TCK Madde 190- Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma
(1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırmak için;
a) Özel yer, donanım veya malzeme sağlayan,
b) Kullananların yakalanmalarını zorlaştıracak önlemler alan,
c) Kullanma yöntemleri konusunda başkalarına bilgi veren,
Kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını alenen özendiren veya bu nitelikte yayın yapan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Bu maddede tanımlanan suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Türk Ceza Kanunu’nun 190. maddesi, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımını kolaylaştırmaya yönelik fiilleri suç olarak düzenlemiştir. Kanun, 26.09.2004 tarihinde kabul edilmiş ve 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu madde, toplum sağlığını korumak ve uyuşturucu ile mücadelede etkin bir yasal çerçeve oluşturmak amacıyla düzenlenmiştir.
Uyuşturucu madde kullanımı bireysel bir suç olmaktan çıkıp, başkalarının kullanımını kolaylaştıran veya özendiren davranışlarla birleştiğinde çok daha ağır bir toplumsal tehdit haline gelir. Bu nedenle, TCK m. 190 özellikle hem kullanan kişileri korumayı hem de topluma yönelik tehlikeleri önlemeyi hedeflemektedir.
Makale planında öncelikle madde metni ve alt bentleri açıklanacak, ardından hukuki nitelik, unsurlar, özellikler, tarafların hak ve borçları, sona erme/istisnalar ve Yargıtay uygulaması başlıkları ele alınacaktır. Son bölümde ise değerlendirme yapılacaktır.
TCK m. 190/1
Bu madde, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırmaya yönelik fiilleri düzenler. Buna göre, özel yer, donanım veya malzeme sağlamak; kullananların yakalanmalarını zorlaştıracak önlemler almak ya da kullanma yöntemleri konusunda başkalarına bilgi vermek suretiyle hareket eden kişi 5 yıldan 10 yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
Yani bu fıkra, doğrudan uyuşturucu temin etmese bile, kullanımı kolaylaştıran davranışları bağımsız bir suç olarak tanımlamaktadır.
TCK m. 190/1-a – Özel Yer, Donanım veya Malzeme Sağlama
Türk Ceza Kanunu m. 190/1-a’da, “uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırmak için özel yer, donanım veya malzeme sağlama” fiili suç olarak tanımlanmıştır. Burada kast edilen; kişilerin uyuşturucu kullanmalarını mümkün kılacak, kolaylaştıracak veya rahatlatacak her türlü mekân, araç veya ekipmanın temin edilmesidir.
Özel Yer Sağlama
- Fail, uyuşturucu kullanımına uygun bir mekânı başkalarına sunarsa bu bend kapsamında sorumlu tutulur.
- “Özel yer”, ev, iş yeri, depo, eğlence mekânı veya başka herhangi bir kapalı/açık alan olabilir.
- Uyuşturucunun rahatça tüketilmesine olanak tanıyacak şekilde tahsis edilmişse suç oluşur.
Donanım Sağlama
- Uyuşturucu tüketimi için gerekli teknik araçların sağlanması bu kapsamdadır.
- Örneğin, enjektör, ısıtıcı, nargile düzenekleri, özel borular veya inhalasyon cihazları.
- Bu donanımlar sıradan kullanım amaçlı da olabilir, ancak failin kastı “uyuşturucu kullanımını kolaylaştırma” yönünde olmalıdır.
Malzeme Sağlama
- Kullanım sırasında ihtiyaç duyulan sarf malzemeleri de bu kapsamda değerlendirilir.
- Kağıt, sigara sarma aparatı, alüminyum folyo, küçük paketleme materyalleri örnek verilebilir.
- Malzemelerin kullanım amacı önemlidir; yalnızca günlük hayatta kullanılan bir eşya olması yetmez, failin bunu uyuşturucu kullanmaya yönelik sağladığı ispatlanmalıdır.
