Türk Medeni KanunuTMK Madde 364: Üstsoy, Altsoy ve Kardeş Nafakası

6 Aralık 2025

TMK Madde 364 Madde Metni

 

TMK Madde 364

Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.
Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır.
Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır.

Giriş

Aile, toplumun en temel yapı taşı olmasının yanı sıra, üyeleri arasında karşılıklı sevgi, saygı, sadakat ve en önemlisi yardımlaşma ilişkilerinin örüldüğü bir hukuki ve sosyal birliktir. Türk Medeni Kanunu (TMK), aileyi sadece duygusal bir birlik olarak değil, aynı zamanda üyelerine karşılıklı hak ve yükümlülükler getiren bir kurum olarak düzenlemiştir. Bu yükümlülüklerin en önemlilerinden biri, aile bireylerinin birbirlerine karşı olan mali destek ve yardım borcudur. Genellikle boşanma davalarıyla gündeme gelen iştirak ve yoksulluk nafakası dışında, Medeni Kanun, kan hısımları arasında da geçerli olan, daha geniş ve temel bir yardım nafakası yükümlülüğü öngörmüştür. TMK’nın 364. maddesi, bu genel ve kök nafaka yükümlülüğünün çerçevesini çizen temel normdur.

TMK Madde 364, “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür” hükmüyle, aile içi dayanışma ilkesini somut bir hukuki zorunluluğa dönüştürür. Bu madde, sosyal devlet ilkesinin aile içindeki bir yansıması olarak kabul edilebilir. Devlet, her vatandaşına asgari yaşam standardı sunmakla yükümlü olmakla birlikte, bu yükümlülüğünü yerine getirmeden önce, bireyin en yakın kan hısımlarının bu desteği sağlama potansiyelini harekete geçirmeyi hedefler. Bu yaklaşım, hem aile bağlarının korunmasını teşvik eder hem de devletin sosyal yardım yükünü hafifletir. Ancak bu yükümlülük, sınırsız ve mutlak değildir. Kanun koyucu, nafaka borçlusunun mali durumu, aile içi ilişkilerin niteliği ve hakkaniyet ilkeleri gibi unsurları dikkate alarak bu sorumluluğa önemli sınırlar getirmiştir. Bu makale, TMK m. 364’te düzenlenen yardım nafakasının hukuki niteliğini, taraflarını, koşullarını, sırasını ve bu yükümlülüğün sınırlarını doktrin ve Yargıtay uygulamaları ışığında derinlemesine analiz edecektir.

Yardım Nafakasının Hukuki Niteliği ve Amacı

Yardım nafakası, boşanmaya bağlı nafakalardan (iştirak ve yoksulluk nafakası) ve evlilik birliği içindeki bakım yükümlülüğünden (TMK m. 185) farklı ve bağımsız bir hukuki kurumdur.

  • Hukuki Niteliği: Yardım nafakası, kanundan doğan, kişiye sıkı sıkıya bağlı, devredilemez ve miras yoluyla geçmeyen bir alacak hakkıdır. Bu hakkın temelinde ahlaki bir ödev olan aile içi dayanışma ve yardımlaşma düşüncesi yatar. Ancak kanun, bu ahlaki ödevi, belirli koşullar altında talep edilebilir ve icra edilebilir bir hukuki yükümlülüğe dönüştürmüştür.
  • Amacı: Kurumun temel amacı çifttir. Birincil amaç, bir kişinin en temel insani ihtiyacı olan asgari yaşam standardını güvence altına almaktır. Yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşecek bir bireyin, bu duruma gelmesini önlemek hedeflenir. İkincil amaç ise, sosyal devletin yükünü hafifletmektir. Devlet, sosyal yardım mekanizmalarını devreye sokmadan önce, kişinin kan hısımlarının mali imkanlarının bu desteği sağlamak için kullanılmasını öngörür. Bu, “ikincillik” (subsidiarite) ilkesinin bir yansımasıdır.

