TCK 28. Madde: Cebir, Şiddet ve Tehdit Altında Suç İşleme
(1) Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır.
Ceza hukukunda sorumluluk, failin özgür iradesiyle işlediği fiiller üzerinden doğar. Bir kişinin baskı, cebir, şiddet, korkutma veya tehdit altında suç işlemesi halinde, aslında ortada özgür iradeyle verilen bir karar yoktur. İşte bu nedenle TCK 28. Madde, bu tür durumlarda suç işleyen kişinin cezalandırılmayacağını, asıl sorumluluğun baskıyı uygulayan kişiye ait olacağını düzenler.
Bu madde, ceza adaletinde kusur sorumluluğu ilkesinin doğal bir yansımasıdır. Zira kusur olmadan ceza olmaz.
TCK 28. Madde Cebir ve Şiddet
Cebir ve şiddet, ceza sorumluluğunu ortadan kaldıran nedenler arasında yer alır. Cebir, kişiye karşı onun iradesini bütünüyle etkisiz hale getirecek ölçüde yapılan fiziksel zorlamadır. Bu durumda kişi artık kendi özgür iradesine göre hareket edemez hale gelir. Şiddet ise doğrudan bedene yönelmiş, fiziksel acı veya güç kullanımını ifade eder. Hukuken önemli olan nokta, failin iradesini tamamen ortadan kaldıracak düzeyde bir baskının bulunmasıdır. Eğer kişi, karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı yoğunlukta cebir ya da şiddet altında bir fiili işlerse, özgür iradesi ortadan kalktığı için sorumluluk yüklenmez. Çünkü ceza hukuku açısından cezalandırılabilmek için fiilin kendi serbest iradesiyle gerçekleştirilmiş olması gerekir.
Kavramsal Çerçeve
Cebir, failin iradesini tamamen ortadan kaldıracak derecede fiziksel zor kullanmadır. Burada önemli olan, kişiyi kendi iradesiyle karar veremez hale getirmesidir.
Şiddet ise doğrudan bedene yönelen, fiziksel acı veya güç kullanımını ifade eder. Şiddet daha çok fiili kuvvet uygulamasını içerirken, cebir kişinin karar verme gücünü yok etmeye yöneliktir.
Şartlar
Bir fiilin cebir veya şiddet altında işlendiğinin kabul edilmesi için:
- Fiziksel zorlama veya şiddet bulunmalı – Kişinin özgür iradesini kullanmasını engelleyecek derecede olmalı.
- Karşı koyma imkânı olmamalı – Fail, içinde bulunduğu durumda direnecek veya kurtulacak güç ve imkândan yoksun olmalı.
- İrade tamamen ortadan kalkmalı – Failin seçim yapma özgürlüğü yok olmalı; aksi halde sorumluluk kısmen devam eder.
- Fiil bu baskının sonucu olarak işlenmiş olmalı – Fail, yalnızca baskının zorlamasıyla hareket etmiş olmalı.
Unsurlar
- Maddi unsur: Fiziksel güç veya şiddet kullanımı.
- Manevi unsur: Failin iradesinin ortadan kalkması nedeniyle kast veya taksir unsurlarının gerçekleşmemesi.
- Nedensellik bağı: Suç fiili ile cebir/şiddet arasında doğrudan bağlantı bulunmalı.
Örnekler
- Silah zoruyla bir kişiye hırsızlık yaptırılması.
- Ağır şiddet altında bir kişiye senet imzalatılması.
- Kaçamayacağı şekilde darp edilerek birini zorla araca bindirme.
Hukuki Sonuç
Cebir ve şiddet altında işlenen fiillerde ceza sorumluluğu tamamen ortadan kalkar. Failin özgür iradesi bulunmadığından, ceza hukukunun temel ilkesi olan “kusur sorumluluğu” gerçekleşmez. Bu durumda cezalandırılacak olan kişi, fiili işleyene zorla yaptıran yani cebir veya şiddeti uygulayan asıl faildir.