Hukuki Değerlendirme
- Suç, seçimlik hareketlidir; özel yer sağlamak da yeterlidir, donanım veya malzeme sağlamak da.
- Suçun tamamlanması için uyuşturucunun fiilen kullanılması gerekmez; yer veya malzeme temin edilmiş olması yeterlidir.
- Failin kastı belirleyici olduğundan, sıradan bir eşyanın sağlanması suç oluşturmaz.
- Yargıtay kararlarında, özellikle “kullanım amacı” üzerinde durulmakta ve failin bu fiili bilerek ve isteyerek yapıp yapmadığı araştırılmaktadır.
Örnek Senaryolar
- Evini, uyuşturucu kullanıcılarının toplanıp madde tüketmeleri için açan kişi.
- Bir kafede, uyuşturucu kullanımına yönelik özel bölme veya düzenek hazırlayan işletmeci.
- Uyuşturucu kullanımına elverişli şırınga veya düzenek sağlayan satıcı.
TCK m. 190/1-b – Yakalanmayı Zorlaştıracak Önlem Alma
(içerik buraya yazılacak
Bu bent, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişilerin yakalanmalarını zorlaştıracak önlemler alınmasını suç saymaktadır. Burada amaç, kullanım fiilinin gizlenmesi veya kolluk güçlerinin denetimini engelleyecek düzenlemelerin yapılmasıdır.
Önlem Alma Kavramı
- Uyuşturucu kullanan kişilerin tespit edilmesini veya yakalanmasını güçleştiren her türlü fiziksel ya da teknik tedbir önlem alma olarak değerlendirilir.
- Fail, bu önlemleri bilerek ve isteyerek almalı; amaç, kullanıcıların kolluktan korunması olmalıdır.
Uygulama Örnekleri
- Kullanıcıların madde tükettiği mekânın girişine güvenlik kameraları koymak ve kolluğun yaklaşmasını haber vermek.
- Polis baskınlarını haber verecek gözcü veya “kapı nöbetçisi” görevlendirmek.
- Mekânda uyuşturucu dumanını gizlemek için özel havalandırma sistemleri kurmak.
- Kullanım esnasında delillerin yok edilmesini sağlayacak düzenekler hazırlamak.
Hukuki Değerlendirme
- Suçun oluşması için, gerçekten bir yakalanma vakasının meydana gelmesi gerekmez; bu ihtimali zorlaştıracak önlemlerin alınması yeterlidir.
- Önlemlerin sırf genel güvenlik amacıyla değil, özellikle uyuşturucu kullanımı için alınmış olması gerekir.
- Fail herkes olabilir; ancak yer temin eden kişi, aynı zamanda bu bent kapsamındaki önlemleri de alırsa iki seçimlik hareketi birden gerçekleştirmiş olur.
Sonuç
TCK m. 190/1-b, uyuşturucu kullanımını yalnızca kolaylaştıran değil, aynı zamanda kolluk müdahalesini engelleyen davranışları da cezalandırarak suçun gizlenmesini önlemeyi hedefler. Böylece hem kamu otoritesinin etkinliği hem de toplum sağlığı korunmuş olur.
TCK m. 190/1-c – Kullanma Yöntemleri Konusunda Bilgi Verme
Bu bent, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin nasıl kullanılacağı konusunda başkalarına bilgi verilmesini suç olarak düzenler. Kanun koyucu, özellikle yeni kullanıcıların maddeye yönelmesini ve kullanımın yaygınlaşmasını engellemeyi amaçlamıştır.
Bilgi Verme Kavramı
- Uyuşturucunun hazırlanışı, karıştırılması, tüketim şekilleri veya etkilerinin artırılması gibi konularda başkalarına yol göstermek, öğretmek veya tavsiyede bulunmak bu bent kapsamına girer.
- Yalnızca sözlü anlatım değil, yazılı metin, görsel materyal, internet paylaşımları veya dijital içerikler de bilgi verme olarak değerlendirilebilir.