TMK Madde 364 Yardım Nafakasının Şartları

TMK Madde 364’e dayalı olarak bir nafaka talebinde bulunulabilmesi için kanunda belirtilen şartların bir arada gerçekleşmesi zorunludur. Bu şartlar, nafaka alacaklısının ve borçlusunun durumuna ilişkin koşullar olarak ikiye ayrılabilir.

TMK Madde 364 Nafaka Alacaklısına İlişkin Şartlar

  • Yoksulluğa Düşme Tehlikesi: Bu, davanın en temel şartıdır. Nafaka talep eden kişinin, kendisine yardım edilmediği takdirde “yoksulluğa düşecek” olması gerekir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre “yoksulluk”, kişinin gıda, barınma, giyim, sağlık, ulaşım gibi zorunlu ve temel yaşam giderlerini kendi geliri veya malvarlığı ile karşılayamayacak durumda olmasıdır. Lüks veya konforlu bir yaşam standardının sürdürülmesi için bu nafaka talep edilemez. Kişinin mevcut bir yoksulluk içinde olması şart değildir; yardım edilmemesi halinde bu duruma düşme tehlikesinin varlığı yeterlidir.
  • Çalışma Gücünden Yoksunluk: Kural olarak, çalışma gücüne sahip sağlıklı bir bireyin tembellik ederek veya çalışmaktan kaçınarak yoksulluğa düşmesi halinde nafaka talep etmesi, dürüstlük kuralına (TMK m. 2) aykırılık teşkil eder. Bu nedenle, nafaka talep eden kişinin genellikle yaşlılık, hastalık, sakatlık veya eğitim görme gibi haklı bir nedenle çalışma gücünden yoksun olması veya çalışmasına rağmen elde ettiği gelirin yoksulluktan kurtulmaya yetmemesi aranır. Ancak bu mutlak bir kural değildir; örneğin, ileri yaştaki bir ebeveynin çalışma gücü olmasa dahi nafaka talep hakkı doğacaktır.
  • Kan Hısmı Olma: Nafaka talebi, ancak kanunda sayılan belirli kan hısımlarına karşı yöneltilebilir. Bunlar: üstsoy (anne, baba, dede, nine), altsoy (çocuk, torun) ve kardeşlerdir.

Nafaka Borçlusuna İlişkin Şartlar

  • Mali Gücün Yeterliliği (Refah İçinde Olma): Nafaka yükümlülüğünün doğabilmesi için, nafaka borçlusu olarak gösterilen kişinin “refah içinde” olması gerekir. TMK m. 365/2’de bu durum, “geçim sıkıntısına düşmeyecek” olmak şeklinde ifade edilmiştir. Yargıtay uygulamasına göre refah, kişinin kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu diğer aile bireylerinin (eş, çocuklar) zorunlu ve sosyal durumlarına uygun yaşam giderlerini karşıladıktan sonra, geriye nafaka ödeyebilecek bir fazlalığın kalmasıdır. Yani, nafaka ödemek, borçluyu ve ailesini yoksulluğa veya geçim sıkıntısına düşürmemelidir. Mahkeme, bu durumu tespit etmek için kapsamlı bir sosyal ve ekonomik durum araştırması (SED) yapmakla yükümlüdür.
  • Kan Hısmı Olma: Nafaka borçlusu da, alacaklı gibi, kanunda sayılan belirli kan hısımlarından biri olmalıdır.

Nafaka Yükümlülüğünde Sıra (Dava Sırası)

TMK m. 365, nafaka davasının kimlere karşı, hangi sırayla açılacağını düzenleyerek, yükümlüler arasında bir hiyerarşi kurmuştur. Bu sıra, kamu düzenine ilişkin olup, mahkeme tarafından re’sen dikkate alınır.

