Türk Medeni KanunuTMK Madde 24: Kişilik Haklarına Saldırı ve Korunma

6 Aralık 2025

TMK Madde 24 Kanun Metni

TMK Madde 24

Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.

Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.

Yasal Çerçeve

Kişilik hakkı, kişinin maddi, manevi ve iktisadi bütünlüğü üzerindeki, herkese karşı ileri sürülebilen mutlak haklarının tümünü ifade eder. Bu hak, Anayasa başta olmak üzere birçok uluslararası sözleşme ve kanunla güvence altına alınmıştır. Türk hukuk sistemindeki temel düzenleme ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’dur (TMK).

TMK’nın 24. maddesi, kişilik hakkına yönelik hukuka aykırı saldırılara karşı genel bir koruma kalkanı oluşturur. Maddenin lafzı, “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir” şeklindedir. Bu genel hüküm, TMK’nın 25. maddesinde düzenlenen “Saldırı tehlikesine karşı koruma (önleme)”, “Süren saldırıya son verilmesi (durdurma)” ve “Sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespiti” davaları ile maddi ve manevi tazminat davalarının temelini oluşturur.

Anayasa’nın 17. maddesi “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” diyerek kişilik hakkının anayasal temelini atar. Yine Anayasa’nın 20. maddesi özel hayatın gizliliğini, 22. maddesi haberleşmenin gizliliğini ve 26. maddesi ifade özgürlüğünü düzenlerken, bu hakların kullanımının başkalarının kişilik haklarına tecavüz etmemesi gerektiğini de zımnen belirtir.

TMK 24. maddenin uygulanmasında dikkate alınması gereken bir diğer önemli kanun ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’dur (TBK). Özellikle TBK’nın 58. maddesi, kişilik hakkının zedelenmesinden doğan manevi tazminat taleplerini düzenleyerek TMK 24 ve 25. maddelerdeki korumayı tamamlar.

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu – Madde 58

c. Kişilik hakkının zedelenmesi

Madde 58- Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.

Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.

Bu temel yasal düzenlemeler, kişilik hakkına saldırı durumunda başvurulacak hukuki yolların ana hatlarını çizmektedir.

TMK Madde 24’ün Unsurları ve Kapsamı

TMK 24. maddesi, kişilik hakkına yönelik saldırılara karşı genel bir dava hakkı tanımaktadır. Bu maddenin uygulanabilmesi için belirli unsurların bir arada bulunması gerekmektedir. Bu unsurlar, doktrin ve Yargıtay içtihatları ile şekillenmiştir.

TMK Madde 24 Kişilik Hakkının Varlığı

TMK 24’ün koruma alanına girebilmesi için öncelikle korunmaya değer bir “kişilik hakkı”nın mevcut olması gerekir. Kişilik hakkı, kişinin doğumla kazandığı ve kişiliğini oluşturan tüm maddi ve manevi değerler üzerindeki mutlak haklarını kapsar. Bu haklar, sınırlı sayıda (numerus clausus) değildir ve zamanın getirdiği teknolojik ve sosyal değişimlere göre genişleyebilir. Başlıca kişilik değerleri şunlardır:

  • Yaşam, Sağlık ve Vücut Bütünlüğü: Kişinin fiziksel varlığı üzerindeki en temel haklarıdır.
  • Şeref ve Haysiyet: Kişinin toplum içindeki itibarı, saygınlığı ve onurudur. Hakaret, iftira gibi eylemler bu değere saldırı niteliğindedir.
  • Özel Hayatın Gizliliği: Kişinin kamuya kapalı olan yaşam alanı, aile hayatı ve sırlarıdır. Bu alana izinsiz müdahaleler kişilik hakkı ihlalidir.
  • Resim ve Ses Üzerindeki Hak: Kişinin görüntüsü ve sesinin izinsiz olarak kaydedilmesi, yayımlanması veya kullanılması bu hakkı ihlal eder.
  • İsim Üzerindeki Hak: Kişinin isminin korunması ve izinsiz kullanılmasının engellenmesi hakkıdır (TMK m. 26).
  • Kişisel Verilerin Korunması: Günümüzde en önemli kişilik değerlerinden biri haline gelmiştir. Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesi, yayılması veya ele geçirilmesi, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ile birlikte TMK 24 kapsamında da değerlendirilen bir ihlaldir.

