HMK Madde 180: Davanın Tamamen Islahı
(1) Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.
Giriş
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 180. maddesi, davanın tamamen ıslahına ilişkin düzenlemeler içerir. Islah, taraflardan birinin dava sürecinde yaptığı usuli işlemleri düzeltmesine veya değiştirmesine olanak tanır. Ancak, bu hakkın nasıl ve hangi şartlarda kullanılacağı önem taşır. Bu makalede, HMK madde 180 kapsamında tam ıslahın şartları, hukuki sonuçları ve uygulamada dikkat edilmesi gereken noktalar ele alınacaktır.
Tam Islah Nedir?
Tam ıslah, davacı veya davalının dava sürecinde yaptığı tüm işlemleri baştan sona değiştirmesidir. Bu yöntem, özellikle hatalı dava dilekçelerinin düzeltilmesi veya yanlış hukuki dayanakların değiştirilmesi için kullanılır.
Tam ıslah, kısmi ıslahtan farklıdır. Kısmi ıslah, yalnızca belirli usuli işlemlerin düzeltilmesini kapsarken, tam ıslah davanın tamamen yenilenmesi anlamına gelir. HMK madde 180, bu sürecin nasıl işleyeceğini ve tarafların uyması gereken yükümlülükleri belirler.
Tam Islahın Şartları
HMK madde 180’e göre, davanın tamamen ıslah edilebilmesi için belirli şartların sağlanması gerekir:
Davanın Tamamen Islah Edildiğinin Bildirilmesi
Islah talebinde bulunan taraf, bu talebini mahkemeye açık bir şekilde bildirmelidir. Bu bildirim, yazılı veya duruşmada sözlü olarak yapılabilir. Ancak, sürecin sağlıklı ilerlemesi açısından yazılı bildirim daha güvenlidir.
Yeni Dava Dilekçesi Verme Zorunluluğu
Islah hakkını kullanan taraf, bildirimi yaptıktan sonra bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi sunmalıdır. Aksi halde, ıslahtan vazgeçmiş sayılır ve dava eski haliyle devam eder. Bu süre hak düşürücü niteliktedir.
Islahın Davanın Her Aşamasında Yapılamaması
Islah, hüküm kesinleşmeden önce yapılmalıdır. Hüküm kesinleştikten sonra ıslah yapılamaz. Ayrıca, karşı tarafın açıkça kabul etmediği durumlarda, davanın tamamen ıslahı bazı sınırlamalara tabi olabilir.
Tam Islahın Hukuki Sonuçları
Tamamen ıslah edilen davada, yeni dava dilekçesi esas alınır. Eski dava dilekçesi ve işlemler, kural olarak hukuki geçerliliğini yitirir. Ancak, ıslah edilen davada önceki işlemlerin geçerli sayılması gerektiği durumlar olabilir.
Davaya Etkisi
Yeni dilekçe sunulduktan sonra, mahkeme önce bu dilekçeye göre davayı değerlendirmeye alır. Taraflar, bu dilekçeye dayanarak yeni iddia ve savunmalarda bulunabilir.
Hukuki Süreçteki Değişiklikler
Islah edilen davada, yeni bir dava açılmış gibi bir süreç işler. Bu nedenle, yeni dava dilekçesinin zamanaşımı, görev ve yetki kurallarına uygun olması gerekir. Avukatlar, bu süreçte müvekkillerinin hak kaybına uğramaması için dikkatli olmalıdır.
Delillerin ve Tanıkların Durumu
Yeni dilekçeyle birlikte, delil ve tanık listesi de yenilenebilir. Ancak, önceden sunulan delillerin ve beyanların geçerli olup olmadığı mahkeme tarafından değerlendirilir.
Tam Islah ile Yeni Dava Açma Arasındaki Farklar
Tam ıslah, yeni dava açmaktan farklıdır. Yeni dava açıldığında, tamamen farklı bir hukuki süreç başlar. Oysa tam ıslah, mevcut davanın değiştirilmesidir. Bu nedenle, tam ıslah ile yeni dava açma arasındaki en önemli fark, dava harçları ve zamanaşımı süreleridir.
Örneğin, zamanaşımı süresi dolmuş bir davayı yeni baştan açmak mümkün olmayabilir. Ancak, tam ıslah yoluyla dava dilekçesi düzeltilerek sürecin devamı sağlanabilir.
