TMK Madde 124 Madde Metni
TMK Madde 124
Erkek veya kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez.
Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir.
Giriş
Evlilik, bireylerin hayatında derin hukuki, sosyal ve kişisel sonuçlar doğuran, toplumun temel taşı olan aile kurumunu tesis eden en önemli hukuki işlemlerden biridir. Bu denli önemli bir kurumun sağlıklı bir şekilde kurulabilmesi ve sürdürülebilmesi için hukuk düzenleri, evlenecek kişilerde belirli nitelikler arar. Bu niteliklerin başında, evliliğin getireceği hak ve sorumlulukları idrak edebilecek, fiziksel ve ruhsal olgunluğa erişmiş olma şartı gelir. Türk Medeni Kanunu (TMK), bu olgunluğu objektif bir kritere bağlayarak “evlenme yaşı”nı düzenlemiştir. TMK’nın 124. maddesi, bu konudaki temel normu oluşturarak, hem bireyin korunması hem de kamu düzeninin sağlanması arasında hassas bir denge kurar.
Bu makale, Türk Medeni Kanunu’nun 124. maddesini, yalnızca yasal bir metin olarak değil, aynı zamanda toplumsal, felsefi ve uluslararası hukuk boyutlarıyla birlikte derinlemesine incelemeyi amaçlamaktadır. Makalede, evlenme yaşının belirlenmesindeki temel gerekçeler, kanunun getirdiği olağan ve olağanüstü evlenme yaşları, hâkimin takdir yetkisinin sınırları, bu kuralın ihlalinin doğurduğu ağır hukuki sonuç olan “mutlak butlan” ve bu düzenlemenin uluslararası insan hakları hukuku ile olan ilişkisi detaylı bir şekilde analiz edilecektir. Amaç, TMK Madde 124’ün hukuki yapısını aydınlatırken, aynı zamanda “çocuk evlilikleri” gibi hassas bir toplumsal soruna karşı hukukun nasıl bir koruma kalkanı oluşturduğunu ortaya koymaktır.
Evlenme Ehliyeti Kavramı ve Evlenme Yaşının Bu Sistemdeki Yeri
Evlenme ehliyeti, bir kişinin hukuken geçerli bir evlilik akdi yapabilme yeteneğidir. Bu ehliyet, genel fiil ehliyeti şartlarından (ayırt etme gücüne sahip olmak, ergin olmak, kısıtlı olmamak) daha özel ve sıkı koşullara bağlanmıştır. Çünkü evlilik, sadece taraflar arasında bir sözleşme ilişkisi kurmakla kalmaz, aynı zamanda soybağı, miras, mal rejimi gibi birçok alanda geri dönülmez sonuçlar doğuran bir statü değişikliği yaratır.
Evlenme yaşının bu sistemdeki rolü, evlenecek kişilerin gerekli olgunluğa ulaştığını varsayan objektif bir ölçüt sunmasıdır. Hukuk, her bireyin ruhsal ve zihinsel gelişimini tek tek ölçemeyeceği için, belirli bir yaşa ulaşmayı, bu olgunluğun asgari bir göstergesi olarak kabul eder. Bu yaş sınırı, keyfi bir belirleme olmayıp, şu temel amaçlara hizmet eder:
- Bireyin Korunması: Erken yaşta yapılan evlilikler, bireylerin, özellikle de kız çocuklarının fiziksel ve ruhsal sağlığını, eğitim hakkını ve kişisel gelişimini olumsuz etkilemektedir. Evlenme yaşı, bireyi kendi iradesinin tam olarak olgunlaşmadığı bir dönemde, sonuçlarını tam olarak kavrayamayacağı bir hukuki bağın içine girmekten korur.
- Aile Kurumunun Sağlamlığı: Evliliğin getirdiği sorumlulukları (sadakat, yardımlaşma, çocukların bakımı ve eğitimi vb.) taşıyabilecek olgunlukta olmayan bireylerin kurduğu aile birliklerinin zayıf ve sürdürülemez olma riski yüksektir. Evlenme yaşı, aile kurumunun daha sağlam temeller üzerine inşa edilmesini hedefler.