Uygulama Örnekleri
- Bir kişiye uyuşturucu maddenin nasıl sarılacağını, nasıl enjekte edileceğini veya hangi yöntemle daha etkili hale geleceğini öğretmek.
- İnternet ortamında uyuşturucu kullanımına ilişkin rehber niteliğinde yazı, video veya görsel paylaşmak.
- Arkadaş çevresinde “şu yöntemle daha uzun süre etkili olur” gibi açıklamalar yapmak.
Hukuki Değerlendirme
- Suçun oluşması için uyuşturucunun fiilen kullanılması gerekmez; bilgi aktarımı yeterlidir.
- Failin kastı önemlidir: kişinin amacı gerçekten uyuşturucu kullanımını öğretmek olmalıdır. Eğer yalnızca zararlarını anlatma veya caydırma amacı varsa suç oluşmaz.
- Bilgi verme fiili, aleniyet kazanırsa ayrıca 190/2’de düzenlenen “özendirme” suçu da gündeme gelebilir.
Sonuç
TCK m. 190/1-c, uyuşturucu ile mücadelede önleyici işlev üstlenir. Kullanım yöntemlerini öğretmek, toplumda özellikle gençler arasında madde kullanımını teşvik edebileceğinden, kanun koyucu bu davranışı başlı başına cezalandırılabilir bir fiil haline getirmiştir. Böylece uyuşturucunun yayılmasının önüne geçilmek istenmiştir.
TCK m. 190/2 – Alenen Özendirme
uşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını alenen özendiren ya da bu nitelikte yayın yapan kişilerin cezalandırılmasını öngörür. Amaç, bireylerin özellikle gençlerin uyuşturucu kullanımına teşvik edilmesini engellemektir.
Aleniyet Unsuru
- “Alenen” ifadesi, fiilin geniş bir kitle tarafından görülüp duyulabilecek şekilde yapılmasını ifade eder.
- Televizyon, radyo, internet, sosyal medya paylaşımları, gazete yazıları veya halka açık toplantılar bu kapsama girer.
- Özel ortamda sınırlı sayıda kişiye yapılan özendirmeler bu fıkra kapsamında değil, 190/1 kapsamında değerlendirilebilir.
Özendirme Kavramı
- Uyuşturucu kullanmanın zevkli, faydalı veya zararsız olduğuna dair ifadeler kullanmak.
- Kullanımı teşvik eden slogan, şarkı sözü, afiş, görsel veya videolar hazırlamak.
- Madde kullanmayı bir “özgürlük göstergesi” veya “statü sembolü” gibi sunmak.
Uygulama Örnekleri
- Sosyal medyada uyuşturucu kullanımını cazip hale getiren görseller paylaşmak.
- Konserlerde veya halka açık etkinliklerde uyuşturucuyu öven sözler sarf etmek.
- Bir internet sitesinde uyuşturucu kullanmanın faydalarını anlatan makale yayımlamak.
Hukuki Değerlendirme
- Suçun oluşması için doğrudan uyuşturucu verilmesi veya yer temin edilmesi gerekmez; özendirme fiili tek başına yeterlidir.
- Failin kastı, başkalarını kullanmaya yöneltmektir. Kişisel deneyim anlatmak tek başına özendirme sayılmaz; ancak övücü ve teşvik edici bir nitelik taşıyorsa suç oluşur.
- Basın ve internet yoluyla işlenmesi halinde, aleniyet unsuru güçlü bir şekilde gerçekleştiğinden daha ağır bir değerlendirmeye tabi tutulur.
Sonuç
TCK m. 190/2, uyuşturucu ile mücadelede toplumsal bilinci artırmak için özel olarak düzenlenmiş bir hükümdür. Özellikle medya ve dijital platformların etkisi düşünüldüğünde, özendirme fiilleri gençleri madde kullanımına yöneltebilecek ciddi bir risk taşır. Bu nedenle kanun koyucu, cezaları yüksek tutarak caydırıcılığı sağlamaya çalışmaktadır.
