borçları

Failin Borçları

  • Kişisel verileri yalnızca hukuka uygun amaçlarla işlemek, paylaşmamak, yaymamak.
  • KVKK’da öngörülen yükümlülüklere uymak.

Mağdurun Hakları

  • Verilerinin hukuka aykırı biçimde kullanılmasına karşı korunma hakkı.
  • Soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde avukat aracılığıyla temsil edilme imkânı.
  • KVKK ve TCK kapsamında tazminat talep etme hakkı.

Sona Erme / İstisnalar

  • Hukuka Uygunluk Halleri: Açık rıza ile verinin paylaşılması, kanunun açıkça öngördüğü durumlar (örn. kamu sağlığı için veri paylaşımı), meşru menfaatler.
  • Etkin Pişmanlık: TCK m. 136’da özel bir etkin pişmanlık hükmü bulunmamakla birlikte, failin verileri derhal iade etmesi veya imha etmesi cezanın belirlenmesinde indirim nedeni olabilir.
  • Zamanaşımı: Genel dava zamanaşımı süresi geçerli olacaktır.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/984 E., 2024/3050 K.

MAHKEMESİ:Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hakaret, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, müstehcenlik
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Onama

Yerel mahkemece sanık hakkında kurulan hükümlerin; sanık müdafii tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde, 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesindeki temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı tespit edilmekle, işin esasına geçildi, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yerel mahkemece sanık hakkında verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, suçundan, 5237 sayılı TCK‘nın 136/1, 43/1, 53/1, maddeleri uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, hakaret suçundan TCK‘nın 125/2-1, 43/1, 53/1, maddeleri uyarınca 1 yıl 5 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, müstehcenlik suçundan TCK‘nın 226/2, 52/2-4, 53/1, maddeleri uyarınca 2 yıl hapis ve 4.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca sanık müdafiinin temyiz isteminin reddi ile hükümlerin onanmasına karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri; kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, mahkumiyete esas alınan bilirkişi raporunun sanığın yargılandığı başka bir mahkemeye ait olduğuna, eksik araştırma neticesinde hüküm kurulduğuna, ceza miktarına, mahkumiyete yeter delil bulunmadığına ve resen görülecek nedenlerle hükümlerin bozulması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Yerel mahkemece, dosyada mevcut belge ve bilgiler, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde alınan beyanlarla birlikte dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; katılan … ile bir dönem birliktelik yaşayan sanığın katılan …’in annesi adına açtığı sahte facebook hesabı üzerinden katılan … ile bir dönem beraber çalışan katılan …’nin iş yerinde ve kişisel kullanımında olan telefon numaralarını cinsel ilişkiye girildiği izlenimi verilen masaj salonu numarası olarak paylaşan ve katılan …’in resmi kullanılarak adına açılan sahte hesaptan katılan …’in akrabalarına ait resimleri müstehcen resimlere montajlamak suretiyle yayınlayan sanık hakkında 5237 sayılı TCK‘nın 125/2-1, 136/1. ve 226/2. Maddelerinde düzenlenen hakaret, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve müstehcenlik suçlarından mahkûmiyet kararı verilmiştir.

IV. GEREKÇE VE KARAR
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Sanığa ait dijital materyaller üzerinde usulüne uygun alınacak arama kararına istinaden arama yapılarak suça konu hesaplara ve resimlere dair teknik veri olup olmadığının tespit edilmesi, IP tespiti yapılan sanığın çalıştığı iş yerine ait internet bağlantısının şifreli olup olmadığının, şifreli ise sanığın şifreyi bilip bilmediğinin iş yeri sahibinden sorulup, sanığa ait dijital materyallerde söz konusu IP’ye bağlantı yapılıp yapılmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edildikten sonra toplanan tüm deliller birlikte değerledirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,

Kabul ve uygulamaya göre de;

Sanığın katılan …’ye ait telefon numaralarının katılanın rızası dışında cinsel ilişki yaşandığı izlenimi verilerek yayınlanması ve katılan …’in resmi kullanılarak adına açılan sahte hesaptan katılan …’in akrabalarına ait kişisel veri kapsamındaki baş bölgesine ait resimlerin müstehcen içerikli resimlere montajlanarak yayınlamasına konu olayda;

Sanığın katılan …’ye yönelik sübut bulan eyleminin 5237 sayılı TCK‘nın 125/1. maddesinde düzenlenen hakaret ve aynı Kanun’un 136/1. Maddesinde düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarını oluşturduğu, TCK‘nın 44/1. maddesi uyarınca bir eylem ile birden fazla suçun oluşmasına neden olan sanık hakkında daha ağır cezayı gerektiren TCK‘nın 136/1. maddesinde düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,

Sanığın katılan … adına açtığı sahte hesaptan katılan …’in akrabalarına ait kişisel veri kapsamındaki baş bölgesine ait resimlerin müstehcen içerikli resimlere montajlanarak yayınlanması nedeniyle sübut bulan eyleminin TCK‘nın 125/1. maddesinde düzenlenen hakaret, TCK‘nın 226/2. Maddesinde düzenlenen müstehcenlik ve aynı Kanun’un 136/1. maddesinde düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarını oluşturduğu, TCK‘nın 44/1. maddesi uyarınca bir eylem ile birden fazla suçun oluşmasına neden olan sanık hakkında daha ağır cezayı gerektiren TCK‘nın 136/1. maddesinde düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan resimleri kullanılan kişi sayısınca hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,

Hukuka aykırı olup, açıklanan nedenle Kocaeli 6. Asliye Ceza Mahkemesinin kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321. maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi gereğince ceza miktarı açısından sanığına kazanılmış hakkının SAKLI TUTULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

10.06.2024 tarihinde karar verildi.