- Kamu Düzeninin ve Çocuk Haklarının Korunması: Çocuk evlilikleri, uluslararası sözleşmelerle ve ulusal hukukla yasaklanmış bir insan hakkı ihlalidir. Evlenme yaşı, bu ihlalin önlenmesinde en temel yasal araçtır. Devlet, çocukları koruma ve onların üstün yararını gözetme konusundaki pozitif yükümlülüğünü evlenme yaşını düzenleyerek yerine getirir.
TMK Madde 124’ün Getirdiği Yaş Sınırları: Olağan ve Olağanüstü Evlenme Yaşı
TMK Madde 124, evlenme yaşını ikili bir ayrıma tabi tutarak düzenlemiştir: Olağan evlenme yaşı ve olağanüstü evlenme yaşı.
Olağan Evlenme Yaşı
Kanunun getirdiği temel ve genel kural, olağan evlenme yaşının on yedi yaşının doldurulması olduğudur. Bu, hem erkek hem de kadın için geçerli olan, cinsiyet ayrımı gözetmeyen bir kuraldır. On yedi yaşını dolduran bir kişi, ayırt etme gücüne sahipse ve diğer evlenme engelleri (akıl hastalığı, hısımlık vb.) bulunmuyorsa, yasal temsilcisinin (ana-baba veya vasi) izniyle evlenebilir.
Burada dikkat edilmesi gereken iki önemli nokta vardır:
- On Yedi Yaşını Doldurmak: Bu, kişinin on sekizinci yaşından gün almış olması demektir. Bu ifade, kişinin 17. yaş gününü tamamlayıp 18. yaşından gün almış olması anlamına gelir. Örneğin, 1 Ocak 2008 doğumlu bir kişi, 1 Ocak 2025 tarihinde 17 yaşını doldurmuş olur ve bu tarihten itibaren yasal temsilcisinin izniyle evlenebilir.
- Yasal Temsilcinin İzni: On yedi yaşını doldurmak, kişiyi evlenme konusunda tam serbest kılmaz. Kişi henüz TMK anlamında “ergin” (18 yaş) olmadığı için, evlenebilmesi yasal temsilcisinin rızasına bağlıdır (TMK m. 126). Yasal temsilci haklı bir sebep olmaksızın izin vermekten kaçınırsa, on yedi yaşını dolduran küçük, hâkimin müdahalesini isteyebilir (TMK m. 128).
Olağanüstü Evlenme Yaşı ve Hâkimin İzni
Kanun koyucu, hayatın olağan akışında ortaya çıkabilecek bazı istisnai durumları göz önünde bulundurarak, olağan evlenme yaşının altında bir “olağanüstü evlenme yaşı” belirlemiştir. Bu yaş, on altı yaşının doldurulmasıdır. Ancak on altı yaşını dolduran bir kişinin evlenebilmesi, otomatik bir hak olmayıp, çok sıkı koşullara bağlanmıştır:
- Olağanüstü Bir Durumun Varlığı: Kanun, bu durumu somut olarak tanımlamamış, takdiri hâkime bırakmıştır. Bu, hâkime geniş bir takdir yetkisi tanımakla birlikte, bu yetkinin keyfi kullanılmasını önlemek için “olağanüstü” nitelendirmesi yapılmıştır.
- Pek Önemli Bir Sebebin Bulunması: Olağanüstü durumun yanı sıra, evliliğe izin verilmesini gerektirecek “pek önemli” bir sebebin de varlığı aranır. Bu iki şartın birlikte gerçekleşmesi zorunludur.
Yargıtay içtihatları ve doktrin, “olağanüstü durum ve pek önemli sebep” kavramını genellikle dar yorumlama eğilimindedir. Uygulamada en sık karşılaşılan ve genellikle kabul gören sebep, kız çocuğunun hamile kalmasıdır. Bu durumda, doğacak çocuğun soybağının kurulması, aile birliği içinde büyümesi ve tarafların toplumsal baskıdan korunması gibi gerekçeler “pek önemli sebep” olarak değerlendirilebilmektedir. Ancak gebelik hali dahi, hâkimin otomatik olarak izin vermesini gerektirmez. Hâkim, bu durumda dahi evlenecek kişilerin menfaatlerini, ruhsal olgunluklarını ve evliliğin geleceğini kapsamlı bir şekilde değerlendirmelidir.