TCK m. 190/3 – Sağlık Mesleği Mensupları ve Diğerleri
Bu fıkra, TCK m. 190’da tanımlanan suçların; tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı gibi sağlık hizmeti sunan kişiler veya ecza ticareti ile uğraşanlar tarafından işlenmesi halinde cezanın yarı oranında artırılacağını düzenler.
Failin Konumu
- Normal şartlarda bu suçları herkes işleyebilir. Ancak sağlık mesleği mensupları bakımından suçun işlenmesi ağırlaştırıcı sebep sayılmıştır.
- Bunun nedeni, bu kişilerin mesleki bilgilerini ve güven ilişkisini kötüye kullanarak daha kolay bir şekilde suç işlemeleri ve topluma zarar verme ihtimallerinin daha yüksek görülmesidir.
Örnek Durumlar
- Bir hekimin, uyuşturucu kullanımı için uygun reçeteler düzenlemesi.
- Bir eczacının, kullanıcıya uyuşturucu etkisi olan ilaçları usulsüz şekilde temin etmesi.
- Bir hemşirenin, uyuşturucu kullanımında kullanılan tıbbi malzemeleri (örneğin enjektör) temin etmesi.
- Kimyagerin, uyuşturucu kullanımını kolaylaştıracak formülleri veya karışımları öğretmesi.
Hukuki Değerlendirme
- Bu fıkradaki düzenleme, suçun nitelikli hali olarak kabul edilir.
- Cezanın artırılmasının nedeni, failin mesleki konumunu kötüye kullanmasıdır.
- Burada “meslek” kavramı yalnızca sağlık hizmetiyle sınırlı tutulmamış, kimyagerlik ve ecza ticareti gibi alanlar da kapsama alınmıştır.
- Failin meslek icabı sahip olduğu bilgi ve yetkinlik, suçun işlenişini kolaylaştırdığı için yaptırım ağırlaştırılmıştır.
Sonuç
TCK m. 190/3, sağlık mesleği mensuplarına toplumun duyduğu güveni kötüye kullanmalarına karşı caydırıcı bir önlem niteliği taşır. Böylece hem mesleğin itibarı korunmakta hem de uyuşturucu ile mücadelede etkinlik sağlanmaktadır.
Hukuki Nitelik
TCK m. 190 kapsamında düzenlenen suç, kamu sağlığını koruma amacı güden bir soyut tehlike suçu niteliğindedir. Yani, fiilin işlenmesiyle birlikte somut bir zararın doğması aranmaz; yalnızca uyuşturucu kullanımını kolaylaştırma ihtimalinin ortaya çıkması yeterlidir.
Bu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Failin;
- özel yer, donanım veya malzeme sağlaması,
- yakalanmayı zorlaştıracak önlemler alması,
- kullanma yöntemlerini öğretmesi,
eylemlerinden herhangi biri, tek başına suçun oluşumu için yeterlidir.
Ayrıca bu suç genel kastla işlenebilir. Failin amacı, başkalarının uyuşturucu kullanmasını kolaylaştırmak olmalıdır. Olası kast, kural olarak yeterli görülmez; çünkü kanun koyucu doğrudan kastı esas almıştır.
Hukuki değer bakımından korunan menfaat; yalnızca bireylerin sağlığı değil, aynı zamanda toplum düzeni ve kamu güvenliğidir. Bu nedenle madde, hem bireysel hem de toplumsal yönü olan bir koruma sağlar.
Son olarak, suçun özel bir mağduru yoktur; mağdur toplumun tamamıdır. Ancak fiilden doğrudan etkilenen bireyler de (örneğin uyuşturucu kullanmaya yönlendirilen kişiler) dolaylı olarak mağdur konumundadır.
