info@kubrayildiz.av.tr
Öksüzler Sok. No:37 Hamamönü / ANKARA

Bizi Takip Edin:

Dilekçe ÖrnekleriVergi Mahkemesi Dava Dilekçesi

9 Ocak 2020

Amme alacaklarının tahsiline ilişkin olarak Vergi Daireleri tarafından işlemler yapılmaktadır. Ödenmeyen borçlar için de ödeme emirleri gönderilmektedir. Ancak bazı durumlarda gerek zaman aşımı, gerekse de usulüne uygun olmayan takip yapılarak borcun varlığından söz edilmektedir. Vergi mükellefi olan borçlu kişi de eğer haksız yere talepte bulunulduğunu düşünüyorsa Vergi Mahkemesi Dava Dilekçesi ile süresi içerisinde dava açmalıdır. Aksi halde olmayan bir borçtan dolayı ödeme yapmak zorunda kalacaktır.

Vergi Mahkemesi Dava Dilekçesi Örneği

Aşağıda verilen örnek dilekçe zaman aşımı talepli olup kişiye özel bir dilekçedir. Hukukçular için bilgi amaçlıdır ve bilinçsiz şekilde kullanılması hak kaybına sebep olabilir.

ANKARA (…) VERGİ MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEPLİDİR.

DAVACI :

VEKİLİ : Av. Kübra YILDIZ ÇOLAK
Hacettepe Mah. Basamaklı Sok. No: 11 Altındağ / ANKARA

DAVALI : ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Kızılırmak Mahallesi 1450. Sokak No: 5 Çankaya / ANKARA

KONU : Müvekkilime gönderilen ödeme emrine vaki itirazlarımızın
sunulması ve söz konusu işlemin yürütülmesinin durdurulması
ile haksız ve mesnetsiz takibin iptali istemi.

AÇIKLAMALAR : 2000 takvim yılına ait kurumlar vergisi, fon payı ve buna ait gecikme faizi ve vergi ziyaı cezalarının tahsili ile 1998-1999 takvim yıllarına kurumlar vergisi, fon payı ve buna ait gecikme faizi, vergi ziyaı cezaları, ek kurumlar vergisinin tahsili için müvekkil adına düzenlenen ve 22.01.2020 tarihinde tebliğ edilen 24.02.2017 düzenleme tarihli, 2017022466DyK ve 2017022466Dy9 ana takip dosya numaralı ödeme emirlerine müvekkilin böyle bir borcu bulunmadığından 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 58. maddesi uyarınca itiraz etme gereği hasıl olmuştur. Takibe, borca, faize ve tüm ferilere itiraz ediyoruz. Şöyle ki;

Borcu kabul etmemekle birlikte tarafımıza tahakkuk ettirilen vergi borçları zamanaşımına uğramıştır. Söz konusu borç tarh ve tahsil zamanaşımı nedeniyle ortadan kalkmış bulunmaktadır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun zamanaşımına ilişkin 114’üncü maddesinin 1’inci fıkrası, “Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zaman aşımına uğrar.” hükmünü taşımaktadır. Aynı kanunun 19’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında ise, vergi alacağının, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağı öngörülmüştür. Mevzuat hükümleri uyarınca amme alacağının ödeme emri ile takip tahsilinin yapılabilmesi için tüm usul işlemleri tamamlanarak ortada tahakkuk safhası kesinleşmiş bir amme alacağının bulunması gerekmektedir. Belirtilen 5 yıl içinde tarh ve tahakkuk yapılmadığından vergi alacağı artık istenemez. Danıştay İBK tarafından kamu alacağının tahsili aşamasında açılan idari davada idari yargı yerince tahakkuk zamanaşımının da incelenebileceğine içtihat edilmiştir.

6183 sayılı kanunun 58. maddesinde kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin idari davada “böyle bir borcu olmadığı veya zaman aşımına uğradığı iddiasında” bulunabileceği öngörülmüştür. 6183 sayılı kanunun 102. Maddesine göre ‘Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar.