Hâkimin Takdir Yetkisi ve Değerlendirme Süreci
Hâkim, olağanüstü evlenme izni talebini incelerken basit bir şekil incelemesi yapmaz. Kapsamlı bir “menfaat denetimi” yapmakla yükümlüdür. Bu süreçte hâkimin dikkate alması gereken hususlar şunlardır:
- Kişinin Dinlenmesi: Hâkim, evlenmek isteyen on altı yaşını doldurmuş küçüğü mutlaka bizzat dinlemelidir. Bu görüşme sırasında, küçüğün evliliğin anlam ve sonuçlarını kavrayıp kavramadığı, bu kararı özgür iradesiyle mi aldığı, herhangi bir baskı altında olup olmadığı tespit edilmelidir.
- Uzman Görüşü: Hâkim, gerekli gördüğü takdirde psikolog, pedagog veya sosyal hizmet uzmanından rapor almalıdır. Bu raporlar, küçüğün ruhsal ve zihinsel olgunluğu hakkında mahkemeye bilimsel bir veri sunar.
- Yasal Temsilcilerin Dinlenmesi: Kanun, karardan önce olanak bulundukça ana ve babanın veya vasinin dinlenmesini öngörür. Onların görüşü, hâkim için bağlayıcı olmasa da, karar verme sürecinde önemli bir veridir.
- Çocuğun Üstün Yararı: Hâkimin tüm değerlendirmelerindeki temel ölçüt, “çocuğun üstün yararı” ilkesi olmalıdır. Evliliğe izin verilmesi, gerçekten de küçüğün menfaatine hizmet edecek midir? Yoksa evlilik, onun için daha büyük sorunların başlangıcı mı olacaktır? Bu soruların cevabı titizlikle aranmalıdır.
Hâkim, tüm bu değerlendirmeler sonucunda, evliliğin küçüğün yararına olacağına ve evlilik birliğinin sağlıklı bir şekilde yürütülebileceğine kanaat getirirse izin verebilir. Aksi takdirde, gebelik gibi önemli bir sebep olsa dahi talebi reddetmelidir.
Evlenme Yaşı Kuralının İhlali: Mutlak Butlan Yaptırımı
Hukuk düzeni, evlenme yaşına ilişkin kurallara o kadar büyük bir önem atfetmiştir ki, bu kuralların ihlalini en ağır medeni hukuk yaptırımlarından biri olan mutlak butlan ile karşılamıştır.
Mutlak butlan, bir hukuki işlemin kamu düzenini ilgilendiren kurucu unsurlarındaki sakatlık nedeniyle baştan itibaren geçersiz olmasıdır. TMK Madde 145, mutlak butlan sebeplerini sayarken, evlenme yaşına uyulmamasını doğrudan zikretmese de, bu durum “eşlerden birinin evlenme sırasında evlenmeye ehil bulunmaması” kapsamına girer.
- On Altı Yaşını Doldurmadan Yapılan Evlilik: Bir kişi on altı yaşını doldurmadan evlenmişse, bu evlilik her zaman mutlak butlanla batıldır. Bu evliliğin sonradan geçerli hale gelme imkânı yoktur.
- On Altı Yaşını Doldurup Hâkim İzni Olmadan Yapılan Evlilik: On altı yaşını doldurmuş ancak hâkim izni almadan evlenmiş bir kişinin evliliği de mutlak butlanla batıldır.
Mutlak butlanın sonuçları şunlardır:
- Herkes Tarafından İleri Sürülebilmesi: Evliliğin geçersizliğini sadece eşler değil, Cumhuriyet savcısı ve menfaati olan herkes (örneğin mirasçılar) ileri sürebilir.