Unsurlar
Maddi Unsurlar
- Fail: Suçu herkes işleyebilir; özel bir özellik aranmaz. Ancak sağlık mesleği mensupları veya ecza ticaretiyle uğraşanlar tarafından işlenmesi hâlinde ceza artırılır (m. 190/3).
- Mağdur: Bu suçun doğrudan mağduru toplumun kendisidir. Dolaylı olarak, uyuşturucu kullanmaya yönlendirilen bireyler de korunmaktadır.
- Hareket: Kanunda seçimlik hareketler sayılmıştır:
- Özel yer, donanım veya malzeme sağlama,
- Kullananların yakalanmalarını zorlaştıracak önlemler alma,
- Kullanma yöntemleri konusunda başkalarına bilgi verme.
Bu hareketlerden herhangi birinin yapılması suçun oluşumu için yeterlidir.
Netice: Somut bir zarar veya kullanım sonucu aranmaz. Fiilin işlenmesiyle birlikte suç tamamlanır.
Manevi Unsurlar
- Suç doğrudan kast ile işlenebilir. Failin amacı, başkalarının uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımını kolaylaştırmak olmalıdır.
- Olası kast, suçun yapısı gereği yeterli değildir. Failin fiili bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi aranır.
- Taksirle işlenmesi mümkün değildir.
Hukuka Aykırılık Unsuru
- Fiil, kanunda öngörülmüş seçimlik hareketlerden biriyle işlendiğinde hukuka aykırılık gerçekleşmiş olur.
- Meşru savunma, zorunluluk hali gibi genel hukuka uygunluk sebepleri varsa fiil hukuka aykırı sayılmaz.
- Örneğin, bir doktorun yalnızca tedavi amacıyla verdiği tıbbi bilgi bu kapsamda değerlendirilemez.
Cezalandırılabilirlik Şartları
- Fiilin başkasının uyuşturucu kullanmasına yönelik olması gerekir. Failin kendi kullanımı bu madde kapsamında değil, TCK m. 191 kapsamında değerlendirilir.
- Suç teşebbüse elverişlidir; örneğin yer tahsis etmek için hazırlık yapılmışsa ve son anda engellenmişse teşebbüsten sorumluluk doğar.
Özellikler
Seçimlik Hareketli Suç
TCK m. 190/1’de üç ayrı seçimlik hareket düzenlenmiştir:
- Özel yer, donanım veya malzeme sağlama,
- Yakalanmayı zorlaştıracak önlem alma,
- Kullanma yöntemleri konusunda bilgi verme.
Bu hareketlerden herhangi biri tek başına suçun oluşması için yeterlidir. Birden fazlasının gerçekleşmesi halinde ise zincirleme suç hükümleri değil, tek suçun birden çok seçimlik hareketle işlenmesi söz konusu olur.
Soyut Tehlike Suçu
- Suçun oluşması için uyuşturucunun fiilen kullanılması gerekmez.
- Kolaylaştırma ihtimali dahi yeterlidir. Bu nedenle somut zararın doğmaması, cezalandırmaya engel değildir.
Nitelikli Haller
- Sağlık mesleği mensupları veya ecza ticareti ile uğraşan kişiler tarafından işlenmesi durumunda ceza yarı oranında artırılır (m. 190/3).
- Bu nitelikli hal, failin mesleki güveni kötüye kullanması nedeniyle öngörülmüştür.
Fail Bakımından Özellikler
- Suçu herkes işleyebilir. Failin uyuşturucu bağımlısı olması veya kullanıcı olması suçun niteliğini değiştirmez.
- Bir kişi, hem uyuşturucu kullandırmak için yer sağlayıp hem de kullanım yöntemini öğretirse tek suç işlenmiş sayılır.
Mağdur Bakımından Özellikler
- Suçun mağduru bireyler değil, toplumun tamamıdır.