Saldırının Varlığı

İkinci unsur, kişilik hakkına yönelmiş bir “saldırı”nın bulunmasıdır. Saldırı, kişilik değerlerini ihlal eden her türlü insan davranışıdır. Bu davranış, aktif bir eylem (örneğin, hakaret içeren bir yazı yayımlamak) şeklinde olabileceği gibi, pasif bir ihmal (örneğin, tehlikeli bir durumu ortadan kaldırma yükümlülüğünü yerine getirmemek) şeklinde de ortaya çıkabilir.

Saldırının devam ediyor olması, sona ermiş ancak etkilerinin sürmesi veya henüz gerçekleşmemiş ancak gerçekleşme tehlikesinin bulunması, TMK 25. maddede düzenlenen farklı dava türlerinin açılabilmesi için önem arz eder.

Hukuka Aykırılık

TMK 24’ün en kritik ve üzerinde en çok tartışma yürütülen unsuru “hukuka aykırılık”tır. Bir saldırı, ancak hukuka aykırı ise TMK 24 kapsamında koruma bulur. Hukuka aykırılık, genel olarak hukuk düzeninin tamamına aykırılık olarak anlaşılmalıdır. Ancak bazı durumlar, kişilik hakkına yönelik saldırının hukuka aykırılığını ortadan kaldırır. Bunlar “hukuka uygunluk sebepleri” olarak adlandırılır.

TMK Madde 24 Hukuka Uygunluk Sebepleri

  • Mağdurun Rızası: Kişilik hakkı ihlal edilen kişinin bu ihlale geçerli bir rıza göstermesi, eylemin hukuka aykırılığını ortadan kaldırır. Rızanın geçerli olabilmesi için, rızayı gösteren kişinin ayırt etme gücüne sahip olması, rızanın özgür iradeyle verilmesi ve ahlaka, adaba veya kanuna aykırı olmaması gerekir. Örneğin, bir kişinin fotoğrafının çekilip bir dergide yayımlanmasına rıza göstermesi, bu eylemi hukuka uygun hale getirir. Ancak bu rıza, her zaman geri alınabilir ve kapsamı dar yorumlanmalıdır.
  • Üstün Nitelikte Özel Yarar: Saldırıda bulunan kişinin, mağdurun kişilik hakkından daha üstün nitelikte bir özel yararının bulunması durumunda eylem hukuka uygun kabul edilebilir. Örneğin, meşru müdafaa (savunma) halinde bir başkasının vücut bütünlüğüne zarar verilmesi bu kapsamda değerlendirilebilir.
  • Üstün Nitelikte Kamusal Yarar: Bu, özellikle basın ve ifade özgürlüğü ile kişilik haklarının çatıştığı durumlarda ortaya çıkan en önemli hukuka uygunluk sebebidir. Basının haber verme, eleştirme ve kamuoyunu bilgilendirme hakkı, üstün bir kamusal yarar teşkil eder. Ancak bu hakkın kullanımı sınırsız değildir. Yargıtay içtihatlarında “basın özgürlüğünün sınırları” olarak bilinen kriterler geliştirilmiştir:
  • Gerçeklik: Haberin veya bilginin gerçek olması gerekir.
  • Güncellik: Haberin kamuoyu için güncel bir değer taşıması gerekir.
  • Kamu Yararı: Haberin yayımlanmasında toplumsal bir ilgi ve fayda bulunmalıdır.
  • Konu ile İfade Arasında Düşünsel Bağ: Kullanılan ifadelerin, eleştirilerin veya yorumların haberin konusuyla ilgili olması, konudan bağımsız, salt aşağılama amacı taşımaması gerekir.
  • Özün Biçime Üstünlüğü: Haberin veriliş biçiminde, aşağılayıcı, küçük düşürücü, hakaret içeren ifadelere yer verilmemesi, haberin özünün korunması gerekir.

