Cari hesap sözleşmesi, Türk Ticaret Kanunu m.89 ile 101 arasında düzenlenmiştir. Cari hesap, TTK 89/1’de
“İki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme”
şeklinde tanımlanmıştır. Cari hesap sözleşmesi ile amaçlanan tarafların gereksiz ifa hareketlerinden kaçınması ve masrafları ortadan kaldırarak işlemleri kolaylaştırmasıdır.
Bu sözleşmeyle taraflar birbirlerindeki alacakları karşılıklı olarak istemekten vazgeçip, bir hesaba kaydetme ve bunların takası sonucunda meydana çıkan bakiye alacağını talep etme hakkını kazanmaktadırlar. Cari hesap sözleşmesinin esasını, karşılıklı alacakların talep edilememesi ve ödenmemesi yerine, bunların borçlarla birlikte takas edilmesi teşkil eder.
Cari hesap sözleşmesinden söz edebilmek için gereken şartlar,
- Sözleşmenin iki tarafının olması,
- Tarafların fiil ehliyetine sahip olması,
- Taraflar arasındaki karşılıklı alacakların ve borçların doğacağı bir ilişkinin bulunması,
- Taraflar, karşılıklı alacaklarını ve borçlarını cari hesaba kaydetmesi,
- Alacak ve borçların takas edilmesi,
- Taraflardan biri veya diğeri için oluşacak bakiyenin tespit edilmesi,
- Hesaba kaydedilen alacakların ve borçların takası ile bakiyenin tespiti ve tanınmasının, belirli hesap devreleri sonunda gerçekleştirilmesi,
- Cari hesap sözleşmesi yazılı yapılması gerekmektedir. Resmi yazılı veya noter onayına gerek yoktur adi yazılı şekilde olması yeterlidir.
Tüm bu şartların varlığı halinde cari hesap sözleşmesinin varlığından söz edebiliriz. Cari hesap sözleşmeleri aslında takas işlemleri olarak karşımıza çıkar ancak özel türden bir takas rejimidir. Kural olarak muaccel olmuş alacaklar cari hesaba geçirilir ancak muaccel olmayan alacaklar için de sözleşme ile kararlaştırma yapabilirler.
Cari hesaba her türlü alacağın geçirilmesi mümkün olmamaktadır. TTK m.93 gereğince takas edilemeyen alacaklarla, belirli bir amaca harcanmak veya ayrıca emre hazır tutulmak üzere teslim olunan para ve mallardan doğan alacaklar cari hesaba geçirilemez.
Cari Hesap Faizi
TTK m. 95′ e göre şartların varlığı halinde, alacak ile borç kalemlerinin birbirinden çıkarılması sonucunda bulunan bakiyeye hesaba kaydedildiği tarihten itibaren faiz işler. Kural olarak hukukumuzda birleşik faiz hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Ancak bunun birtakım istisnaları da vardır. Bunlardan birisi de cari hesaba ilişkin birleşik faiz uygulamasıdır. Bu da TTK m.88/2’de düzenlenmiştir;
“Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz.”
Bu hükme göre bileşik faizin uygulanabilmesi için birtakım şartlar gerekmektedir;
- Cari hesap sözleşmesinin tarafları tacir olmalı,
- Bileşik faiz işletileceği sözleşmede kararlaştırılmalı
- En az üç aylık bir süre geçmelidir.
Ancak belirtmek gerekir ki birleşik faiz uygulanması noktasında bir zorunluluk bulunmamaktadır. Tarafların tercihine bağlı olarak her iki tarafta tacir ve bu yönde talepte bulunuyorsa o zaman işletilebilir. Nitekim bir cari hesap sözleşmesinin tarafı tacir olmak zorunda değildi o yüzden tacir değilse zaten birleşik faiz işletilmesi mümkün olmayacaktır.