  • Genel Kural: Mirasçılıktaki Sıra: Dava, mirasçılıktaki sıra gözetilerek açılır. Bu kural uyarınca, nafaka talebi öncelikle kişinin altsoyuna (çocuklarına, torunlarına) yöneltilmelidir. Eğer altsoy yoksa veya altsoyun mali gücü yetersizse, dava anne ve babaya (üstsoya) karşı açılır.
  • Kardeşlere Karşı Dava Açmanın Özel Şartı: Kardeşlere karşı nafaka davası açılabilmesi, daha istisnai ve ağır bir şarta bağlanmıştır. Kardeşlerin nafaka yükümlüsü olabilmesi için, onların “refah içinde” bulunmaları, yani mali durumlarının ortalamanın üzerinde iyi olması aranır. Bu, kanun koyucunun kardeşler arasındaki yükümlülüğü, altsoy-üstsoy ilişkisine göre daha ikincil ve zayıf gördüğünü göstermektedir.
  • Eşe Karşı Dava Açma Önceliği: Evli bir kişinin nafaka talebinde bulunması durumunda, dava sırası değişir. TMK m. 365/3 uyarınca, nafaka davası, kandan hısımlardan önce, boşanma davası açılmış veya ayrı yaşamakta olan eşe karşı açılır. Bu hüküm, evlilik birliğinin getirdiği bakım ve yardım yükümlülüğünün, kan hısımlarının yükümlülüğünden daha öncelikli ve güçlü olduğunu vurgular.

Nafaka Miktarının Belirlenmesi ve Davanın Niteliği

  • Nafaka Miktarının Tespiti: Mahkeme, nafaka miktarını belirlerken tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, nafaka alacaklısının gerçek ve zorunlu ihtiyaçlarını, borçlunun gelir ve giderlerini, varsa diğer nafaka yükümlülüklerini ve hakkaniyet ilkesini göz önünde bulundurur. Belirlenen nafaka, alacaklıyı zenginleştirecek değil, sadece yoksulluktan kurtaracak ve asgari yaşam standardını sağlayacak bir miktarda olmalıdır.
  • Davanın Niteliği: Yardım nafakası davası, bir aile mahkemesi davasıdır. Görevli mahkeme Aile Mahkemesi, yetkili mahkeme ise taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir. Dava, basit yargılama usulüne tabidir. Nafaka, kural olarak davanın açıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar ve irat (dönemsel ödeme) şeklinde ödenmesine karar verilir.

Sonuç

Türk Medeni Kanunu’nun 364. maddesi, modern toplumda zayıflama eğilimi gösteren aile içi dayanışma bağlarını, hukuki bir zorunlulukla güçlendirmeyi amaçlayan önemli bir sosyal hukuk normudur. Bu madde, ahlaki bir ödev olan yardımlaşmayı, belirli koşullar altında somut ve talep edilebilir bir hakka dönüştürerek, yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşı karşıya olan bireylere bir güvence sunar. Ancak bu güvence, sınırsız bir hak olarak tasarlanmamıştır. Kanun koyucu, nafaka borçlusunun mali durumunu, kendi ailesine karşı olan sorumluluklarını ve hakkaniyet ilkesini gözeterek adil bir denge kurmaya çalışmıştır.

Nafaka yükümlülüğünde mirasçılık sırasının gözetilmesi, kardeşlerin sorumluluğunun daha ağır şartlara bağlanması ve eşin sorumluluğuna öncelik tanınması gibi düzenlemeler, bu dengenin sağlanmasına yönelik mekanizmalardır. Yardım nafakası kurumu, sosyal devlet ilkesinin bir tamamlayıcısı olarak, devletin müdahalesinden önce ailenin kendi içindeki sorun çözme ve destek olma potansiyelini harekete geçirir. Bu yönüyle TMK m. 364, sadece bir borç-alacak ilişkisi yaratmanın ötesinde, ailenin toplumsal barış ve refah içindeki vazgeçilmez rolünü teyit eden temel bir hükümdür.

author avatar
Kübra YILDIZ ÇOLAK