Günümüzde kişiler ve şirketler, finansal ihtiyaçlarını karşılamak için birbirlerine borç para verebilmektedir. Ancak, borcun geri ödenmemesi durumunda alacaklı için hukuki yollarla tahsilat süreci devreye girmektedir.
Borç verilen paranın geri ödenmesi, sözlü veya yazılı bir anlaşmaya dayalı olabilir. Eğer taraflar arasında bir ödeme günü belirlenmişse, borçlunun bu tarihte ödeme yapması zorunludur. Ancak ödeme tarihi belirlenmemişse, alacaklı her zaman borcun iadesini talep edebilir ve borçlu, talep sonrası kanunda belirtilen süre içinde ödeme yapmak zorundadır.
Bu makalede, borç verilen paranın iadesinin nasıl talep edileceği, icra ve dava yoluyla nasıl tahsil edilebileceği ve borç tahsilatında uygulanabilecek hukuki yöntemler ele alınacaktır.
Borç Verilen Paranın İadesinde Hukuki Dayanaklar
Borç verilen paranın geri alınamaması durumunda alacaklılar, Türk Borçlar Kanunu (TBK) ve ilgili diğer mevzuat hükümleri doğrultusunda harekete geçebilirler.
Borç İlişkisinin Hukuki Temeli
Türk Borçlar Kanunu’na göre, borç ilişkisi:
- Sözleşme ile doğabilir (Örneğin, yazılı veya sözlü borç anlaşmaları)
- Tüketim ödüncü kapsamında olabilir (Ödünç para verilmesi)
- Sebepsiz zenginleşme kapsamında değerlendirilebilir (Haksız yere edinilen paranın iadesi)
Eğer taraflar arasında yazılı bir sözleşme yapılmışsa, borç veren kişi, borçlunun sözleşmede belirtilen sürede borcunu ödemesini talep edebilir. Ancak sözleşme olmadan verilen borçlarda da hukuki süreç işletilebilir.
Borç Verilen Paranın İadesi İçin Atılacak Adımlar
Borcun ödenmemesi halinde alacaklı, şu yolları izleyerek tahsil sürecini başlatabilir:
İhtarname Gönderme ve Alacak Talebi
İhtarname, borçlunun borcunu hatırlatmak ve ödeme yapmasını sağlamak için gönderilen resmi bir belgedir. Noter aracılığıyla gönderilen ihtarname, mahkemede güçlü bir delil olarak kabul edilir. Noter zorunlu olmamakla birlikte borçluya ulaştığı ispatlanabilen her türlü işlem ihtarname sayılabilir. Whatsapp mesajı, e-mail, SMS, posta vs borçlu inkar etmezse ihtarname sayılabilir.
İhtarname içeriğinde şu bilgilere yer verilmelidir:
- Borç miktarı ve ödeme tarihi (eğer önceden bir tarih belirtilmemişse en az 6 hafta)
- Borcun hangi hukuki ilişkiye dayandığı (Ödünç sözleşmesi, sözlü anlaşma vb.)
- Ödenmemesi halinde hukuki işlemlerin başlatılacağı uyarısı
İhtarname gönderildikten sonra borçlu ödeme yapmazsa, icra takibi veya dava süreci başlatılabilir.
İcra Takibi Başlatma
Eğer borçlu, ihtarnameye rağmen borcunu ödemezse, icra müdürlüğüne başvurarak icra takibi başlatılabilir.
İcra takibi şu aşamalardan oluşur:
- İcra müdürlüğüne başvuru yapılır ve alacak miktarı bildirilir.
- İcra müdürlüğü, borçluya ödeme emri gönderir.
- Borçlu, ödeme emrini aldıktan sonra 7 gün içinde borca itiraz edebilir.
- Borca itiraz edilmezse, haciz işlemi başlatılabilir.
İcra takibi senet, çek veya sözleşmeye dayalı borçlar için hızlı bir tahsilat yöntemi sunar.
Sebepsiz Zenginleşme Davası Açma
Eğer borç, taraflar arasında resmi bir borç ilişkisi olmadan verilmişse, sebepsiz zenginleşme davası açılarak paranın iadesi talep edilebilir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 77. maddesine göre, haklı bir sebep olmaksızın elde edilen kazanç iade edilmelidir.
Bu dava şu durumlarda açılabilir:
- Borç verilen para, geri ödenmek üzere verilmiş ancak iade edilmemişse
- Yanlışlıkla veya hatalı bir işlemle karşı tarafa ödeme yapılmışsa
- Borçlu, parayı aldığını inkâr ediyorsa ve yazılı belge yoksa
Bu tür davalarda, banka dekontları, mesajlaşmalar ve tanık beyanları mahkemede delil olarak sunulabilir.
Borcun Ödenmemesi Halinde Hukuki Süreç
Borç tahsil edilemediğinde, hukuki süreç şu şekilde işler:
- İhtarname gönderilir ve borcun ödenmesi talep edilir.
- Borçlu ödeme yapmazsa, icra takibi başlatılır veya dava açılır.
- İcra takibine itiraz edilirse, mahkemeye başvurularak itirazın kaldırılması talep edilir.
- Mahkeme, alacaklı lehine karar verirse, icra yoluyla borç tahsil edilir.
Mahkeme sürecinde borçlu, parayı aldığını ve geri ödemek zorunda olmadığını ispatlamak zorundadır. Eğer alacaklı, borcun verildiğine dair delil sunabilirse, mahkeme borçlunun ödeme yapmasına karar verecektir.
Altı Haftalık Geri Ödeme Süresi ve Borçlunun Sorumluluğu
Türk Borçlar Kanunu’nun 392. maddesine göre, borçlunun ödeme aldığını öğrendiği andan itibaren 6 hafta içinde borcu geri ödemesi gerekmektedir.
“Geri verme yükümlüsü, zenginleştiğini öğrendiği andan itibaren altı hafta içinde elden çıkan miktardan da sorumludur.”
Bu madde, iyi niyetli borçlular için bir koruma sağlarken, kötü niyetli borçlular için geçerli değildir.
- İyi niyetli borçlu, parayı harcamış olsa bile 6 hafta içinde ödeme yaparsa sorumluluktan kurtulabilir.
- Kötü niyetli borçlu, parayı harcadığını iddia etse bile borcun tamamını ödemek zorundadır.
Eğer borç 6 hafta içinde ödenmezse, alacaklı hukuki yollara başvurarak icra veya dava sürecini başlatabilir.
6. Sonuç ve Değerlendirme
Borç verilen paranın geri alınması için öncelikle ihtarname gönderilmeli, ardından icra takibi başlatılmalı veya dava açılmalıdır.
- Ödeme günü belirlenmişse, borçlu bu tarihte ödemek zorundadır.
- Ödeme günü belirlenmemişse, alacaklı her zaman borcun iadesini talep edebilir ancak 6 hafta beklemelidir.
- İhtarnameye rağmen borç ödenmezse, icra takibi veya dava açılabilir.
Bu süreçte, banka dekontları, yazılı anlaşmalar ve tanık beyanları delil olarak kullanılabilir.
Eğer borç tahsil edilemezse, mahkeme yoluyla alacağın tahsili sağlanabilir.