Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142. maddesi, haksız yakalama, tutuklama, gözaltı ve diğer koruma tedbirleri nedeniyle uğranılan zararların tazmini için izlenmesi gereken usul ve koşulları düzenlemektedir. Bu madde, haksız işlemlere karşı bireylerin korunmasını sağlamak amacıyla yargısal tazminat mekanizmasını oluşturur.
Tazminat Talebi İçin Süre Koşulu
- Tazminat talebi, karar veya hükmün kesinleşmesinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılmalıdır (CMK 142/1).
- Her hâlde, kararın kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde başvuru yapılmalıdır.
- Bu süreler hak düşürücü sürelerdir ve başvurunun zamanında yapılmaması tazminat hakkının kaybedilmesine neden olur.
Yetkili Mahkeme
- Tazminat istemi, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.
- Eğer bu mahkeme, tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza mahkemesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesi yetkilidir (CMK 142/2).
- Ancak, bazı talepler için 6384 sayılı Tazminat Komisyonu yetkilidir ve ağır ceza mahkemesine yapılan başvurular Komisyona gönderilir.
Başvuruda Bulunması Gereken Bilgi ve Belgeler
Tazminat talebinde bulunan kişinin:
- Kimlik ve adres bilgilerini,
- Zarara uğradığı işlemle ilgili detayları,
- Zararın niteliğini ve miktarını,
- Gerekli belgeleri dilekçesine eklemesi gerekmektedir (CMK 142/3).
Eğer dilekçedeki bilgi ve belgeler eksikse, mahkeme bir ay içinde eksiklerin tamamlanmasını ister, aksi takdirde istem reddedilir (CMK 142/4).
Yargılama ve Karar Süreci
- Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra Hazine temsilcisine bildirim yapar ve varsa itirazlarını iki hafta içinde sunmasını ister (CMK 142/5).
- Mahkeme, gerekli gördüğü tüm araştırmaları yaparak tazminat miktarını belirler (CMK 142/6).
- Karar, duruşmalı olarak verilir, ancak taraflar gelmezse yokluklarında karar alınabilir (CMK 142/7).
- Karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir ve bölge adliye mahkemelerince verilen kararlar kesindir (CMK 142/8).
Ödeme ve İcra Takibi
- Tazminat kararları kesinleşmeden ve idari başvuru süreci tamamlanmadan icraya konulamaz (CMK 142/10).
- Ödeme, davacı veya vekilinin bildirdiği banka hesabına, başvurudan itibaren 30 gün içinde yapılmalıdır.
- Bu süre içinde ödeme yapılmazsa, karar genel hükümler çerçevesinde infaz edilir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2023/3406 E. – 2025/455 K. Sayılı Kararı
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2023/7 E., 2023/69 K.
DAVA : Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat
HÜKÜM : Davanın Reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması
Davacının tazminat talebi hakkında dairemizce verilen bozma kararı üzerine kurulan hükmün; davacı vasisi tarafından temyizi üzerine yapılan ön inceleme neticesinde, HMUK’un 427. ve CMUK’un 317. maddeleri gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, yapılan incelemede işin esasına geçildi, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Mahkemece; davacının haksız tutukluluk nedeniyle 50.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminat ödenmesine ilişkin talebinin, davacının CMK 142/1. maddesi gereği bir yıllık dava açma süresinde davasını açmadığından davanın reddine hükmedilmiş olup, dairemizce davacının temyiz istemi üzerine yerel mahkemece kurulan hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma üzerine yapılan yargılamada davacı hakkındaki beraat hükümlerinin tefhimle birlikte 19.10.2011 günü itibarıyla kesinleştiği, davanın 19.10.2012 gününe kadar açılması gerekirken, hükmün kesinleşme tarihini izleyen bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 16.02.2016 tarihinde açıldığı gözetilerek süresinde açılmayan davanın CMK 142/1. maddesi gereğince tazminat talebinin reddine karar verilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca davacı vasisinin temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vasisinin temyiz sebepleri; davacı lehine maddi ve manevi tazminatın hükmedilmesi ve davanın kabul edilmesine ilişkindir.
