Ülkemizde yargı sisteminin yavaşlığı her zaman şikayet edilen konulardan biridir. Davaların geç sonuçlanması, adaletin geç tecelli etmesi anlamına geldiğinden vatandaşlar sürekli bu sorunu dile getirmektedirler. İş Davalarında da bu sorunun önüne geçmek adına öncelikle Arabuluculuk koşulunun yerine getirilmesi zorunlu hale getirilmiştir. Bu sayede uzlaşma ile çözüme kavuşabilecek davalar mahkemeye gitmeden karşılıklı olarak anlaşma ile çözüme kavuşturulmaktadır. Bu sayede mahkemelerin de yükü azaldığından anlaşma sağlanamayan dosyaların karar bağlanması daha kısa sürede sağlanmaktadır. Her ne kadar İş Mahkemesi Ne Kadar Sürer sorusunun yanıtı tam olarak belirtilmese de yargı sisteminde yeni başlayan hedef süre uygulaması ile dava açıldığında ortalama bir süre verilmektedir. Bu da davanın düştüğü mahkemenin yoğunluğuna göre değişmektedir.
Dava Süresini Neler Etkiler
Öncelikli olarak arabulucu ile çözüme kavuşturulamayan dosyanın bu süreçte yaklaşık 1 aylık gibi bir süre beklemesi gerekmektedir. Daha sonra hemen dava açıldığı düşünülürse Ankara ili gibi yoğun bir ilde davanın açıldığı düşünülürse ortalama 1 yıl hedef süre olarak öngörülmektedir. Ancak karşı tarafın geçerli bir sebepten dolayı ek süre alması, duruşmalara geçerli bir neden ile katılamaması, mahkeme hakiminin farklı nedenlerden dolayı izinli olması, tanık beyanlarında çelişkilerin olması, ek tanık dinlenilmek istenmesi, bilirkişi raporunda eksiklik yada hatalar olması, raporlara itiraz edilmesi gibi farlı sebepler de davanın uzaması ileİş Mahkemesi Ne Kadar sürer sorunu yanıtlamaktadır.
İş Mahkemesi Avukat İle Takip Edilirse Süre Kısalır Mı?
Herkes iş mahkemelerinde davasını takip edebilir. Şirketlerin de temsilcileri dava takibinde yetkilidir. Avukatlar da vekalet verildiğinde davanın takibi ile yetkilendirilebilir. Ancak davanın avukat ile takip edilmesinin sürenin kısaltılması açısından yasal olarak bir karşılığı yoktur. Yani avukat katılıdı diye dava kısa sürmez. Ancak dava seyrinin takibinde, hangi aşamada nelerin yapılması gerektiğini bilmesinden dolayı süreci iyi yönetmesinden dolayı davayı uzatabilecek olası risklerin önüne geçmede etken bir rol oynayabilir. Bu söylenenler davanın esası, yani içeri için değil süresi için geçerlidir. Kişiler kendisine gelen tebligatların yorumlamasını, dilekçelere verilecek cevapları, tanık ve bilirkişi raporlarına beyanları süresinde yapmaları gerekmektedir. Bu nedenle davanın ne kadar süreceğine ilişkin hiçbir zaman net bir cevap verilemez. Hele ki Ankara gibi yoğun bir şehirde ortalama sürelerde bile yanılmalar meydana gelebilmektedir.