Müvekkilime, daha önceden ortağı ve müdürü bulunduğu Tic. Ltd. Şti. (V.N.: 1) Ankara Noterliği’nin .08.2000 tarihli ve 000 yevmiyesiyle onaylanan 08.2000 tarihli ortaklar kurulu kararıyla tasfiyeye girmiş olup, 10.2000 tarihinde fesh edilen ve bu hususun 12.2001 tarih 0 sayılı Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanarak tasfiye işlemleri tamamlanan Tic. Ltd. Şti.’nin vergi borcundan dolayı, müvekkilimin borçlarının bulunduğundan bahisle ekte sunulan, dönemi taksidi, vergi türü, vadesi, tutarı ve düzenleme tarihi belirtilen ödeme emirleri düzenlenerek tebliğ olunmuştur. Asıl amme borçlusu Tic. Ltd. Şti. vadesinde ödemediğinden bahisle, tahsili amacıyla düzenlenip müvekkilin kendisine tebliğ edilen ödeme emirlerinin iptali gerekmektedir.

Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre şirketlerin tüzel kişilikleri, ticaret sicilinden silinmeleriyle sona erer, bu tarihten sonra hak ehliyeti sona eren şirketin hak sahibi olması ve borç altına girmesi mümkün olmadığından, şirket adına tarhiyat yapılmasına da olanak bulunmamaktadır. Uyuşmazlığa konu olayda şirket tüzel kişiliği ticaret sicilinden silindiği 12.2001 tarihinde sona ermiş bulunmaktadır. Kaldı ki, bu tarihten sonra şirketin ortağı ve müdürü olan müvekkil şirketi temsil ve ilzama yetkili değildir. Bunun sonucu olarak tüzel kişiliği sona ermesinden önceki dönemlerle ilgili olsa dahi, münfesih şirket adına ödeme emri düzenleme işlemi tesis edilemez. Tesis edilen bu işlemlerde herhangi bir hukuki sonuç doğurmaz. Hukuki sonuç doğurmayan, başka bir ifadeyle hukuk düzeninde varlık kazanmayan işlemlerin ise, herhangi bir kişinin menfaatinin ihlal edilmesi de söz konusu olamaz.

Tasfiyesi tamamlanıp ticaret sicilinden kaydı silinmek suretiyle hukuk aleminde varlığı sona eren şirket hakkında tarh ve ceza kesme işlemi yapılamaz. Bu haliyle ilgili ödeme emirlerinin ne şirket yönünden ne de tebligatın muhatabı olan şirket ortağı/müdürü olan müvekkil yönünden de hüküm ifade etmeyeceği açıktır. Bu konuya ilişkin olarak müvekkile daha önce tasfiye dönemine ilişkin borçlardan dolayı ödeme emirleri düzenlenmiş olup Ankara Vergi Mahkemesi 2005/ E. Sayılı kararı ile tüzel kişiliği sona eren şirkete ödeme emri düzenlenemeyeceğine hükmetmiş, idarece karar temyiz edilmiş, Danıştay ise temyiz talebini reddetmiştir.

Danıştay 4. Daire 7.4.2005 tarihli 2004/639 E. 2005/578 K. sayılı
“Türk ticaret Kanunu Hükümlerine göre, şirketlerin tüzel kişilikleri, ticaret sicilinden silinmeleriyle sona erer. Olayda, adına tarh ve ceza kesme işlemi tesis edilen Şirketin tüzel kişiliği de ticaret sicilinden silindiği 24.10.2000 tarihinde sona ermiş bulunmaktadır. Bu tarihten sonra, adı geçen şirketin haklara sahip olması, borçlu kılınması mümkün değildir. Bunun sonucu olarak, münfesih şirket adına tarh ve ceza kesme işlemleri tesis edilemeyeceğinden düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı da açıktır.”