Bu kriterler dengesi gözetilmediğinde, basın yoluyla yapılan bir yayın hukuka aykırı hale gelir ve TMK 24 kapsamında bir saldırı teşkil eder.

  • Kanunun Verdiği Yetkinin Kullanılması: Kamu görevlilerinin (örneğin, polis, icra memuru) kanunun kendilerine verdiği yetkileri kullanırken zorunlu olarak kişilik haklarına müdahale etmeleri, bu eylemi hukuka uygun kılar. Ancak bu yetkinin sınırlarının aşılması, eylemi tekrar hukuka aykırı hale getirir.

İlliyet Bağı

Saldırı eylemi ile kişilik hakkının ihlali arasında uygun bir neden-sonuç ilişkisi (illiyet bağı) bulunmalıdır. Yani, kişilik hakkındaki zararın, failin hukuka aykırı eyleminden kaynaklandığı ispatlanmalıdır.

Kusur (Tazminat Davaları İçin)

TMK 24 ve 25’te düzenlenen önleme, durdurma ve tespit davaları için failin kusurlu olması şart değildir. Saldırının hukuka aykırı olması yeterlidir. Ancak, maddi ve manevi tazminat (TBK m. 58) talep edilebilmesi için failin kusurlu (kasıtlı veya ihmalkâr) olması gerekir. Bu durum, Yargıtay kararlarında istikrarlı bir şekilde vurgulanmaktadır.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2016/13210 K. 2018/5982

…Dava, haksız eylem nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde; “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.”; 25. maddesinde ise; “Davacı, hakimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir. Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.

Manevi tazminat isteminin temelini oluşturan Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi) gereğince, kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Manevi tazminat isteminde bulunulabilmesi için, davalının kusurlu olması zorunlu değildir. Ancak, takdir edilecek manevi tazminat miktarının belirlenmesinde, davalının kusurunun olup olmadığı ve varsa kusurunun ağırlığı dikkate alınmalıdır.

Kişilik hakları, kişinin kendi hür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlayan, herkese karşı ileri sürülebilen, mutlak haklardır. Bu hak, insanın doğumu ile kazanılan ve kişiliğe bağlı olan bir haktır. Yaşam, beden ve ruh tamlığı, sağlık, şeref ve haysiyet, özel yaşamın ve sırların gizliliği, ad, resim ve ses gibi kişisel varlıklar, kişilik hakları kapsamında korunmaktadır…

Bu içtihat, TMK 24 ve 25. maddelerin temelini ve manevi tazminatla ilişkisini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Özellikle, önleme, durdurma ve tespit davaları için kusurun aranmadığını, ancak manevi tazminat miktarının belirlenmesinde kusurun bir ölçüt olduğunu belirtmesi önemlidir.

TMK Madde 24 Kapsamında Açılabilecek Davalar

TMK 24, genel bir çerçeve çizmekle birlikte, bu maddeye dayanılarak açılabilecek spesifik dava türleri TMK 25. maddede düzenlenmiştir. Bu davalar, kişilik hakkını korumaya yönelik farklı amaçlar taşır.

Saldırı Tehlikesini Önleme Davası

Henüz gerçekleşmemiş ancak gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel olan bir saldırı tehlikesine karşı açılır. Davacının amacı, muhtemel saldırının hiç yaşanmamasını sağlamaktır. Örneğin, bir gazetenin, kişi hakkında karalayıcı bir haber yayımlayacağına dair ciddi emareler varsa, bu haberin yayımlanmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması için bu dava açılabilir.