- Ancak fiilden doğrudan etkilenen bireyler (örneğin uyuşturucuya yönlendirilen gençler) dolaylı mağdur konumundadır.
Teşebbüs ve İştirak
- Suç teşebbüse elverişlidir. Örneğin, uyuşturucu kullanımı için yer hazırlanmış ama kullanıcılar henüz gelmeden polis tarafından engellenmişse teşebbüs hükümleri uygulanır.
- İştirak her şekilde mümkündür; azmettiren, yardım eden ya da birlikte hareket eden herkes sorumludur.
Yaptırımın Ağırlığı
Kanun, 5 yıldan 10 yıla kadar hapis ve 1000 günden 10.000 güne kadar adlî para cezası öngörerek oldukça ağır bir yaptırım düzenlemiştir. Bu durum, toplum sağlığı üzerindeki tehlikenin ciddiyetini göstermektedir.
Tarafların Hak ve Borçları
Devletin Hak ve Borçları
- Devletin temel borcu, kamu sağlığını korumaktır. Bu nedenle TCK m. 190 kapsamında işlenen fiillerin etkin şekilde soruşturulması ve kovuşturulması gerekir.
- Kolluk kuvvetleri ve savcılık makamı, suçun önlenmesi için geniş yetkilerle donatılmıştır.
- Aynı zamanda devletin hakkı, toplumsal düzenin bozulmasına yol açan bu fiilleri cezalandırarak caydırıcılık sağlamaktır.
Sanığın Hakları
- Sanığın adil yargılanma ve savunma hakkı vardır.
- Ağır cezalar öngörüldüğünden, sanığın bir avukat aracılığıyla savunma yapması büyük önem taşır.
- Sanığın lehine olan delillerin toplanması, masumiyet karinesinin korunması ve ölçülü cezalandırma ilkesi gözetilmelidir.
Mağdurun Hakları
- Doğrudan bir bireysel mağdur bulunmamakla birlikte, uyuşturucuya yönlendirilen veya bundan zarar gören kişiler dolaylı mağdur sayılır.
- Bu kişilerin, hem ceza yargılamasında müdahil olma hakları hem de gerektiğinde tazminat talep etme imkânları vardır.
Toplumun Hakları
- Toplumun en önemli hakkı, uyuşturucuya erişimin ve kullanımının yaygınlaştırılmasının önlenmesidir.
- Bu suç tipi, bireylerin sağlığını olduğu kadar kamu güvenliğini de ilgilendirdiği için, toplumun korunması öncelikli hedeftir.
Avukatın Rolü
- Bu tür davalarda avukat, yalnızca sanığın savunma hakkını değil, aynı zamanda sürecin hukuka uygun yürütülmesini de güvence altına alır.
- Uygulamada avukatların, hem maddi gerçeğin ortaya çıkması hem de hukuki hakların korunması için kritik rol oynadığı görülmektedir.
Sona Erme / İstisnalar
Suçun Tamamlanması ve Sona Ermesi
- TCK m. 190 kapsamında suç, failin seçimlik hareketlerden herhangi birini gerçekleştirmesiyle tamamlanır.
- Özel yer veya malzeme sağlanmış, yakalanmayı zorlaştırıcı önlem alınmış ya da kullanım yöntemi öğretilmişse; uyuşturucunun fiilen kullanılıp kullanılmadığına bakılmaksızın suç sona ermiş sayılır.
Yani suç, ani suç niteliği taşır; fiilin yapılmasıyla birlikte tamamlanır.
Teşebbüs Hali
- Suç teşebbüse elverişlidir. Örneğin, bir failin uyuşturucu kullanımı için özel bir mekân hazırlaması, ancak kullanıcılar gelmeden kollukça engellenmesi hâlinde teşebbüs söz konusu olur.
- Teşebbüs hükümleri uygulanırken failin kastı ve icra hareketlerinin yoğunluğu dikkate alınır.