Olayın Özeti

Sanık, mağdurların kişisel verilerini ve fotoğraflarını sahte sosyal medya hesapları üzerinden paylaşmış, bu paylaşımlarda cinsel içerikli montajlara yer vermiştir. Ayrıca mağdurların telefon numaralarını “cinsel ilişki çağrışımı yapan masaj salonu numarası” gibi göstermiştir. Yerel mahkeme, sanığı hakaret, kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve müstehcenlik suçlarından mahkûm etmiştir.

Hukuki Sorun

Uyuşmazlığın merkezinde şu sorular bulunmaktadır:

  1. Tek fiille birden fazla suçun oluşması halinde (TCK m. 44) hangi suçtan hüküm kurulması gerekir?

  2. Kişisel verilerin müstehcen içeriklerle birlikte paylaşılması halinde hangi suç tipleri gündeme gelir?

  3. Delillerin toplanmasında eksiklik (IP tespiti, dijital materyal incelemesi) kararın geçerliliğini nasıl etkiler?

Yargıtay’ın Gerekçesi

  • Eksik araştırma: Yargıtay, sanığa ait dijital materyaller üzerinde usule uygun bir arama yapılmadığını, IP adresinin şifreli olup olmadığının araştırılmadığını ve delillerin tam anlamıyla toplanmadığını belirlemiştir. Bu eksiklikler, hükmün sağlıklı kurulmasını engellemiştir.

  • TCK m. 44 uygulaması:

    • Sanığın mağdurun telefon numarasını cinsel ilişki çağrışımı yapacak şekilde paylaşması hem hakaret (TCK m. 125) hem de kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme (TCK m. 136) suçlarını oluşturur. Ancak, TCK m. 44 gereği daha ağır cezayı gerektiren TCK m. 136 uygulanmalıdır.

    • Sanığın mağdur yakınlarının fotoğraflarını müstehcen içeriklerle montajlaması hakaret, müstehcenlik (TCK m. 226) ve kişisel verilerin hukuka aykırı olarak yayılması (TCK m. 136) suçlarını doğurur. Burada da daha ağır cezayı gerektiren TCK m. 136 uygulanmalı, resimleri kullanılan kişi sayısı kadar ayrı ayrı hüküm kurulmalıdır.

  • Sonuç: Yerel mahkemenin hem eksik araştırma yapması hem de TCK m. 44’ün doğru uygulanmaması nedeniyle karar bozulmuştur.

Kararın Önemi

Bu karar, uygulamada üç yönüyle önem taşımaktadır:

  1. Kişisel verilerin korunması: Yargıtay, müstehcenlik ve hakaret unsurlarıyla birlikte işlense bile kişisel verilerin hukuka aykırı paylaşılmasını daha ağır yaptırıma bağlayarak TCK m. 136’nın önceliğini vurgulamıştır.

  2. TCK m. 44’un işlevi: Tek fiille birden fazla suç işlendiğinde en ağır cezayı gerektiren suçun esas alınması gerektiği hatırlatılmıştır.

  3. Delil toplama zorunluluğu: Dijital suçlarda teknik inceleme yapılmadan hüküm kurulamayacağı, aksi durumda mahkûmiyetin sakatlanacağı açıkça ortaya konmuştur.

Kararın Değerlendirmesi

Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin bu kararı, kişisel verilerin dijital ortamda müstehcen içeriklerle veya küçük düşürücü biçimde paylaşılması halinde esas olarak TCK m. 136’nın uygulanacağını teyit etmektedir. Ayrıca, dijital delillerin eksiksiz ve usule uygun toplanması gerektiği yönünde uygulamaya yol gösterici niteliktedir. Bu karar, kişisel verilerin korunmasına ilişkin içtihat birliğinin güçlenmesine katkı sağlamaktadır.

Sonuç ve Değerlendirme

TCK m. 136, kişisel verilerin korunmasına ilişkin ceza hukuku mekanizmasının temelini oluşturmaktadır. Bu madde ile bireylerin kişisel verilerinin, onların rızası olmadan üçüncü kişilere verilmesi, yayılması veya ele geçirilmesi suç olarak tanımlanmış ve yaptırıma bağlanmıştır.

Özellikle dijitalleşmenin hızla arttığı günümüzde, kişisel verilerin korunması hem bireysel özgürlükler hem de toplumsal güvenlik açısından kritik bir rol oynamaktadır. Avukatların bu alandaki sorumlulukları da giderek artmakta; zira kişisel veri ihlalleri çoğu kez karmaşık hukuki süreçlere konu olmaktadır.

Sonuç olarak, TCK m. 136 yalnızca cezai yaptırım öngören bir düzenleme değil, aynı zamanda bireylerin özel hayatın gizliliği hakkı ve kişisel veri güvenliği için anayasal düzeyde bir koruma mekanizmasının parçasıdır. Bu nedenle, madde uygulamada titizlikle yorumlanmalı, Yargıtay içtihatları ve doktrindeki görüşlerle birlikte sürekli güncellenmelidir.

author avatar
Kübra YILDIZ ÇOLAK