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2019/11768 E., 2020/8945 K. Sayılı Kararı
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrisimisil istemine ilişkin iken; tam ıslah yoluyla taşınmaza müdahalenin men’i ve eski hale getirilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının HMK 180. maddesi uyarınca yaptığı tam ıslah ile davasını tamamen değiştirerek müdahalenin men’i ve taşınmazın eski hale getirilmesi talebi kabul edilerek kamulaştırmasız el atılan taşınmaza müdahalenin men’i ve eski hale iadesine hükmedilmiş; karar, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK 176 maddesinde ıslah; “taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir” olarak tanımlanmıştır.
Islah kısmi ve tam ıslah olarak ikiye ayrılır. Sadece talep sonucunun arttırılması kısmi ıslah olarak kabul edilir. Davanın tamamen değiştirilmesi ve yeni bir davaya çevrilmesi ise tam ıslahtır. 6100 sayılı Kanun’un 180. maddesine göre davanın tamamen ıslahı durumunda, bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi verilmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinde; davacı vekilinin 20/01/2014 tarihli duruşmada talep sonucunun arttırılması ile davasını ıslah ettiği, 24/02/2014 tarihli duruşmada ise davanın tamamen ıslahı ile talep konusunu müdahalenin men’i ile eski hale iadesine dönüştürdüğü anlaşıldığı halde harç yatırılmadığı için ıslah istemleri dikkate alınmadan karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, Doğru görülmemiştir.
Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, 02/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay Kararının HMK 180 Açısından İncelenmesi
-
Davanın Konusu ve Gelişimi:
- Davacı, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemiyle dava açmıştır.
- Ancak tam ıslah yaparak davanın konusunu tamamen değiştirmiş ve taşınmaza müdahalenin men’i ile eski hale getirilmesini talep etmiştir.
-
Mahkemenin Kararı:
- Mahkeme, tam ıslahı kabul etmiş ve taşınmaza müdahalenin men’ine ve eski hale getirilmesine hükmetmiştir.
- Yani mahkeme, davacının yaptığı tam ıslahı geçerli kabul ederek yeni talepler üzerinden karar vermiştir.
-
Yargıtay’ın Tespiti ve Bozma Gerekçesi:
- Dosya incelendiğinde, davacı vekili iki kez ıslah yapmıştır:
- İlk ıslah: 20/01/2014 tarihli duruşmada talep sonucunu arttırmıştır (kısmi ıslah).
- İkinci ıslah: 24/02/2014 tarihli duruşmada tam ıslah yaparak davanın konusunu değiştirmiştir.
- Ancak, avukat tarafından tam ıslah için gerekli olan harç yatırılmamıştır.
- HMK 180’e göre, tam ıslah yapıldığında bir hafta içinde yeni dava dilekçesi verilmesi zorunludur. Ancak dosyada böyle bir dilekçe de bulunmamaktadır.
- Bu nedenle, mahkemenin tam ıslahı dikkate alarak karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır.
- Mahkemenin, harç yatırılmadığı için ıslahı dikkate almadan karar vermesi gerekirdi.
- Dosya incelendiğinde, davacı vekili iki kez ıslah yapmıştır:
-
Yargıtay’ın Sonuç Kararı:
- Davalı idarenin temyiz itirazları haklı bulunmuş ve hüküm bozulmuştur.
- Tam ıslahın geçerli olabilmesi için gereken harç yatırılmadığından, mahkemenin tam ıslahı dikkate almaması gerekirdi.
- Bu nedenle Yargıtay kararı bozmuştur.
Yorum
- HMK 180’e göre tam ıslah yapıldığında, davacı bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır.
- Harca tabi işlemler için harç yatırılmadığında, ıslah geçersiz sayılır.
- Bu olayda, harç yatırılmadığından ve yeni dava dilekçesi sunulmadığından, tam ıslah hukuken geçersizdir.
- Mahkeme, tam ıslahı dikkate almadan karar vermeliydi. Ancak dikkate aldığı için Yargıtay tarafından karar bozulmuştur.
- Bu karar, tam ıslahın geçerliliği için HMK 180’de belirtilen prosedürlere kesin olarak uyulması gerektiğini vurgulayan önemli bir içtihattır.
Sonuç
HMK madde 180 kapsamında tam ıslah, taraflara davalarını tamamen değiştirme hakkı tanır. Ancak, bu hakkın doğru kullanılması ve sürelere dikkat edilmesi büyük önem taşır. Yeni dava dilekçesinin bir hafta içinde sunulması, tam ıslahın geçerli olması için temel şarttır.
Mahkemelerin ve Yargıtay’ın değerlendirmeleri de, tam ıslahın usule uygun şekilde yapılmasını şart koşar. Avukatlar, müvekkillerinin haklarını koruyabilmek için bu süreci dikkatle yönetmelidir.