İştirak Hali
- Suç, iştirak bakımından sınırsızdır. Azmettirme, yardım etme veya birlikte işleme mümkündür.
- Örneğin, bir kişi yer temin ederken, diğeri yakalanmayı zorlaştırıcı önlemler alırsa her ikisi de suçun faili olarak sorumlu tutulur.
Etkin Pişmanlık
- TCK m. 190 için özel bir etkin pişmanlık düzenlemesi yoktur. Bu nedenle fail, fiilini işledikten sonra pişman olsa bile, genel hükümler dışında özel bir ceza indirimi imkânı bulunmaz.
- Ancak failin kovuşturma aşamasında etkin işbirliği yapması, hâkimin takdirinde indirim sebebi olabilir.
Zamanaşımı
- Bu suç için öngörülen ceza miktarı dikkate alındığında, dava zamanaşımı süresi 15 yıldır (TCK m. 66/1-e).
- Ceza zamanaşımı ise 20 yıltır (TCK m. 68/1-d).
İstisnai Durumlar
- Hukuka uygunluk sebepleri (örneğin doktorun tedavi amacıyla tıbbi bilgi vermesi) kapsamında fiil işlendiğinde suç oluşmaz.
- Failin kastı olmadan, yani uyuşturucu kullanımı için özel bir amaç gütmeden sıradan bir eşya sağlanması da suç teşkil etmez.
Yargıtay Uygulaması
“İçtihat Metni”
Adalet Bakanlığı’nın, 08/03/2017 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 03/10/2016 tarihli ve 2016/90-219 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılmasına ilişkin Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 11/11/2016 tarihli ve 2016/892 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 17/03/2017 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık hakkında 26.11.2015 tarihinde işlediği iddia edilen uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan yapılan yargılama sonucunda, eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğundan bahisle Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 03/10/2016 tarihli ve 2016/90-219 sayılı kararı ile TCK’nın 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 6545 sayılı Kanunla değişik 191/8. madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
2- Sanık müdafiinin bu karara itiraz etmesi üzerine; itirazı değerlendiren Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 11/11/2016 tarihli ve 2016/892 değişik iş sayılı kararı ile “sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediği yönünde beyanının alınmadığı ve adli sicil kaydında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel sabıkası bulunduğu” gerekçesiyle itirazın kabulüne ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılmasına karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, “Dosya kapsamına göre, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 68. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi yeniden düzenlenmiş olup anılan maddenin 8. fıkrasında “Bu Kanunun; a)188’inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, b)190’ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” şeklindeki düzenleme nazara alınarak, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/6. maddesinde belirtilen şartlar aranmaksızın sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin yasal bir zorunluluk olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 11/11/2016 tarihli ve 2016/892 değişik iş sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’la değişik TCK’nın 191. maddesinin 8. fıkrasında, 188 veya 190. maddelerde tanımlanan suçlardan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun 191. madde kapsamına girdiğinin anlaşılması halinde, sanık hakkında “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verilmesi öngörülmüştür.
Belirtilen hükme göre, TCK’nın 191. maddesinin 8. fıkrası uyarınca, 28.06.2014 itibarıyla uyuşturucu madde ticareti suçundan yapılan yargılama esnasında suçun münhasıran TCK’nın 191. maddesinde tanımlanan “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” suçunun kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, CMK’nın 231. maddesindeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi zorunlu olduğundan, somut olayda, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın kabulüne karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerindedir.
D) Karar:
Açıklanan nedenlere göre; Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 11/11/2016 tarihli ve 2016/892 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı’na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 19.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Olayın Özeti
Sanık, uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan yargılanmış, ancak fiilinin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu değerlendirilmiştir. Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesi, sanığa 1 yıl 8 ay hapis cezası vermiş ve TCK m. 191/8 kapsamında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar vermiştir.