- Hâkim Tarafından Re’sen Dikkate Alınması: Dava konusu olmasa bile, hâkim bir evliliğin mutlak butlanla batıl olduğunu tespit ederse, bu durumu re’sen (kendiliğinden) dikkate almak zorundadır.
- Zamanaşımına Uğramaması: Mutlak butlan davası açma hakkı herhangi bir süreye tabi değildir, her zaman açılabilir.
Ancak, mutlak butlanla batıl bir evlilik, hâkim kararıyla iptal edilinceye kadar geçerli bir evliliğin tüm sonuçlarını doğurur. Bu, özellikle bu evlilikten doğan çocukların ve iyi niyetli eşin korunması amacını taşır. Örneğin, bu evlilikten doğan çocuklar evlilik içinde doğmuş sayılır ve eşler arasındaki mal rejimi, iptal kararına kadar geçerli olur.
Uluslararası Hukuk ve Karşılaştırmalı Hukuk Perspektifi
Evlenme yaşı, sadece bir iç hukuk meselesi değil, aynı zamanda uluslararası insan hakları hukukunun da önemli bir konusudur.
- Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme: Bu sözleşme, 18 yaşın altındaki herkesi “çocuk” olarak tanımlar ve taraf devletlere çocukları her türlü istismar ve sömürüden koruma yükümlülüğü getirir. Erken yaşta evlilikler, bu sözleşmenin ruhuna ve lafzına aykırı bir “zararlı geleneksel uygulama” olarak kabul edilir.
- Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW): Sözleşmenin 16. maddesi, taraf devletlerin “kadınların evlenme konusunda erkeklerle eşit haklara sahip olmalarını” ve “çocukların erken yaşta evlenmelerinin hiçbir hukuki geçerliliğinin olmamasını” sağlamak için gerekli tüm tedbirleri almalarını öngörür.
Türkiye’nin de taraf olduğu bu sözleşmeler, ulusal hukukun yorumlanmasında ve geliştirilmesinde dikkate alınması gereken önemli referanslardır. TMK’nın 2002 yılında evlenme yaşını yükseltmesi, bu uluslararası standartlara uyum sağlama yönünde atılmış önemli bir adımdır.
Karşılaştırmalı hukuka bakıldığında, birçok modern hukuk sisteminin evlenme yaşını 18 olarak belirlediği ve istisnai durumları ya tamamen kaldırdığı ya da çok dar yorumladığı görülmektedir. Bu eğilim, çocuk haklarının korunması ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması yönündeki küresel farkındalığın bir yansımasıdır.
Sonuç
Türk Medeni Kanunu’nun 124. maddesi, basit bir yaş sınırı belirleyen teknik bir düzenlemenin çok ötesinde bir anlam taşır. Bu madde, bireyin, ailenin ve toplumun korunması arasında bir denge kuran, çocuk haklarını güvence altına alan ve aile kurumunun sağlam temeller üzerine kurulmasını hedefleyen temel bir normdur. Olağan evlenme yaşını on yedi olarak belirlemesi ve on altı yaş için getirdiği istisnayı hâkimin sıkı denetimine tabi tutması, kanun koyucunun bu konudaki hassasiyetini göstermektedir.
Evlenme yaşı kuralının ihlaline bağlanan “mutlak butlan” gibi ağır bir yaptırım, bu kuralın kamu düzenini ilgilendiren emredici niteliğini ortaya koyar. Hâkimlere, özellikle olağanüstü evlenme izni taleplerinde, “çocuğun üstün yararı” ilkesini her şeyin üzerinde tutarak, derinlemesine bir inceleme yapma ve bu istisnayı son derece dar yorumlama sorumluluğu düşmektedir.
Son tahlilde, TMK Madde 124, hukukun toplumsal bir sorun olan “çocuk evlilikleri” ile mücadelesindeki en önemli yasal araçlardan biridir. Bu maddenin ruhuna uygun bir şekilde uygulanması, sadece hukuki bir gereklilik değil, aynı zamanda gelecek nesillerin daha sağlıklı ve güvenli bir toplumda yaşamasını sağlamak için temel bir toplumsal sorumluluktur.
