Ticaret Hukuku Avukatların uygulamada zorlandıkları alanlardan biri olup, zorlanmalarındaki en temel neden ülkemizde Ticaretin halen hatır gönül ilişkisi ile yürütülmesinden kaynaklanmaktadır.
Yıllardır birbirleri ile Ticaret ilişkisinde olan şirketler, hukuki ilişkilerinde güvene dayalı çalışmakta, bilgi ve belge yönetimi ikinci plana bırakılmaktadır. Bu sebeple de yıllanmış ticari ilişkilerin sarsılması ve sorunların yargıya intikal etmesi ile de malesef gerekli belgeler sağlanamamaktadır.
Ticaret Hukuku Avukatı, müvekkili olan şirketlerin hatır gönül ilişkisi ile yürüyen ticaretlerini bozmadan onları korumanın yollarını aramalı, müvekkilini doğru yönlendirmelidir. Aksi halde yıllanmış ticari ilişkilerin zarar görmesi ile şirket iş yapamaz hale gelebilecektir. Bu sebeple öncelikle iş yapılan müşteri yada tedarikçiler ile usulüne uygun görüşmeler yapılarak ılımlı bir geçiş süreci sağlanmalı, müvekkil şirketin tüm iş akışı planlı bir şekilde istenilen şartlara uygun hale getirilmelidir. Bu şartlar sağlandığında Avukatlar kendi işlerini de kolaylaştırarak şirketin alacak ve borçlarının kontrolünü de sağlayacaktır. Bunların yanı sıra Ticaret Hukuku Avukatı yeni kurulan bir şirketi daha kolay yönlendirebilmekte, işe başladıkları andan itibaren süreci kontrol ederek şirketin hukuki politikasını işe başlanmadan belirleyebilmektedir.
Yeni kurulacak şirketlerde;
gibi konular belirlenmeli, daha sonra yapılacak işe uygun şirket kurulduktan sonra hukuki sorumluluklar anlatılmalı ve yapılması gerekli işlemler ile tutulacak belgelerin hukuka uygun olması sağlanmalıdır.
Görüldüğü gibi bir işe tam olarak başlamadan bile Ticaret Hukuku işin içinde yer almaktadır. Başlangıcında yer aldığı gibi işletmenin fesih yada iflasına kadar, hatta çok sonraları bile Ticaret Hukuku Ticaret hayatının kurallarını koymaktadır.
Ticaret Hukukunun en temel kavramları tacir, işletme, sicil ve unvandır.
Tacir: Belirli bir işi yapmayı kendine amaç edinmiş ve o işi sürekli olarak devam ettiren, işi yaparken de işin gerekliliğine göre Ticaret Hukukuna göre davranmak ve işlerini yürütmekte olan kişidir. Burada dikkat edilmesi gereken unsur her işletme sahibi olan kişinin tacir olamayacağıdır. Tacir olabilmek için Ticaret Hukuku ve diğer ilgili mevzuattaki şartların sağlanaması gerekmektedir. Örneğin kendi işini yapan ve bürosu olan Avukatlar tacir değil, Serbest Meslek sahibidirler.
İşletme: Ticaret Hukukuna göre bir işin yapılması ve yapılan işlerden para kazanmak için kurulmuş, süreklilik arz eden kuruluşlardır. Burada da karşımıza çıkan husus yine Ticaret Hukukudur. Bir kuruluşun işletme sayılabilmesi için Ticaret Hukukunda sayılan ve şirket olarak kurulması zorunlu olan işlerden birini yapması yada belirli bir iş hacminin olması gerekmektedir. Örneğin mahallede tek bir dükkanı olan ve kazancı mevzuatta belirtilen belirli bir limiti aşmayan kasap, berber ve bakkallar esnaf olarak nitelendirilirken, Birden çok şubesi olan, alışveriş merkezlerinde konumlandırılmış, kazançları limitleri aşmış olan bu kuruluşlar artık esnaf sayılmayarak ticari birer işletme olarak anılmaktadırlar.
Sicil: Yukarıda belirtilen ve Ticari İşletme olarak anılan kuruluşların belirli bir düzene göre kayıt edilmesidir. Buradaki kayıtlar çok önemlik olup ihtilaf durumunda bu siciller dikkate alınmaktadır. Kuruluşun ticari bir işletme olabilmesinin şartlarından bir de Ticaret Siciline kayıt olmasıdır. Bu siciller Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İle Türkiye Odalar ve Boralar Birliği kontrolünde olup Ticaret Odaları tarafından kayıt altına alınmaktadır.
Ünvan: Bir işletmenin var olması gereken diğer bir husus da ünvanıdır. Ticaret Kanununda belirtilen işletme türlerinden birini kuran tacirin yine bu işletmeye bir isim yani ünvan vermesi gerekmektedir. Bu ünvan aynı zamanda Tüzel kişiliği olan işletmenin diğer işletmelerden ayrılmasını sağlayan bir nevi isim ve soyismidir. Bu ünvanlar da Ticaret Siciline işlenmektedir.