Saldırıya Son Verme (Durdurma) Davası

Halihazırda devam etmekte olan bir saldırıyı sona erdirmek amacıyla açılır. Örneğin, internette yayımlanan ve kişilik haklarını ihlal eden bir içeriğin kaldırılması (erişimin engellenmesi) talebi bu dava türüne girer. Bu dava, saldırı devam ettiği sürece açılabilir.

Saldırının Hukuka Aykırılığının Tespiti Davası

Saldırı sona ermiş ancak etkileri devam ediyorsa, bu saldırının hukuka aykırı olduğunun mahkeme kararıyla sabit hale getirilmesi için açılır. Bu davanın amacı, genellikle gelecekte açılabilecek bir tazminat davasına delil oluşturmak veya ihlal nedeniyle zedelenen itibarı hukuken onarmaktır. Örneğin, hakkında asılsız iddialar içeren bir kitap yayımlanan kişi, kitap toplatıldıktan sonra bile bu iddiaların hukuka aykırı olduğunun tespiti için dava açabilir.

Maddi ve Manevi Tazminat Davaları

Kişilik hakkına yönelik hukuka aykırı saldırı nedeniyle maddi bir zarar (örneğin, ticari itibarın zedelenmesi sonucu kazanç kaybı) veya manevi bir zarar (acı, elem, keder, itibar kaybı) doğmuşsa, bu zararların giderilmesi için tazminat davası açılabilir. Bu davalar, yukarıdaki davalarla birlikte veya ayrı olarak açılabilir. Tazminat talebi için, diğer unsurlara ek olarak “zarar” ve “kusur” unsurlarının da ispatlanması gerekir.

Sonuç / Özet

Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi, kişilik haklarının korunmasında bir “ana norm” niteliğindedir. Kişinin maddi ve manevi varlığına yönelen her türlü hukuka aykırı saldırıya karşı yargısal bir koruma mekanizması sunar. Maddenin uygulanabilmesi için; korunmaya değer bir kişilik hakkının varlığı, bu hakka yönelmiş bir saldırı, saldırının hukuka aykırı olması ve saldırı ile ihlal arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir.

Hukuka aykırılık unsuru, “hukuka uygunluk sebepleri” (mağdurun rızası, üstün nitelikte özel/kamusal yarar, kanunun verdiği yetkinin kullanılması) ile ortadan kalkabilir. Özellikle basın özgürlüğü ile kişilik haklarının çatıştığı durumlarda Yargıtay’ın geliştirdiği “gerçeklik, güncellik, kamu yararı, ölçülülük” gibi kriterler, hukuka aykırılığın tespitinde belirleyici rol oynamaktadır.

TMK Madde 24’e dayanılarak, saldırının niteliğine göre önleme, durdurma veya tespit davaları açılabilir. Bu davalarda failin kusurlu olması aranmaz. Ancak, saldırıdan kaynaklanan maddi veya manevi zararların tazmini için açılacak davalarda failin kusuru bir şart olarak aranmaktadır.

Sonuç olarak, TMK Madde 24, bireyin toplum içindeki varlığını özgürce ve onurlu bir şekilde sürdürebilmesinin en temel yasal güvencelerinden biridir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte (özellikle internet ve sosyal medya) yeni ihlal biçimlerinin ortaya çıkması, bu maddenin dinamik ve geniş yorumlanmasını zorunlu kılmakta ve hukuki önemini her geçen gün artırmaktadır.

Kaynakça

  1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu.
  2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu.
  3. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, E. 2016/13210 K. 2018/5982, T. 25.9.2018.
  4. Oğuzman, M. K. & Seliçi, Ö. & Oktay-Özdemir, S. (2020). Kişiler Hukuku (Gerçek ve Tüzel Kişiler). Filiz Kitabevi.
  5. Dural, M. & Öğüz, T. (2021). Türk Özel Hukuku, Cilt II: Kişiler Hukuku. Filiz Kitabevi.

 

author avatar
Kübra YILDIZ ÇOLAK