Sanık müdafiinin itirazı üzerine Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi, HAGB kararını kaldırmıştır. Gerekçe olarak sanığın HAGB’yi kabul edip etmediğinin sorulmamış olmasını ve sanığın adli sicilinde HAGB’ye engel sabıka bulunmasını göstermiştir. Bu karara karşı Adalet Bakanlığı kanun yararına bozma talebinde bulunmuştur.
Hukuki Sorun
TCK m. 191/8 uyarınca, uyuşturucu madde ticareti suçundan yapılan kovuşturma sırasında fiilin “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” kapsamında olduğu anlaşılırsa, CMK m. 231’deki HAGB koşulları aranarak mı, yoksa doğrudan zorunlu olarak mı HAGB uygulanacaktır?
Yargıtay’ın Gerekçesi
6545 sayılı Kanun ile değiştirilen TCK m. 191/8 açık bir düzenleme içermektedir:
Eğer yargılama sırasında suçun TCK m. 191 kapsamına girdiği anlaşılırsa, CMK m. 231’deki genel HAGB şartları aranmaksızın HAGB kararı verilmesi zorunludur.
Buna göre, Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin itirazı kabul ederek HAGB kararını kaldırması yasaya aykırıdır.
Yargıtay, CMK m. 309 uyarınca, kanun yararına bozma talebini kabul etmiş ve yerel mahkeme kararını bozmuştur.
Kararın Önemi
HAGB’nin zorunluluğu: Bu karar, özellikle TCK m. 191/8’in emredici niteliğini ortaya koymaktadır. Yargılama sırasında suçun kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, hâkimin takdir yetkisi bulunmamaktadır.
Adli sicil engeli veya sanığın rızası aranmaz: Yargıtay, CMK m. 231’de öngörülen “sanığın kabulü” veya “adli sicil durumu” gibi koşulların dikkate alınamayacağını net biçimde vurgulamıştır.
Uygulamadaki etkisi: Yerel mahkemelerin farklı uygulamalarına son vererek, uyuşturucu suçlarına ilişkin HAGB’nin zorunlu uygulanacağına dair yeknesaklık sağlamıştır.
Kararın Değerlendirilmesi
Bu karar, TCK m. 190 (uyuşturucu kullanılmasını kolaylaştırma suçu) ile bağlantılı olarak önem taşır. Çünkü TCK m. 191/8, yalnızca 191. maddeyi değil, 188 (ticaret) ve 190 (kolaylaştırma) kapsamında başlayan kovuşturmalarda da uygulanmaktadır. Yani, eylem yargılama sırasında daha hafif nitelikli 191. madde kapsamına giriyorsa, HAGB’nin zorunlu olarak uygulanması gerekir.
Sonuç olarak, Yargıtay bu kararında sanık lehine genişletici yorum yapmış; uyuşturucu madde suçlarında failin cezalandırılmasından ziyade, toplumsal rehabilitasyon ve tedavi amacını öne çıkarmıştır.
Sonuç ve Değerlendirme
TCK m. 190, uyuşturucu ile mücadelede önemli bir ceza normu olup, yalnızca kullanıcıyı değil, kullanımın yayılmasını kolaylaştıran fiilleri de hedef alır. Toplumsal sağlığın korunması amacıyla cezaların oldukça ağır belirlendiği görülmektedir.
Bu suç, özellikle internet çağında sosyal medya paylaşımlarıyla daha görünür hale gelmiştir. Yargıtay içtihatları, aleniyet kavramını geniş yorumlayarak basın, yayın ve dijital mecraları da kapsama dahil etmektedir.
Sonuç olarak, TCK m. 190 uygulaması, bireylerin uyuşturucuya ulaşmasını engellemeyi ve toplumu korumayı amaçlayan ciddi bir ceza hukuku önlemidir. Hukuki süreçlerde hem failin savunma hakkı hem de toplumun korunma hakkı arasında hassas bir denge kurulması gerekir.
