Kanun Maddesi
MADDE 125- (1) Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
- a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde dava davacı lehine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
- b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.
(2) Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder. (Ek cümle:22/7/2020-7251/11 md.) Bu takdirde dava davacı aleyhine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
Giriş
HMK 125, dava konusunun davalı veya davacı tarafından devredilmesi durumunda ortaya çıkabilecek hukuki sonuçları düzenlemektedir. Bu madde, davacının seçimlik haklarını belirleyerek, sürecin nasıl işleyeceğini açıkça ortaya koyar. Makalede, HMK 125’in kapsamı, uygulama alanları ve Yargıtay kararları ışığında değerlendirilmesi ele alınacaktır.
Dava Konusunun Davalı Tarafından Devri
Davanın açılmasından sonra, davalı taraf dava konusunu üçüncü bir kişiye devrettiğinde, davacıya iki seçenek sunulmaktadır:
-
Yeni Malik Aleyhine Davaya Devam Etme Hakkı:
- Davacı, davasını devreden davalıdan vazgeçerek dava konusunu devralan kişiye yöneltebilir.
- Davanın lehe sonuçlanması durumunda, hem devreden hem de devralan müteselsilen yargılama giderlerinden sorumlu olur.
-
Tazminat Davasına Dönüştürme Hakkı:
- Davacı, dava konusunu devralan kişiye yönelmeyip, davalıya karşı tazminat davası açabilir.
- Bu durumda, esas dava tazminat davasına dönüşmüş olur.
Bu düzenleme, davalının dava konusu üzerinde tasarrufta bulunarak yargılamayı etkisiz hale getirmesini engellemeye yönelik bir güvence niteliği taşımaktadır. Böylece, davacı davanın akıbetini belirleme hakkına sahip olur.
Dava Konusunun Davacı Tarafından Devri
Eğer davacı dava açıldıktan sonra dava konusunu devrederse, devralan kişi davaya kaldığı yerden devam eder. Bu durumda:
- Davacı, davadan çekilmiş olur ve yerine devralan kişi geçer.
- Dava devralan kişinin sıfatıyla devam eder, yargılama süreci değişmez.
- Ancak, dava devralan aleyhine sonuçlanırsa, hem devreden (ilk davacı) hem de devralan (yeni davacı) yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
Bu düzenleme, hakkın devredilebilir olması ilkesine dayanır ve davanın devralan kişi açısından sonuç doğurmaya devam etmesini sağlar.
HMK 125’in Amacı ve Hukuki Güvenceleri
- Davacıya seçimlik hak tanınarak, davalının dava konusunu devrederek sorumluluktan kaçınmasının önüne geçilmektedir.
- Davacı dava açtıktan sonra dava konusunu devretse bile, yargılamanın devam etmesi sağlanarak davanın akamete uğraması engellenmiştir.
- Hem davacı hem de davalı için, dava konusunun devrinden doğabilecek hukuki ve mali sonuçlar düzenlenmiştir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 2021/1004 E. – 2021/337 K. Sayılı Kararı
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31/12/2014 tarihinde verilen dilekçeyle satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın reddine dair verilen 07/03/2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davacı ile davalı … arasında …3. Noterliğinde 31/01/2013 tarih ve 689 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, ancak davalının bahsi geçen satış vaadi sözleşmesini gizleyerek dava konusu taşınmazları teminat göstermek suretiyle kredi kullandığını ve taşınmazlar üzerinde ipotek tesis edildiğini, ayrıca davalının Bağ-Kur ve vergi borçları nedeniyle taşınmazlar üzerinde haciz bulunduğunu, açıklanan nedenlerle taşınmazlar üzerindeki tüm takyidatların terkini ile satış vaadine konu taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, davaya dayanak gösterilen satış vaadi sözleşmesinin 72.355,55 TL’nin tamamının ödenmesi şartına bağlı olarak akdedildiğini, davacının ödemeleri tam ve zamanında ödememiş olması nedeniyle sözleşmeye aykırı davrandığını, sunulan banka dekontlarından da anlaşılacağı üzere sözleşmede tapu devrinin koşulu olarak kararlaştırılan kredi ödemelerinin büyük bölümünün davacı tarafın sözleşme hükümlerine aykırı davranması nedeniyle davalı … tarafından ödenmek zorunda kalındığından bahisle davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … … cevap dilekçesinde, kendisinin dava konusu taşınmazları devraldığı tarihte taşınmazlar üzerinde herhangi bir şerh bulunmadığını, iyi niyetli olarak taşınmazları satın aldığını, davacı ile davalı … arasındaki ilişkiden kendisinin haberi bulunmadığı gibi davacının taleplerini davalı …’na yöneltmesi gerektiğinden bahisle davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, davalı … yönünden dava konusu taşınmazların davalı … …’a devredilmesi sonucu davacının seçimlik hakkını tapu iptal ve tescil yönünden devam ettirmek istemiş olması ve davacının satış vaadi sözleşmesindeki edimlerini tam olarak yerine getirmemesi nedeniyle HMK 125. maddesi gereğince davalı … hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına, davalı … … yönünden ise davalının diğer davalı … ile arasında akrabalık bağının bulunmaması, tapudaki satış değerleri ile birlikte değerlendirildiğinde satışın muvazaalı yapılmadığı, davalının taşınmazı iyi niyetli satın alan kişi olduğunun anlaşılması nedeniyle davalı … … hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf talebi, … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince esastan reddedilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Dava açıldıktan sonra sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 6100 sayılı HMK’nin 125. maddesinde de, dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 125/f.I. maddesine göre “Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir.
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.” düzenlemesini amirdir.
Davacı, satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak tapu iptal ve tescil davası açmış olup yargılama sırasında taşınmazın … …’a devredilmesi üzerine HMK 125. maddesi uyarınca husumeti … …’a yöneltmişir. Yargılama sırasında davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile dava sebebi taşınmazın yolsuz tescili olarak gösterilmiştir.
Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur.6100 sayılı HMK’nın 176. maddesinde “Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Anılan yasa hükmü uyarınca taraflar, ıslah yolu ile iddialarını ve savunmalarını genişletip değiştirebileceklerdir. Buna göre, davacı dava dilekçesinde belirttiği dava sebebini değiştirebileceği gibi dava dilekçesinde vakıaları eksik belirtmişse ıslah yolu ile bunları tamamlayabilir. Yine, davacının dava dilekçesinde belirttiği talebini ıslah yolu ile artırması mümkün olduğu gibi talebini de değiştirmesi mümkündür.
Somut olaya gelince, davacı vekilinden dava sebebinin ıslah edip etmediği açıklığa kavuşturularak usulüne uygun ıslah yapıldığı takdirde ıslah edilen dava sebebi doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, davacı vekili HMK 125. maddesi gereğince davasını kayıt maliki … …’a yönelik tapu iptal ve tescil davasını alacak davası olarak devam etmek istediğini beyan ettiğinden … yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi de doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve HMK’nın 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA; yerel mahkeme hükmünün hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karardan bir örneğin … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 13.09.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Kararın HMK 125 Kapsamında Değerlendirilmesi
Bu karar, HMK 125’in dava konusunun devri ile ilgili düzenlemesinin yargılama sürecindeki etkisini ve mahkemelerin bu düzenlemeyi nasıl uygulaması gerektiğini açıklayan önemli bir içtihattır. Dava konusu taşınmazın yargılama sırasında üçüncü bir kişiye devredilmesi ve davacının seçimlik haklarını kullanarak yeni malike karşı dava açma iradesi bu kararın temel konusunu oluşturmaktadır.