Cari hesaba kaydedilen alacaklara faiz işletilmesi, bu alacakların talep edilememesinin bir karşılığıdır. Nitekim cari hesap sözleşmesinde hesaba kaydedilen alacakların ödenmesi talep edilemeyeceği için bu alacaklar için temerrüt oluşumundan söz edemeyiz. Bundan dolayı da hesaba kaydedilen alacaklara ilişkin işlenecek faiz anapara faizi olacaktır. Cari hesaba kaydedilen alacaklara faiz işletilmesi TTK 90/1e’de şöyle düzenlenmiştir:
Cari hesabın alacak sütununa yazılan tutarlar için, sözleşme veya ticari teamüller gereğince, kaydoldukları tarihten itibaren faiz işler.
Taraflar cari hesap sözleşmesi ile faiz oranını serbestçe belirleyebilirler.
Faiz oranlarının belirlenmesi konusunda taraflara tanınan sözleşme serbestîsinin bazı sınırlamaları da vardır. Bunlardan en önemlisi yeni Borçlar Kanunu’nun 88. maddesinde öngörülmüştür. “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” Bu maddeye göre, yıllık faiz oranı sözleşmeyle kararlaştırılabilir ancak sözleşmede kararlaştırılmadıysa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Bu durumda dahi sınırlama vardır, kararlaştırılacak yıllık faiz oranının, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşmamalıdır.
Sözleşmenin Sora Ermesi
Cari hesap sözleşmesinin sona ermesi, TTK 98’de genel olarak düzenlenmiş olup m. 99 da ek olarak birtakım sebepler yer almaktadır. Kanun koyucu yalnızca cari hesap sözleşmesinin sona erme hallerine ilişkin düzenlemelere kanunda yer vermiştir, sona ermenin sonuçları kanunumuzda yer almamaktadır. Buna göre sona erme halleri;
- Cari hesap sözleşmesi ile kararlaştırılan sürenin sona ermesi,
- Süre kararlaştırılamadığı halde taraflardan birinin fesih ihbarında bulunması, (herhangi bir fesih sebebi gösterilmesi gerekmemektedir)
- Taraflardan birisinin İflası (İflas kararının verildiği anda sona ermektedir.)
Tüm bu sona erme halleri TTK m.98’de genel olarak düzenlenmiştir. Ek olarak TTK m.99’da da belirli süreli olan cari hesap sözleşmelerinde taraflardan birinin ölümü ve kısıtlanması halinde de sözleşmenin sona ereceği belirtilmiştir. Hükme göre; “Sözleşme süreli olup da taraflardan biri bu süre içinde ölür veya kısıtlanırsa her iki taraf ve kanuni temsilcileriyle halefleri on gün önceden haber vermek şartıyla cari hesap sözleşmesini feshedebilir. ”Görüldüğü gibi kanun koyucu burada 10 günlük bir fesih ihbar süresi öngörmüştür. Ayrıca belirtmek de fayda var ki, TTK m.99’da yer alan kısıtlılık ve ölüm haliyle sona erme sebebi yalnızca belirli süreli sözleşmeler için geçerlidir, belirsiz süreli cari hesap sözleşmelerinde fesih ihbar süresi söz konusu değildir. Her ne kadar hükümde belirtilmemiş olsa da bu hükmün yalnızca gerçek kişiler için söz konusu olacağını vurgulamak gerekmektedir.
Cari Hesap Zamanaşımı
Cari hesap sözleşmesinin zamanaşımı süresi TTK 101’de düzenlenmiştir. Buna göre;
Cari hesabın tasfiyesine, kabul edilen veya mahkeme kararıyla saptanan artan tutara ya da faiz alacaklarına, hesap hata ve yanılmalarına, cari hesabın dışında tutulması gereken veya haksız olarak cari hesaba geçirilmiş olan kalemlere veya tekrarlanan kayıtlara ilişkin bulunan davalar, cari hesap sözleşmesinin sona ermesinden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrarlar.
Dolayısıyla zamanaşımı süresi için 5 yıl öngörülmüştür. 5 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı hükümden de anlaşıldığı üzere, cari hesap sözleşmesinin sona ermesinden itibarendir.