Danıştay 7. Daire 20.1.2003 tarihli E. 2000/7111 K. 2003/23 sayılı
“Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre, şirketlerin tüzel kişilikleri, ticaret sicilinden silinmeleriyle sona erer. Olayda, adına tarh ve ceza kesme işlemi tesis edilen şirketin tüzel kişiliği de, yukarıda belirtildiği üzere, ticaret sicilinden silindiği 18.7.1996 tarihinde sona ermiş bulunmaktadır. Bu tarihten sonra, adı geçen şirketin haklara sahip olması, borçlu kılınması ve temsili hukuken olanaklı değildir. Bunun sonucu olarak, tüzel kişiliğin sona ermesinden önceki dönemlerle ilgili olsa dahi, münfesih şirket adına tarh ve ceza kesme işlemi tesis edilemez; tesis edilen işlemler de, herhangi bir hukuki sonuç doğurmaz. Hukuki sonuç doğurmayan; başka deyişle, hukuk düzeninde varlık kazanmayan işlemlerin ise, herhangi bir kişinin menfaatini ihlal etmesi söz konusu olamaz.”

Danıştay 9. Daire 19.10.2011 tarihli E. 2008/3005 K. 2011/6809 sayılı
“Davacı adına 2004/Haziran – Eylül,Aralık dönemleri için tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisine karşı açılan davayı 22.02.2006 tarihinde tasfiyesinin sona erdiği anlaşılan davacı şirketin tüzel kişiliğinin de bu tarihte sona ermiş olması itibarıyla artık hukuken varolmayan bir şirketin haklara ve borçlara sahip olmasının olanaklı olmadığı bunun sonucu olarak da münfesih şirket adına tarhiyat yapılamayacağı ve ceza kesilemeyeceği gerekçesiyle kabul eden yerel mahkeme kararı hukuka uygun olup, karar onanmalıdır.”

Söz konusu yargı kararlarında da görüldüğü üzere tüzel kişilikleri, ticaret sicilinden silinmeleriyle sona eren şirketler adına tarh ve ceza kesme işlemi yapılamaz. Bu tarihten sonra düzenlenen ödeme emirlerinin müvekkili bağlamayacağı ve dolayısıyla söz konusu kamu alacaklarından dolayı sorumlu tutulması ve takip edilmesi hukuken mümkün olmadığı gibi şirketin tasfiye halinde olduğu dönemlere ilişkin ödeme emri gönderilerek borçlandırma yapılamayacağından, ayrıca borcun kabulü anlamına gelmemekle birlikte zamanaşımına uğrayan borçlara ilişkin gönderilen ödeme emirlerine itiraz etme zorunluluğumuz hasıl olmuştur.

HUKUKİ NEDENLER : 2577 sayılı İYUK., 213 sayılı VUK., 6183 sayılı AATUHK.
ve sair ilgili mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER : Karşı tarafın delillerine karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla, ödeme belgeleri, makbuz, dekont, banka kayıtları, ticaret sicil kayıtları, vergi dairesi kayıtları, ekli belgeler, bilirkişi incelemesi ve ikamesi kabil her türlü kanuni delil.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan ve sayın mahkemenizce yapılacak yargılama sırasında ortaya çıkacak nedenlerle, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan icra takibi nedeniyle müvekkilimin telafisi imkansız zararlara düşmesinin önlenmesi için ilk olarak işlemin yürütülmesinin durdurulmasına ve müvekkilin borcu olmadığın tespiti ile 2017022466DyK ve 2017022466Dy ana takip dosya numaralı ödeme emirlerinin iptaline, yargılama giderleri vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim.

DAVACI VEKİLİ
Av. Kübra YILDIZ ÇOLAK

Vergi Dilekçesinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Vergi Mahkemesi Dava Dilekçesi yazarken öncelikle taraflara dikkat edilmelidir. Her ne kadar İdari yargıda taraf düzenlemesi resen yapılsa da yine de usulüne uygun hazırlanması önemlidir. Bunun yanı sıra tebliğ tarihi, ödeme emirleri numaraları ve taleplerin de yine kontrol edilmesi faydalı olacaktır.

Vergi Mahkemesi Dava Dilekçesi
Vergi Mahkemesi Dava Dilekçesi