III. DAVANIN KONUSU
Yerel mahkemece, tazminat talebinin dayanağı olan Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/174 Esas – 2011/281 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, birden fazla kişi tarafından birlikte yağma ve cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından 29.03.2009 – 22.02.2011 tarihleri arasında 695 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 19.10.2011 tarihinde kesinleştiği, davanın 16.02.2016 tarihinde açıldığı, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 142/1 maddesi uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içinde davanın açılmadığı belirlenerek davanın reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE VE KARAR
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, tazminat davasının CMK 142. maddesinde belirtilen süre içinde açılmadığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, davacı vasisinin yukarıda ilgili bölümde ileri sürdüğü tüm temyiz sebeplerinin reddi ile hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.01.2025 tarihinde karar verildi.
Kararın CMK 142 Kapsamında Değerlendirilmesi
Bu karar, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 142. maddesi kapsamında haksız tutuklama nedeniyle tazminat isteminde bulunma süresi ile ilgili önemli bir içtihat niteliğindedir. Yargıtay, hak düşürücü sürenin aşılması nedeniyle tazminat talebinin reddedilmesini hukuka uygun bulmuş ve mahkeme kararını onamıştır.
CMK 142 Kapsamında Tazminat Talebi İçin Süre Koşulu
Sürelerin Kesinliği ve Hak Düşürücü Süre
CMK 142/1’e göre:
- Tazminat talebi, kararın kesinleşmesinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılmalıdır.
- Her hâlde, kararın kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde başvuru zorunludur.
- Bu süreler hak düşürücü süreler olup, sürenin aşılması hâlinde talep reddedilir.
Somut olayda:
- Davacının beraat kararı 19.10.2011 tarihinde kesinleşmiştir.
- Tazminat davasının 19.10.2012 tarihine kadar açılması gerekirken, 16.02.2016 tarihinde açıldığı tespit edilmiştir.
- Bu nedenle, mahkeme tazminat istemini süre aşımı nedeniyle reddetmiş, Yargıtay da bu kararı onamıştır.
Yargıtay’ın CMK 142 Açısından Değerlendirmesi
Süre Aşımı Nedeniyle Tazminat Hakkının Kaybedilmesi
- Tazminat davasının süresi içinde açılmaması, CMK 142 kapsamında başvurunun kabul edilemez olmasına neden olmuştur.
- Hak düşürücü sürenin geçirilmesi, tazminat hakkının yasal olarak sona erdiği anlamına gelir ve mahkeme bu nedenle davayı reddetmiştir.
Mahkemenin Usule Uygun Davranması
- Yargılama sürecinin usule ve kanuna uygun olduğu tespit edilmiştir.
- Mahkeme, tazminat talebine ilişkin tüm delilleri değerlendirmiş ve davacının hak düşürücü süreyi kaçırdığı sonucuna ulaşmıştır.
- Bu nedenle, temyiz itirazları reddedilmiş ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.
Yargıtay Kararı Sonuç ve Değerlendirme
- CMK 142, tazminat talebinin belirli süreler içinde yapılmasını şart koşmaktadır.
- Tazminat talebinde bulunacak kişilerin, kararın kesinleşmesinden itibaren en geç bir yıl içinde başvuru yapmaları zorunludur.
- Süresi içinde açılmayan tazminat davaları reddedilmektedir ve bu durum Yargıtay içtihatlarıyla da istikrarlı hâle gelmiştir.
- Yargıtay 12. Ceza Dairesi, mahkemenin süre aşımı nedeniyle verdiği ret kararını hukuka uygun bularak onamıştır.
Bu karar, tazminat taleplerinin süresinde yapılmasının önemini vurgulamakta ve hukuki sürelerin kesinliği açısından önemli bir emsal teşkil etmektedir.
Sonuç ve Değerlendirme
- CMK 142, bireylerin haksız yakalama, tutuklama ve diğer işlemlerden doğan zararlarını tazmin etmeleri için açık bir hukuki yol sunmaktadır.
- Başvuru süresi, yetkili mahkeme ve usuli gereklilikler belirlenerek sürecin hukuka uygun şekilde yürütülmesi sağlanmıştır.
- Tazminat talebinin eksiksiz yapılması ve sürelere dikkat edilmesi, hak kaybının önlenmesi açısından önemlidir.
Bu düzenleme, hukuk devleti ilkesini koruma ve bireylerin adil yargılanma hakkını güvence altına alma açısından önemli bir mekanizma oluşturur.