TCK 28. Madde Korkutma ve Tehdit
Korkutma ve tehdit, ceza hukukunda kişinin iradesini ortadan kaldıran psikolojik baskı yöntemleridir. Korkutma, bireyin ağır ve kesin bir tehlike algısı altında bırakılmasıyla ortaya çıkar ve kişi bu baskı sebebiyle farklı bir seçim yapamayacağına inanır. Tehdit ise, failin mağduru kendisi veya yakınları için ciddi bir zararın gerçekleşeceğine ikna etmesi durumudur. Bu hallerde kişi, özgür iradesiyle hareket etmediğinden suçun gerçek faili olarak değerlendirilemez. Ceza sorumluluğu, baskıyı uygulayana aittir. Böylece hukuk düzeni, iradesi fesada uğratılmış bireyi cezalandırmayarak adalet ve kusur sorumluluğu ilkesini korur.
Kavramsal Çerçeve
Korkutma, kişiyi ağır ve kesin bir tehlike algısı altında bırakmak suretiyle iradesini felce uğratmaktır. Burada kişi, kendisini tehdit eden durumun ağırlığı nedeniyle başka türlü davranamayacağına inanır.
Tehdit ise, failin mağduru kendisi veya yakınları için ciddi bir zararın gerçekleşeceğine inandırmasıdır. Tehdit, mağdurun karar verme serbestisini ortadan kaldırır ve onu failin istediği yönde hareket etmeye zorlar.
Şartlar
- Psikolojik baskı bulunmalı – Fail, mağduru korkutma veya tehdit yoluyla iradesini etkisiz hale getirmelidir.
- Gerçek ve ağır bir tehlike algısı yaratılmalı – Tehdidin veya korkutmanın ciddi ve inandırıcı olması gerekir.
- Failin özgür iradesi ortadan kalkmalı – Kişi, tehdidin ağırlığı nedeniyle başka bir davranış seçme imkânından yoksun olmalıdır.
- Fiil tehdidin etkisiyle işlenmiş olmalı – Suç teşkil eden hareket, tehdit ya da korkutmanın doğrudan sonucu olmalıdır.
Unsurlar
- Maddi unsur: Tehdit veya korkutma eylemi (örneğin, zarar vereceğini söylemek, silah göstermek).
- Manevi unsur: Failin iradesini baskı altına alma kastı.
- Nedensellik bağı: İşlenen fiil ile tehdit/korkutma arasında doğrudan bağlantı bulunmalıdır.
Örnekler
- “Ailene zarar veririm” tehdidiyle bir kişinin sahte belge imzalamaya zorlanması.
- Silah gösterilerek birinin hırsızlığa iştirak ettirilmesi.
- İşten atılma tehdidiyle çalışanına suç sayılabilecek bir eylemi yaptırma.
Hukuki Sonuç
Bu hallerde, mağdur konumundaki failin özgür iradesi ortadan kalktığından cezalandırılması mümkün değildir. Ceza sorumluluğu, korkutma veya tehdidi uygulayan kişiye aittir. Bu düzenleme, ceza hukukunda kusur sorumluluğu ilkesinin bir yansımasıdır; kişi, kendi serbest iradesi olmaksızın işlediği fiilden sorumlu tutulamaz.
Failin Sorumluluğu
TCK 28’e göre:
- Cebir, şiddet, korkutma veya tehdidi altında suçu işleyen kişi cezalandırılmaz.
- Bu baskıyı uygulayan kişi suçun gerçek faili sayılır.
Yani hukuken fail, suçu işleyen değil; suçu işlettiren kişidir.
TCK 28. Madde Sonuç
TCK 28. Madde, suçun özgür iradeyle işlenmediği durumlarda faile ceza verilmemesini sağlayan önemli bir düzenlemedir.
- Cebir ve şiddet, korkutma veya tehdit altında suç işleyen kişi cezalandırılmaz.
- Asıl fail, baskıyı uygulayan kişidir.
- Bu hüküm, ceza hukukunun temel ilkesi olan kusursuz ceza olmaz ilkesini hayata geçirir.
Bu madde, hem bireyin haklarını koruyan hem de gerçek failin ortaya çıkarılmasını sağlayan bir güvence niteliği taşır.

